Pazartesi günkü Cumhuriyet gazetesinde Selin Ongun’un Fehmi Koru ile röportajında enteresan bir iş modelinin bahsi geçti. Habertürk gazetesinde yazılarına son verilen Fehmi Koru, bu karar kendisine tebliğ ederken “dilerse maaşının ve odasının” kalabileceğini teklif ettiğini belirtiyordu. İlk bakışta “ne kıyak iş, hem işten kovuluyorsun hem de mayış, makam odası devam ediyor, sorumluluk da yok” şeklinde bir hülyalara dalabilir insan da, bu düpedüz bir “ahlâksız teklif.” “Emir büyük yerden, sen yeter ki sus, ilişkiler bozulmasın.” demişler özetle. Koru da kabul etmemiş tabii. Yıllardır “Aydın Doğan iyi de çevresi kötü” makamında yazdığından Hürriyet’ten bir teklif beklediği konuşulur. O da gelmeyince el mecbur kendi sitesinde yazmaya devam ediyor. Mevzu Fehmi Koru değil gerçi; teklifin kendisi. Buna tek görevi maaşını çekmek olan “Bankamatik Memuru” tanımlamasından yola çıkıp “Bankamatik Gazeteciliği” denilebilir pekâlâ. “Kıyak emeklilik” bile diyebiliriz hatta.

Bu enteresan iş modelini duyunca Umberto Eco’nun Numero Zero (Türkçede Sıfır Sayı, Doğan Yayıncılık, 2015) romanı düştü aklıma. Orada bir yıl boyunca her gün düzenli hazırlanacak ama hiç zaman yayınlanmayacak bir gazetenin hikâyesini anlatıyordu Eco. Gazeteyi çıkaranların amacı, “bir çıkarırsak yanarsınız” diye birilerini rahatsız etmek ve bu sayede onlardan taviz almaktı. Habertürk’ün Fehmi Koru’ya teklifi de tam bunun gibi. “Koru’yu kovmakla kalmadık, susturuyoruz da” diyerek karşılığını görmeyi umacaklardı herhalde.

Zaten kabul etmeyeceğini bildikleri için nezaketen blöf de yapıyor olabilirler kim bilir. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda bu olaydan yola çıkarak iktidar medyasında yer alan yazarlara naçizane bir önerim var; elinize Fehmi Koru’nunki gibi bir fırsat geçerse kabul edin kurtulun demek istiyorum. Neden mi? Üç maddede, malum mahduma anlatır gibi anlatayım:

1-Zaten yapılan iş kabaca senaryo yazarlığı. Bankamatik gazeteciliğini kabul etseniz bu yorucu işten kurtulup parasını hâlâ almaya devam edeceksiniz. Bir sürü vaktiniz olacak, bu senaryo mesaisini, televizyondaki kurgu işlere kanalize ederseniz üste para kazanma imkânı var. Merak etmeyin, Türkiye’de tv zaten vasatlık bekliyor, biçilmiş kaftansınız.

2-İktidar muhalefet, muhalefet iktidarmış gibi davranmak gerçeklik algınızı bayağı bir yıpratmıştır. Bankamatik gazeteciliği sizin için eşsiz bir tedavi fırsatı olabilir. Böylelikle ekonomik krizi yahut terörü Kılıçdaroğlu’na bağlamak gibi absürd işler peşinde koşmaktan da kurtulacaksınız. Bir süre Baby TV filan izleyerek basit gerçekliklere yeniden ulaşabileceğinizi tahmin ediyorum.

3-Yazdığınız ve marifetmiş gibi imzaladığınız şeyler internette öylece duracak. Öyle eskisi gibi zor ulaşılan arşivlerde gizlenmeniz gibi bir lüks yok. İleride –belki çok ileride- toruna torbaya büyük bir utanç bırakmaktan bir nebze kurtulmuş olmak var en nihayetinde. Hem maaş yatıyor, hem utancın bir kısmından azade oluyorsunuz, odayı da vermişler işte kur bir oyun konsolu 8 saat oyna eve git. Torun torbanın sövme ihtimalinden iyidir aylaklık.

Şimdi tabii üç maddelik bir formül verdik ama bu teklifi alabilmek için bir altlık yapmak şart. Onu da Fehmi Koru yazılarını geriye dönük olarak okuyup öğrenebilirsiniz. Tam muhalif olmadan da bu teklife muhatap olma ihtimali var yani. Deneyin bence; maaş güzel, SGK var, yol-yemek, yalıda fasıl filan. Bu itibarsızlığın neresinden dönsen kâr.

*****

Muhalifsen teklif hep aynı

İşte tam yukarıdaki yazıya konu olan teklifin yapıldığı gün başka bir tebliğ de Özgür Gündem’in Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri’ne yapıldı. Bir günlüğüne görevi üstlenen Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu tutuklandı. Bankamatik Gazeteciliği’ni öğrenirken, tutuklu gazeteciliğin istikrarını bir kez daha deneyimledik. Plastik mağduriyetlerin ülkesinde hiç değişmeyen gerçek bir mağduriyet. Devran dönecek, bugünler geçecek diyoruz ama hep birlikte mücadele etmeden de geçmeyecek. Sessiz kalmamak gerek, tıpkı diğer arkadaşlarımızda olduğu gibi.