Eskiden sadece tecrübe ile ticaret yapılabilirken şimdi tecrübe yüzde 40 analiz yüzde 60 olmuş durumda. Yani tecrübenize güvenip iş yapmaya kalkarsanız batarsınız gibi bir sonuç çıkıyor

Başarıya giden yol: %40 Tecrübe %60 Analiz

Şuursuz değil bilinçli satış modeli geliştirmenin en önemli yöntemi analizler. Bu hafta radyo programıma Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy katıldı. Çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Merak edenler için Rock FM 94.5 ve www.teknosafari.com adresinde yarın tekrarı olacak. Sohbetimizin ana konusu analizdi.

Şirketler hepimizin bildiği gibi alışveriş eğilimlerimizi, ne sevdiğimizi, ne sevmediğimizi uzunca bir süredir pek merak ediyor. Genellikle gıda, teknoloji, tekstil alanında uzmanlaştıklarını biliyoruz. Sohbetimiz sırasında son döneme bu konuda enteresan gelişmeler olduğunu anlattı Gökhan.

En çarpıcı örnek Netflix’in House of Cards dizisi ile ilgili yaptığı araştırma. Bilmeyenler için söyleyelim, Netflix yeni nesil bir dijital yayın platformu. Amerika’da kurulan şirket ilkbahar aylarında Türkiye’de de hizmet vermeye başlamıştı. House of Cards orijinalinde İngiliz dizisi, Netflix dizinin Amerika’da yeniden çekilmesi ile ilgili bir ön araştırma yapıyor. Araştırmaya göre dizinin senaryosu, kimin oynaması, ne zaman yayınlanması gibi detaylar bu analizler sonucunda Amerikalı izleyicilerin geri dönüşlerine göre şekilldendiriliyor. 100 milyon dolarlık bir bütçe ile bu şekilde hayata geçirilen proje inanılmaz bir başarı elde ediyor. Bu alanda ilk kez uygulanan bir sisteme 100 milyon dolar gibi ciddi bir bütçeyi riske eden Netflix aslında çok önemli bir konuda taşın altına elini sokup gelecekte nerelerde analizler yapılarak iş modeli oluşturulacağı konusunda öncülük etti.

Dijital dünyada bildiğiniz üzere hepimiz izler bırakarak ilerliyoruz. Bu izler işlendiği zaman iş dünyası için büyük büyük elmaslara dönüşüyor. Farkında olarak ya da olmayarak aslında iş dünyasını, ticaretlerin yapılma şekillerini biz oluşturuyoruz. Tüketiciyi dinleyen, onların isteklerine uygun ürünler üreten, şikayetlerini, memnuniyetsizliklerini sessiz kalmayarak yardımcı olmaya çalışan şirketler bunu yapmayan rakiplerine büyük fark atıyor ve kısa zamanda onların yok olmasına sebep oluyor. Eskiden sadece tecrübe ile ticaret yapılabilirken şimdi tecrübe yüzde 40 analiz, yüzde 60 olmuş durumda. Yani “tecrübenize güvenip iş yapmaya kalkarsanız batarsınız” gibi bir sonuç çıkıyor. Bu arada ben rakamlar bir kaynaktan değil, benim öngörüm. Bunu da söyleyeyim boşuna araştırmayın. Doğru formül, iyi analiz edilmiş bir piyasa ve tüketici araştırma sonuçlarının yüksek tecrübe ile harmanlanmasından elde edilen karışım kaçınılmaz başarıyı getirebiliyor. Tabii ki olağanüstü durumlar bu istatistiklerin dışında. O tip durumlarda yapılacak birşey yok zaten. Kriz yönetimi ile ne kadar az zararla çıkılır ona bakılır.

