İktidarın yarattığı çürüme futboldan siyasete, yargıdan sokağa, eğitimden sağlığa dek her alana sirayet etti. Şiddet, rant, yağma, talan, gericilik, istismar, mafya yaşanan yıkımın anahtar kavramları haline geldi. Madalyonun bir yanında bataklığın fotoğrafı var. İktidar ve aparatları tarafından gizlenen diğer yanında ise emeği, alın teri için direnenler, gerici kuşatmaya karşı laikliği, baskılara karşı özgürlüğü savunanlar var.

Baharı örgütleyenler var
Depremzedeler açıklamayı, 6 Şubat depreminde 8 saniyede yıkılan Said Bey sitesinin enkazı üzerinde yaptı. (Fotoğraf: BirGün)

Politika Servisi

Türkiye, AKP ile birlikte her alanda uçuruma sürüklenirken geriye çürümüş bir ülke fotoğrafı kaldı. Şiddet, rant, yağma, gericilik, istismar iktidarın neden olduğu yıkımı tanımlayan anahtar kavramlar haline geldi. Yaşanan çözülme, futboldan eğitime, siyasetten yargıya, sosyal yaşamdan sokağa kadar her yere yayıldı. Madalyonun bir yüzü çoraklaşan iklimi ortaya koyarken öteki yüzünde ise iktidarın rantçı politikalarına direnen, emeği, alın teri için sokaklara dökülen, gericiliğe karşı laikliği, yolsuzluğa karşı adaleti, ayrımcılığa karşı eşitliği, baskılara karşı özgürlüğü savunan milyonlar bambaşka bir Türkiye fotoğrafı yarattı. Bu tablonun bir yanı bataklığa işaret etse de ülkenin asıl gerçeğini var eden tablo, yandaş medya tarafından gizlenen, varlığı hasıraltı edilen, iktidarın yaşam hakkı tanımak istemediği umut, itiraz ve direniş iklimi oldu.

AKP Türkiye’sinin son 10 günde ortaya çıkardığı tabloyu özetleyelim.

Futbolda şiddet: Süper Lig'de oynanan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının ardından FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler'e yönelik yumruklu saldırı gerçekleşti. Saldırıyı AKP’nin kurucularından ve AKP’de iki dönem milletvekilliği yapan Ankaragücü Başkanı Faruk Koca gerçekleştirdi. Koca ifadesinde hakem Meler’i suçladı, ligler durduruldu.

Yargıda rüşvet: İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki rüşvet çarkı iddialarını ortaya çıkarmasının ardından benzer bir skandalın da Bakırköy Adliyesi’nde yaşandığı öne sürüldü. Rüşvet aldığı için tutuklanan bilirkişi Doğan, 'rüşvet alan hakim ve savcı'ların listesini verdi.

Meclis’te dalga geçtiler: TBMM Genel Kurulu’nda, İsrail’le ticaretin sürdürülmesine yönelik yaptığı konuşma sırasında kalp krizi geçiren Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in yere düştüğü sırada AKP sıralarından, “Allah’ın gazabı böyle olur işte, Allah’ın gazabı” diye bağırıldığı TBMM tutanaklarına geçti.

Katili kaçırdılar: Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mohammed Hassan Sheikh Mohamud, motosikletli kurye Yunus Emre Göçer'e çarparak ölümüne neden oldu. Göçer’e çarpan ve kazadan sonra olay yerinden kaçan Mohamud iddiaya göre polis tutanağında “motokurye hatalı gösterildiği” için karakoldaki ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Mohamud hakkında yakalama kararı verse de şüphelinin 2 Aralık’ta yurt dışına kaçtığı ortaya çıktı.

Suçlular akın etti: Yurtdışında aranan pek çok uyuşturucu kaçakçısı veya çete lideri Türkiye’de ortaya çıktı. Bunlardan bazıları parayla vatandaşlık alarak oturma hakkı da elde etti. Son olarak Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan uyuşturucu madde finansörü ve organize suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen Muhuannad Aloqlah İstanbul'da yakalandı.

