Müzik sektörünün sorunlarıyla ilgili görüşmeler için birkaç gündür Ankara’dayım. Sizlere bu görüşmelerle ilgili bilgi vermek için yazımın başına oturduğumda Hasan Saltık’ın ölüm haberi geldi. Yani öylesine apansız ve zamansız bir ölüm ki ne yapacağımı ne yazacağımı bilemiyorum. Sahibi olduğu Kalan Müzik’te yaptığı albümlerle öyle bir arşiv oluşturdu ki hakkı ödenmez. Kürtçe, Zazaca, Yezidice, Süryanice yaptığı albümlerle hem azınlıkta kalan kültürleri tanıttı hem de Hacı Taşan’dan Erkan Oğur’a, Sadettin Kaynak’tan Yansımalar’a büyük ve ölümsüz bir arşive imza attı. Onun yaptığı CD’ler sadece müzik içermez.

Kartonetleriyle de bir mini ansiklopedi görevi üstlenirdi. Çok pozitif, güler yüzlü, herkesin sevdiği, görünce mutlu olduğu biriydi Hasan. Yani yeri ve boşluğu nasıl doldurulacak bilemiyorum. Siz belki de bu yazıyı okurken sevenleri onu Kartal Cemevi’nden sonsuzluğa uğurluyor olacağız. Devrin daim olsun kardeşim…

Bildiğiniz gibi Çarşamba günü İYİ Parti’nin meclis grubunda müzik sektörünün durumuyla ilgili kısa bir konuşma yaptım. Umarım pandemi döneminde yaşanan müzik sektöründeki sorunlar ve çözümleri için bir farkındalık yaratabilmişimdir. Benim siyasi görüşüm ortada. Hiçbir parti üyesi değilim. Ama bir meslek birliği başkanı ve sektörün sorunlarını çözmeye uğraşan biri olarak eğer faydası olacaksa hiçbir parti gözetmeden defalarca konuşmaya anlatmaya hazırım. Zira binlerce kişinin hakkını takip ediyoruz savunuyoruz.

Bir gün sonrasında ise Kültür Bakanımız Sn. Mehmet Nuri Ersoy’u makamında ziyaret ettim. Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan 3 bin Tl lik hibe için müzisyenlerin vergi mükellefi olması zorunluğunu Ticaret Bakanlığı ile görüşerek kaldırdığı için teşekkür ettim. Sürekli arayıp bilgi almak isteyen müzisyen arkadaşlarım buradan öğrensinler. Ocak ayında başlayan “Müzik Susmasın” destek programına başvurup başvurusu kabul edilen müzisyenlerin ekstra bir şey yapmasına gerek yok. En kısa sürede bu ücret hesaplarına yatacak…

Desteğin en başında ise bu bin TL’lik yardıma tepki olarak başvurmayan müzisyenlerin durumuyla ilgili de konuştuk Sn. Ersoy ile… Bu konuda da çalışmalar var. Umarım en kısa zamanda bu desteğe başvurmayan ve de mağduriyet yaşayan-sayısı henüz belli olmayan- müzisyen arkadaşımıza da iyi haberler veririm.

Bir diğer konu da hemen hemen her alanda normalleşme yaşanırken performans -konser salonlarının, türkü barların hangi gerekçelerle kapalı olduğu idi. Zira içkili mekânların kapalı olmasının, toplumda iktidarın “belli bir yaşam biçimine müdahale” etmesi olarak algılandığını bildirdim.

Konuşmamızdan çıkardığım sonuca göre bu alanda ne İçişleri Bakanlığı ne de Kültür Bakanlığı söz sahibi. Bu konudaki tek yetkili Bilim Kurulu. Bilim Kurulu’nun verdiği olumlu ya da olumsuz görüşler sonucunda bu kapanmalar ve açılmalar yaşanıyor.

Bu bilgiler ışığında bir an evvel Bilim Kurulu ile toplantılar yapmak ve kafamızdaki daha doğrusu toplumun kafasındaki tüm sorulara cevap aramak yerinde olacaktır.

Şimdilik haberler bunlar. Bunları yazıyorum ama kafam hep Hasan Saltık’ta. Onunla bir daha konuşamamak, kahkahalar eşliğinde Lagavulin içememek… En can alıcı sorunları bile gülerek halledememek. Ah be Hasan… Yalnız bıraktın hepimizi…