Diziden klibe her alanda kullanılır
Şimdi bu güzel örnek ile benim iş alanıma baktığım zaman aklıma binbir türlü şey geliyor. Dizi sektörümüzü ele alalım mesela, Eylül ayında televizyonlarımızda yüzden fazla yeni dizi yayına girer. Her dizide en az oyuncularla birlikte tüm ekip 100-150 kişi arasında olur. Yani yaklaşık 1500 kişi ve bunların ailelerini de düşündüğümüzde 6000 kişi bu işlerden ekmek yer. Yapımcılar çok büyük yatırımlar ile dizi işine girer. Büyük bir heyecanla ağustosta dizi setleri motor der ve çekimler başlar. İlk bölüm biraz zor çıktığından en azından ilk bölüm ve ikinci bölümü yayına girmeden çıkartmak ana hedeftir. Eylülde yayına girdiğinde sapla saman acımasızca birbirinden ayrılır. Kimi yanlış gün, kimi doğru gün ama karşısında çok güçlü benzer bir dizi vs. derken 100 diziden 60-70 tanesi yayından kaldırılır. Ekim sonunda ortada en az sektörün üçte ikisi işsiz kalarak hayal kırıklığı ile kışa girer. Çünkü yeni dizilerin başlama zamanı Ocak-Şubat aylarıdır ve onu beklemeye iyi bir projeye denk gelmeye çalışmaları gerekmektedir. O da olmazsa tek tük başlayan yaz dizileri o da olmadı yeni dönem için Ağustos beklenir. Bu çok acımasız ve çok can acıtan bir süreçtir. Bu sektörde olanlar bilir bunun sıkıntısını.

Şimdi bu yeni yöntemler kullanılarak yapılacak dizi, sinema, müzik klipleri vs. gibi işler neden bizde yok? Gökhan Arıksoy bu konuda kendileriyle çalışmak için başvuran hiçbir yapım şirketi olmadığını söyledi. Bunun iki sebebi olabilir, birincisi bu yöntemlerin kendi meslekleri için uygulanıp uygulanmadığını bilmemeleri, ikincisi ise ki bana bu ihtimal daha yüksek gibi geliyor, analiz veya araştırmaya hiç girmeden bir mahalle dizisi yaparsın, içine belli beylik unsurları eklersin, aşk, entrika filan derken al sana zımba gibi dizi. Kim para harcayacak şimdi bu işlere? Ne olacağı belli olmayan bu yöntemle vakit mi kaybedeceğiz? Bu söylemler gayet olası.
Çok net söyleyeyim ki bunu Gökhan’a da söyledim, ben YouTuber olarak bu araştırma yöntemlerini ciddi ciddi kullanacağım. Hatta bizim ekip içinde aynı uygulamayı yapmayı düşünüyorum. Sizlere denemelerimizin sonuçlarını paylaşmayı düşünüyorum. Düşünsenize bir sinema filmi çekeceksiniz. Ne yapar yapımcılar? Mekan, oyuncu, senaryo üzerine yoğunlaşır. Okuma provaları vs. derken set başlar. Halbuki yapılan araştırmalarda sizin senaryonuz, oyuncu kadronuz, hikayenin geçtiği mekan vs gibi konularda çok fakrlı analiz ve araştırma sonuçları geliyor. Ne oldu iş? Patates! Aynı şekilde video klip bile çekecek olsam hatta bırakın klibi, beste bile yapacak olsanız kullanılabilir bir yöntem. İlla her şey elbette araştırma ve analizlere göre olmaz dedim ya yüzde 40 tecrübe, yüzde 60 analizler, araştırma sonuçları olacak elinizde. Benim kafama yattı. Yani bu işler sadece “telefon aldı, bu kılıfı da alır bu adam”dan öteye geçmiş durumda.

Bunun sağlamasını çok kolay yapabilirsiniz. Dijital iz dedim ya. Google’da araştırdığınız bir konu ile ilgili Facebook’ta, Twitter’da, YouTube’da benzer reklamlar etrafınızı sarmıyor mu? Sarıyor. İşte bu bıraktığınız izlerden oluyor. İzlediğiniz diziler, filmler, dinlediğiniz müzikler, gezdiğiniz beğendiğiniz yerler. Bunların hepsi biliniyor. Bu kadar bilgiyi işletmek artık çok kolay. Kolay derken uzmanlık istiyor tabii ki. Bu uzmanlıktan, hizmetten yararlanmak lazım. Ben söyliyeyim isteyenin aklına yatar isteyenin yatmaz. Keyifli, sakin, huzurlu, mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileklerimle.

NOT: Gökhan Arıksoy ile yaptığım radyo sohbeti bugün saat 18:00-20:00 saatleri arası yayınlanan Tekno Safari programımda olacak. Merak edenleri beklerim.