İki yaşındaki Dilbirin Cantürk öldüğünde, otopsi raporuna göre 0,85 metre boyundaydı. Otopsisi Lice Sağlık Ocağı’nda yapıldı. Başında kurşun deliği vardı, kafatasında da kırıklar. Ama ölüm sebebi kurşun değildi. Enkaz altında kaldığı için solunum yetmezliğinden öldü.

Babası Kerem Cantürk, taksi şoförü, sabah işe giderken komando taburundan top sesleri duydu. Taksi durağında yolcu beklerken, Lice Jandarma Karakolu önünde nöbet tutan bir asker bağırdı: “Kaçın, ilçeyi terk edin, yakacaklar, canınızı kurtarın.”

O da evine döndü, birkaç saat sonra da ilçenin her yanından top sesleri gelmeye başladı. Bazı tanıdıkları da, onların tek gözlü betonarme evine sığındı. Gerisini şöyle anlatıyor:

“Camdan baktığım sırada komando taburu istikametinden bir tankın caminin köşesine gelerek namlusunun yönünü evimize çevirdiğini gördüm. Aradaki mesafe yaklaşık 40 metreydi. Havada iki askeri helikopter dolaşıyordu. Aynı anda hem helikopterden hem tanktan ateş edildi. Evin tüm duvarları yıkıldı, üstümüze düştü. Çocuklarım Dilbirin ile Suna enkaz altındaydı, ölmüşlerdi. 6 aylık kızım da gözümden yaralandı.”

Aynı gün Lice’de 1 yaşındaki Bayram da öldü. Bayram Yıldız’ın kulağının üzerinde kurşun girişi bulundu. Kulağının altında da ateşli silah yarası vardı. Bir kurşun sıyırıp geçmiş, ikincisi isabet etmiş. Ölüm sebebi malum: Kurşun yaralanması.

Bayram’ın babası İsmet Yıldız da olayın tanığı: “Eşim, çocuklar ve misafirlerimizle oturuyorduk. Eve iki ayrı helikopterden roket atıldı. Vücuduma şarapnel parçaları isabet etti. Eşim yaralandı, Bayram öldü. Hastaneye ertesi gün götürebildik.”

Üç aylık Miray İnce ise Cizre’de vuruldu, ailesi önce öldü sandı, ağlayınca fark ettiler yaşadığını. Hastaneye götürmek istediler, olmadı.

Solin İnce silah seslerini duyunca, daha güvenli diye 3 aylık kızı Miray’ı alıp evin ikinci katından birinci katına inmek isterken asker ya da polisin açtığı ateşle vuruldu. İkisi de ağır yaralandı. Yakınları 112’yi arayıp ambulans istedi. Ambulans görevlisi oraya gelemeyeceğini söyledi, yaralıları Nusaybin Caddesi’ne getirin, dedi.

Miray’ın dedesi Ramazan İnce bir eline beyaz bayrak aldı, torununu ambulansa yetiştirmek için sokağa çıktı. Çıkar çıkmaz da vuruldu, düştüğü yerde öldü. Miray ile dedesi bir saat boyunca sokak ortasında yardım bekledi.

Mahallelinin çabasıyla ambulans getirildi. Ama 3 aylık Miray İnce Cizre Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

Dilbirin 1991, Bayram 1992 doğumlu. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde öldürüldüler, 22 Ekim 1993’te. Lice’de o gün 14 sivil, bir asker ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın öldürüldü.

22 yıl sonra bu kez Şırnak’ın Cizre ilçesinde 3 aylık Miray ‘yasal mermiyle’ vurularak öldürüldü.

Dilbirin ve Bayram’ı öldürenlere Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin çabalarıyla, olaydan 20 yıl sonra dava açıldı. Tahir Elçi de öldürüldü.

Devlet, Lice katliamından 20 yıl boyunca PKK’yi sorumlu tutmuştu. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun, 2 Eylül 2013’te hazırladığı iddianamede katliamı askerin yaptığını yazdı. (Yukarıdaki anlatımlar da iddianamedeki ifadelerden.)

Davada iki kişi suçlandı: Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ. İkinci sanık öldü, ilki de duruşmalara katılmıyor.

Dava sürüyor…

Son duruşması geçen hafta görüldü, Diyarbakır Barosu avukatlarından Fethi Gümüş söz aldı, 42 yıllık avukat olduğunu, mesleğe başladığı günden bu yana siyasi davalara girdiğini söyledi: “Devlet mensupları tarafından işlenen suçların şimdiye kadar bir istisna hariç olayın gerçeğine uygun şekilde sonuçlandırıldığını görmedim. Bir tek Mustafa Muğlalı 33 Kürt’ü öldürdüğü için yargılanıp ceza aldı, sonra da devlet yanlış yaptığının farkına varıp sokaklara ismini verdi.”

Lice’de ve Cizre’de bebekler ve yetişkinler öldürülmeye devam ediyor.

‘Operasyonlar’ sürüyor…