Geçen haftanın döviz krizinde Erdoğan tüketicileri ve kurumları Amerikan elektronik ürünlerini boykot etmeye çağırdı. Bunu yaparken isim vererek ABD kökenli akıllı telefon yerine Manisalı yerli markayı önerdi. Yerli ve milli markanın piyasa ederi aniden yüzde 10 dolayında değerlendi.

Boykot tavsiyesi ne kadar takip edilir ve yaygınlaşır bekleyip göreceğiz ama bu tür tüketici tavırlarının çok yıpratıcı etkiler yaptığı örnekler mevcut.

Eski öğrencim Omar Al Serhan doktora araştırmasını tüketici boykotu üzerine yaptı. Başarılı boykotlara baktığımızda en önemli özelliklerin başında basit, anlaşılır ve kolayca uygulanabilir olması gerektiğini görüyoruz. Hedefin net ve kolay bulunur olması gerek.

Örneğin İsviçre kökenli markanın bebek mamaları boykot edildiğinde ya da Amerikalı spor ayakkabı markasının çocuk işçiliği yüzünden boykot edildiğinde tüketicinin işi kolaydı. Yakın zamanda İngiltere’de küresel bir kahve zinciri vergi kaçırma nedeniyle boykot edildiğinde de basit ve kolayca uygulanabilir bir eylem planı kendiliğinden ortaya çıkıyordu.
Bir ülkeyi boykot ettiğinizde işler zorlaşıyor. Muhammet karikatürleri nedeniyle Danimarka ürünleri boykot edildiğinde köken ulke küçük ve ürün yelpazesi dar olduğundan çok sorun yaşanmadı.

Amerikan elektronik ürünleri deyince ürün yelpazesi hem çok geniş hem çok karmaşık. Öncelikle ülkeyi protesto etmeniz zor. Çünkü ABD hem çok şeyin menşe ülkesi hem de pek çok ürün ya eşsiz ya da çok kaliteli.

Bunun içinden sadece akıllı telefon vs gibi bir dar kategori seçince tüketici için kafa karışıklığı yaratıyorsunuz. Neden o degil de bu sorusuna yanıt vermek zor. Ayrıca hedef seçtiğiniz ürün menşei farklı pek çok parçadan oluşuyorsa ve ekseriyet Çin’de imal ediliyorsa kafalar daha da karışıyor.

ABD’li akıllı telefona bakarsak böyle bir kafa karıştırıcı durum olabilir. Velev ki bu tür bir boykot uygulanabildi bu durumda ne olur?

Apple bu sektörde liderliğini yıllar once kaybetmiş durumda. Küresel piyasa payı yüzde 10 dolayında. Piyasanın lideri Kore markası ve Çin kökenli yükselen bir başka marka önde gidiyorlar ve pazar payları artıyor. Çok büyük değişiklikler olmazsa ABD’li hedef marka zaten küçülme yolunda.

Ancak boykot başarılı olursa ve dini bir nitelikte kazanarak Orta Doğu’ya genişlerse çok uzun sürebilir ve özellikle hedef marka açısından ciddi olumsuz sonuçlar getirebilir.

Londra’daki Müslüman Arap göçmenlerin 2005 karikatürleri vakası üzerinden 10 yıl geçtikten sonra bile Danimarka ürünlerini boykot ettiklerini gözlemledik. Erdoğan’ın boykot çağrısı Türkiye sınırlarının ötesinde yankı bulursa ABD’li bazi patronlar, tasarımcılar ve Çin’in “ucuz” işçileri bu işten zarar görebilirler.

Boykot çağrılarına ve çağrıyı yapanların samimiyetine dikkat edilmeli. Ancak her protesto iyidir ve eğiticidir. Boykotunuz bol olsun.

İyi haftalar ve bol şanslar.