Kolay yoldan para kazanma çabası: ‘Fatih Terim Fonu’ adıyla bilinen ve Seçil Erzan’ın aralarında Arda Turan, Selçuk İnan gibi futbolcuların da olduğu birçok ismi dolandırılmasının yankıları uzun süre ülke gündeminde kaldı. Kolay yoldan servetine servet katmaya çalışanlar çürümenin başka bir boyutunu gösterdi.

Fenomenler: İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Dilan ve Engin Polat çifti hakkında başlattığı soruşturma da ülke gündeminde genişçe yer tuttu. Ünlü fenomenler günlerce programlara konu oldu.

Çocuk istismarı: Bursa’da özel bir okulda yabancı dil öğretmeni olarak görev yapan S.Y.'nin.(38), sınavdan 100 puan aldığı için ödüllendireceğini söylediği kız öğrencisi Ö.K.'ye (14) cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla açılan davada, 22 yıla kadar hapsi istendi. Tutuklu öğretmen S.Y., duruşmada, "Öğrencimin 15 yaşından büyük olduğunu düşünmüştüm, pişmanım" dedi.

Ülkenin gizlenmeye çalışılan gerçek fotoğrafını ise şöyle özetleyebiliriz:

ÖZAK İşçileri direnişte: Urfa’da 1’inci Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Özal Tekstil fabrikasında işçilerin 6 senedir örgütlü sendika olan Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş’ten istifa etmesinin ardından Birleşik Tekstil Dokuma İşçileri Sendikası’nda (BİRTEK-Sen) örgütlenmeye karar vermişti. İşçilerin sendika değişikliğinin başlamasıyla başlayan işten çıkarma tehditlerinin ardından bir kadın işçinin işine son verilmiş, bunun üzerine işçiler fabrika içinde topluca direnişe başlamışlardı.

Bugün 18’inci gününe giren direnişe kolluk kuvvetlerince müdahalelerin sürmesine ve yıldırma politikalarına karşı işçiler direnmeye devam ediyor. Bugüne kadar 100’den fazla kişi gözaltına alınırken yapılan açıklamalarda bütün emekçilerin sorunları için alanlarda olduklarını belirten işçiler bir kişi dahi eksilmeye razı olmayacaklarını ifade ediyor. İktidarın işçi düşmanı politikalarına rağmen mücadeleyi bırakmayan işçiler hem bu politikalara hem de patronun yıldırma girişimlerine karşı toplumda bir umut ışığı olmayı sürdürüyor.

Laikliğe sahip çıktılar: AKP iktidarının siyasal İslamcı politikaları ülkenin her alanında kendini var ediyor. Eğitimden sağlığa kadar uygulanan gerici politikalar, tarikat ve cemaat işbirlikleri ile toplumun tabanına yayılmaya çalışılsa da halkın büyük bir çoğunluğu bu politikalara karşı direnmeye devam ediyor. İktidarın okullara imam atanmasının önünü açan ÇEDES uygulaması gibi girişimler ülkenin dört bir yanında protesto edilirken geçtiğimiz gün Alevi Örgütleri öncülüğünde "Laik eğitim, insanca yaşam, demokratik Türkiye" adıyla geniş katılımlı bir miting düzenlendi. Demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin, sendika ve kadın örgütlerinin de yer aldığı miting geniş katılımlı geçti.

Emekliler alanları doldurdu: Ülkede var olan ekonomik krizin bütün yükü iktidarın uygulamaya koyduğu politikalarla halkın sırtına bindirilirken bundan en çok etkilenen kesimlerden olan emekliler de bu soygun düzenine karşı Ankara’da bir araya geldi. Emekliler, AKP iktidarının kendilerine dayattığı sefalet ücreti kabul etmeyeceklerini açıkladı.  Asgari ücretin de altında maaşlarla geçinmek durumunda olan emekliler iktidara seslendi. Demokratik direnme hakkını kullandıklarını belirten emekliler bir araya gelmenin, birlikte ses çıkarmanın umudu artırdığını ve hakları için mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı. İktidarın politikalarına karşı örgütlü bir yaşamın gerekliliği belirtildi.

Gençler isyanda: AKP iktidarının politikalarından en çok etkilenen kesimlerden birisi de gençler. İşsizlik, geleceksizlik, güvencesiz yaşam kıskacı altında hayatlarını sürdüren gençler, bulundukları her alanda kendi seslerini yükseltmeye de devam ediyor.

