Beyoğlu’nu eski güzel günlerine döndürmek hepimizin görevi. Bizler tüm müzisyenler, oyuncular, yazarlar, yönetmenler bu değişim için hazırız. İstiyoruz ki Beyoğlu’ndaki karanlık ve izbe sokaklar yerlerini “Müzisyenler Yokuşu”, “Sinemacılar Çıkmazı”, “Yazarlar Hanı”, “Ressamlar Sokağı”na bıraksın.

Beyoğlu eski günlerine dönmeli
Fotoğraf: Depo Photos

Evet bir yerel seçimi daha daha geride bıraktık. Günlerdir yazılıyor çiziliyor bu yüzden ben seçimlerin analizine girmeyeceğim, zira bu işin ustaları Birgün’de ayrıntılı bir şekilde bu değişimi yorumladılar.

Ben Çengelköy’de yaşıyorum dolayısıyla Üsküdar ilçesine bağlıyız. Ama beni en çok etkileyen Üsküdar’ın el değiştirmesi kadar belki de daha fazlası Beyoğlu’nun yıllar sonra -30 sene olmuş- CHP’li bir belediyeye geçmesi oldu. Beyoğlu çok ama çok özel bir yerdi.

Bilinçli olarak bugünkü durumuna getirildi. Sinemalar, tiyatrolar, kitapçılar, sahaflar, müzikli mekânlar kapatıldı. Arapça yazılarla müşteri kazanmaya çalışan Mahmutpaşa’dan bozma giyim mağazaları, kebapçılar dönerciler açıldı. Markiz, İnci profiterol, Lebon gibi nezih pastanelerin yerini ise, kapılarında fesli, otantik yelekli, bıyıklı adamların çığırtkanlık yaptığı, vitrinlerinde görgüsüzce büyük baklavaların, tel kadayıfların, cevizli sucukların yer aldığı tatlıcılar aldı. Beyoğlu’nda bu görüntülerden ve çürümeden çok rahatsızız.

Onun için yeni seçilen Belediye Başkanı sayın İnan Güney'in hem yanındayız hem de yaptıklarının ve yapacaklarının takipçisi olacağız. Zira Beyoğlu ve İstiklal Caddesi dünyanın en önemli caddelerinden biriydi. Şimdi hem Taksim Meydanı hem de Taksim’den Tünel’e kadar olan güzergâh, hiçbir yeşilliğin olmadığı, estetikten uzak mağazaların caddeye paralel bir şekilde sıralandığı, zaten yürümenin zor olduğu bu dar caddede seyyar satıcıların cirit attığı kaotik bir bölgeye dönüştü.

Arka sokaklarında otopark mafyasının işgal ettiği yerler, hava karardıktan sonra İstiklal’den Tarlabaşı’na giden, pislikten geçilmeyen tüm ara sokakları uyuşturucu satılan, kadın pazarlanan ürkütücü yerler haline geldi.

Eskiden Beyoğlu’na çıkmak diye bir tabir vardı. Zira Beyoğlu gerçekten de beyefendilerin, hanımefendilerin en şık kıyafetleriyle gittikleri bir yerdi.

Kültür ve sanatın da merkezi olan bu bölgede tiyatrolar, sinemalar bir bir kapandı, hiçbir sanatsever artık Beyoğlu’na “çıkmamaya” başladı.

Bir zamanlar Bulutsuzluk Özlemi, Teoman, Moğollar, Aylin Aslım, Mor ve Ötesi’nin yer aldığı rock barlar, Hüseyin Turan, Gülay, Onur Akın gibi isimlerin sahne aldığı otantik barlar da kapandı.

Bunların yerini, kapılarında iri yarı korumaların beklediği, içerisinde neler döndüğü belirsiz tuhaf mekânlar aldı.

Beyoğlu’nu eski güzel günlerine döndürmek hepimizin görevi. Ve de beş sene yapılması gerekenler açısından, -özellikle de bu bölge için- çok da uzun bir süre değil. Bizler tüm müzisyenler, oyuncular, yazarlar, yönetmenler bu değişim için elimizden geleni yapmaya hazırız. İstiyoruz ki bu karanlık ve izbe sokaklar yerini  “Müzisyenler Yokuşu”, “Sinemacılar Çıkmazı”, “Yazarlar Hanı”, “Ressamlar Sokağı” gibi yerlere bıraksın.

Zira Beyoğlu’nu eski güzel günlerine döndürmenin tek yolu kültür ve sanattan geçer. Sayın Başkan işiniz hiç kolay değil biliyorum ama bu değişimleri yaptığınız takdirde arkanızda kamuoyu oluşturmakta da güçlü, dev gibi bir ordu var.

Gelin Beyoğlu’nu yine dünyanın en önemli caddelerinden biri yapalım. Elinize geçen bu fırsatı lütfen iyi değerlendirin. Elimize geçen bu fırsatı iyi değerlendirelim.

Kalın sağlıcakla…