Amerika’nın başındaki çetenin en büyük esprisi bir vakitler şöyleydi: “Afganları satın alamazsınız ama kiralayabilirsiniz!” Bu cümleyi Bob Woodward’un, 20 yıl önceki 11 Eylül saldırılarının ardından George W. Bush’un Afganistan’a açtığı savaşı anlattığı “Bush Savaşta” kitabından aldım. Evet, ABD bazı Afganları kiraladı, günümüzün meşhur tabiriyle oraya “çöktü” ve muhtemelen kira sözleşmesi bittiğinden kıçına tekmeyi yedi. Ama tekmeyi atan da ev sahibi değildi hani, ABD’nin 1994 yılında kiraladığı mektebinde okuttuğu talebeleriydi, yani Taliban’dı ve bu kez onlar çöktüler ülkeye…

***


Gazeteci Bob Woodward’un kitaplarını okumamış olabilirsiniz ama arkadaşıyla birlikte kaleme aldığı “Başkan’ın Bütün Adamları/ All the President’s Men” kitabına dayanan ve başrollerinde Robert Redford ile Dustin Hoffman’ın oynadığı filmi belki seyretmişsinizdir. “Başkan’ın adamları” bizim de aşina olduğumuz türdendi. Tarihe Watergate adıyla geçen rezillikleri yapmışlar, 1972 yılında seçimi kazanması muhtemel olan rakip partinin merkezine gizlice girmiş ve içeri dinleme cihazı yerleştirmişlerdi ve gazeteciler de bunu ispatlamıştı. Bizdeki “adamların” işlerine göre epey masum sayılacak bu icraat sonrası Başkan Richard Nixon istifaya zorlanmıştı. İnanabiliyor musunuz, Başkan istifa etmek zorunda kalmıştı!

Bob Woodward “Bush Savaşta” kitabında ise yine ABD yönetiminin Afganistan’daki “kiralama” faaliyetlerini ifşa ediyordu: Afganistan saldırısından önce Gary adında bir CIA ajanı, Kuzey İttifakı temsilen yanına gelen Muhammet Arif Süvari ile görüşmüştü. Gary masanın üzerine Bond çantasından çıkardığı bir tomar para bırakmıştı: 100 dolarlık banknotlardan oluşan 10 deste halinde 500 bin dolar. (Bush Savaşta, s. 143) Bazı Taliban (evet Taliban!) komutanlarıyla gizlice yapılan görüşmelerin başlangıcında ise CIA genellikle elini belli etmezdi. İkinci derece bir komutan ve adamları için 10 bin dolar, daha büyük bir komutan ve yüzlerce adamı için 50 bin dolar önerilebiliyordu. Bir defasında bir komutana 50 bin dolar teklif edilmişti. “Bir düşüneyim,” demişti komutan. Amerikan Özel Kuvvetler A timi, komutanın karargâhının kenarına tam isabet kaydeden bir bomba atmıştı. Ertesi gün komutanı tekrar çağırmışlardı. “40 bin dolara ne dersin?” diye sormuşlar ve o da bunu kabul etmişti. (s. 299) Genel karargâhta Büyülü Harita adını verdikleri bir harita asılıydı. Bush bu elektronik haritada Afganistan’da para ödeyip kiraladıkları adamların ve kaynaklarının yerlerini izleyebiliyordu. (s. 317)

***

Türkiye için de öyle bir Büyülü Harita’nın olup olmadığını merak ediyor olabilirsiniz. Tabii ki bilemeyiz. Ama artık teknoloji geliştiğinden ve üstelik bizimkiler ampul gibi gezdiğinden öyle bir haritanın ışıl ışıl olduğundan şüphe duyulamaz. Ayrıca CIA’nin Bond çantası taşımasına gerek bırakmayacak gelişmeler de sürekli yaşanıyor.

O haritadaki ampullerin ABD’nin doğrudan para verdiklerini temsil etmesi şart değil. Para uğruna her şeyi yapabilenler, parayla satın alınabileceklerdir ve böylece onlar zaten ABD’nin işine yarayacak potansiyel kuvvetlerdir.

***

Sadece Halk Bankası, SBK, beşli çete filan değil, tüm ihaleciler birer büyülü ampul sayılabilir; yani böyle bir ülkeyi yönetenlere gereğinde şantaj yapıp maniple etmek ve hizaya getirmek bakımından haritada ampul çoktur. Bu arada Saray ahalisinde çıkar gruplaşmaları da ayyuka çıktı. Hâlâ çok hırslılar ve kendi aralarında “hırs hırsızlığına” bile başladılar. Sayıp sıralamak imkânsız hale geldi. Google’a “AKP ve yolsuzluk” yazın 1.210.000 sonuç (ampul!) bulursunuz. Yol inşaatında bile yolsuzluk var! Başkan’ın tüm adamları Büyülü Harita’da ampul olabilmek için didiniyorlar.

Ve işte Büyülü Harita’da bir ampul ışıltısı daha belirdi. BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre SGK’de başlatılan 1 milyar TL’lik usulsüzlükle ilgili soruşturma İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu’nun ortağı olduğu Invamed isimli şirkete yönelikmiş. “17/25 Aralık dosyamda ne varsa doğrudur” diyen Erdoğan Bayraktar ise ampule püf etti. Soruşturma dosyasında yer alan telefon görüşmelerinin, görüntülerin ve teknik takiplerin hepsinin kendisine ait olduğunu söyledi. Son olarak AKP Diyarbakır İl Başkanı Şerif Aydın’ın, partisinin 243 bin TL’sini kişisel hesabına geçirdiği de ortaya çıktı. Aydın paraya ihtiyacı olduğunu ve kendi ihtiyaçları için kullanacağını söylemiş.

Memleket karanlıkmış ne gam! Büyülü Harita yerli ve milli ampuller sayesinde ışıl ışıl şavkıyordur.