Aralarında İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Dokuz Eylül ve Ankara Üniversitesi’nin de bulunduğu birçok üniversite yemek ücretlerine yapılan zamlara ses çıkartan öğrenciler, barınma hakları için de ülkenin dört bir tarafında talepleri için mücadele ediyor.

KYK yurtlarında katledilen sıra arkadaşlarına da sahip çıkan öğrenciler AKP iktidarına karşı taleplerini bir arada haykırıyor. Son olarak Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde bir araya gelen öğrenciler eğitimdeki niteliksizleşmeye, barınma ve beslenme sorununa, genç intiharların artmasına dikkat çekti. Kendilerini engellemeye çalışan Özel Güvenlik birimlerinin tüm müdahalelerine rağmen bir araya gelen gençler demokratik, laik, bilimsel eğitim için mücadele ettiklerini belirtti.

Öte yandan İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri de okullardaki gericiliğe karşı bir araya geldi. Ağaç süslemesi yapan öğrencilere gerici bir grubun tehdit ve hakaret içeren mesajlarının ardından gerçekleştirdikleri çağrı ile ertesi gün okulda bir arada olduklarını gösterdi.

Sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla iktidarın gerici politikalarına da okullardaki gerici yapılanmalara karşı da bilimsel ve laik eğitimi savunacağız denildi.

Kadınlar rejime set çekti: Gençlerle beraber saray rejiminin en büyük hedeflerinden olan kadınlar da yaşam hakları için ülkenin dört bir yanında direnme potansiyellerini açığa çıkartıyor. AKP’nin olanca baskısına rağmen bu politikalara rıza göstermeyen kadınlar ülkedeki mücadele pratiklerinin en başında bir umut ışığı taşıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir gecede İstanbul Sözleşmesini terk etmesinin ardından sık sık kadınları aile üzerinden tanımlayan iktidara kadınlar ise cevabını alanlardan veriyor. 25 Kasımda sokakları dolduran, üniversitelerde, iş yerlerinde bir araya gelen kadınlar siyasal İslamcı rejimin karşısında isyan dalgasını büyütmeye devam ediyor.

∗∗∗

DEPREMZEDELER DE İSYAN ETTİ

Maraş’ta, 6 Şubat depremlerinde yıkılan Said Bey Sitesi’nde yakınlarını kaybedenler sitenin enkazı üzerinde eylem yaptı. 2016 yılında kentsel dönüşüm kapsamında inşa edilen ve 8 saniyede yıkılan Said 44 kişi hayatını kaybetti, bir çocuk ise hâlâ kayıp.

Said Bey Sitesi’nin enkazın bir araya gelen depremzedeler, yaptıkları basın açıklamasında ihmaller zincirine dikkat çekerek, “Said Bey Sitesi’nden önce burada bulunan 6 katlı yapı 2015 yılında riskli yapı ilan edilip tapu da üzerine şerh koyularak yıkıldı. Sonra kentsel dönüşüm kapsamında Said Bey Sitesi inşa edilmeye başlandı ve 3 buçuk katı hiç denetime tabi tutulmadan herhangi bir ceza kesilmeden ruhsatsız olarak kaçak yapıldı.  Sonrasında 2016 yılının haziran ayında ruhsat alınmış ama belediye tarafından buraya bir ceza kesilmediği ve yaptırım uygulanmadığı görülmüştür. Yine bu 3,5 katın hiçbir şekilde denetlenmediği sanıklar tarafından itiraf edilmiştir” ifadelerini kullandı.

 “Bu kadar delil ve usulsüzlüğe rağmen suçluların taksirle yargılanmaları biz acılı ailelerce kabul edilemez, suçluların taksirle değil olası kastla yargılanmalarını ve davanın titizlikle yürütülmesini devletimiz ve Adalet Bakanlığı’mızdan talep ediyoruz” denilen açıklamada şu ifadeler de yer aldı:

“Rapor ne kadar suçluları göz önüne çıkartsa da 13 saat süren ilk duruşmada sanıklar pişkince bu suçlamaları reddetti. Bilirkişi raporunda bazı kamu görevlileri tali kusurlu olmalarına rağmen şahıslarla ilgili bir soruşturma yürütülmemiştir.”