Devlet destekli çete organizasyonuyla katledilen Hrant’ın katili serbest bırakıldı. Suikast, ülkenin gerici, karanlık sürecine giden bir milli mutabakat cinayeti haline gelirken olayı aydınlatmayan devlet, katilini korudu.

Cinayetin ortağı rejimin kendisi
Fotoğraf: Depo Photos

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün Yazarı Hrant Dİnk cinayetinin tetikçisi Ogün Samast önceki akşam tahliye edildi. Samast devlet destekli çetelere ihale edilen bir suikastla öldürülmüştü.  Dink’in katili Samast’ın serbest bırakılması cinayetin arka planını ve dava sürecinde yaşananları yeniden gündeme getirdi. Hrant cinayetiyle katillerin, mafyaların, çetelerin kirli ve karanlık iktidarının yüzü bir kez daha gözler önüne serildi. Cinayeti aradan geçen 16 yılda aydınlatmayan iktidar, göstermelik yargılamalarla süreci geçiştirdi. Yargılanan tetikçiler örgüt kapsamına dahi alınmazken asıl failler hiçbir zaman ortaya çıkarılmadı.

Güvenlik güçleri katille bayrak önünde fotoğraflar çekildi, cinayet milliyetçi-faşist çevreler tarafından sahiplenildi. Yargı, katilleri korudu. Adeta bir milli mutabakat cinayetine dönüşen suikast, AKP döneminde ortaya çıktı. İktidarın yerleşmesinde, güç kazanmasında, devlet içi iktidar çatışmalarında bir aparat olarak kullanıldı. İktidar, en baştan beri suç ortağıydı. Organize biçimde hedef göstermeyle gelen cinayet, bir devlet politikası olarak daha sonra da çeşitli şekillerde kendini devam ettirdi. AYM üyeleri, gazeteciler, siyasiler iktidar ve yandaş gazeteler aracılığıyla hedef tahtasına konuldu. Zaman zaman benzer saldırılar da gerçekleştirildi.

Hiçbir konuda asıl suçlulara dokunmayan iktidar bugün de Gezi tutuklularını, milletvekili seçilen ve AYM’nin kararına rağmen cezaevinde tutulan Can Atalay’ı, gazeteci Barış Pehlivan’ı, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı adeta rehine olarak içeride tuttu. Buna karşın çıkarılan af yasalarıyla suç örgütü elebaşısı Alaattin Çakıcı, uyuşturucu tacirleri, tecavüzcüler, domuz bağı cinayetinden hüküm giyen Hizbullahçılar, Sivas Katliamı’nın sanıkları gibi pek çok isim serbest bırakıldı. Hrant’ın katilinin serbest bırakılması ise zincirin son halkası oldu.

CİNAYETİ SAHİPLENDİLER

Cinayetin ardından gözaltına alınan Ogün Samast ile Emniyet mensupları fotoğraf çekildi. Dink’in katili Samast ve azmettirici Yasin Hayal için şarkıcı İsmail Türüt, ‘Plan yapmayın plan’ adlı şarkısının sözlerinde şifrelenmiş bir biçimde Hrant’ın katillerine övgüler düzdü. Şarkının sözlerinde “Ogün böyle desinler bugün böyle desinler / Fatihalar Yasinler bitmez Karadeniz’de" ifadeleri yer aldı. Trabzonsporlu bazı oyuncular ve taraftarlar da katil Samast’ın cineyeti işlediği gün taktığı beyaz bereden takarak cinayete destek mesajı verdi. Milliyetçi faşist örgütlenmeler, sokaklarda ve pek çok üniversitede beyaz bere takarak aynı destek mesajını verdi.

Tüm faşist kışkırtmalara rağmen Hrant’ın cenazesi ülkenin en kalabalık yürüyüşlerinden birine sahip oldu. Dink, ailesi, arkadaşları ve sevenlerinin katıldığı yürüyüşün ardından düzenlenen törenle toprağa verildi. 8 kilometrelik yürüyüş boyunca, Dink’in katledilmesine lanet yağdı. Yürüyüş boyunca faşizme ve milliyetçiliğe karşı sloganlar atılırken, sık sık ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganı atıldı. Sabah saatlerinde itibaren binlerce kişi, Agos gazetesinin bulunduğu Şişli Halaskargazi Caddesi Sebat Apartmanı önüne akın etti. Ellerinde ‘Hepimiz Hrant Dink’iz, Hepimiz Ermeni’yiz yazılı Türkçe, Ermenice ve Kürtçe dövizler taşıyan kalabalık, faşizme karşı mücadele çağrısında bulunarak, Dink’in gerçek katillerinin açığa çıkarılmasını istedi. Ülkenin hemen hemen tüm illerinde gerçekleşen anmalarda bir arada yaşam vurgusu öne çıktı. Cinayetin suç ortakları bile geri adım atmak zorunda kaldı.

İÇ HESAPLAŞMA APARATI

Hrant cinayeti aynı zamanda devletin iç hesaplaşması olarak iktidar odakları tarafından aparat olarak kullanıldı. Cinayetin işlendiği 2007’den 2013’e kadar geçen süreçte suikastı Ergenekoncuların yaptığı iddia edildi. Samast’ın ayrı görülen "örgüt üyeliği" davasında Ergenekon iddianamelerini istedi. 17-25 Aralık süreci AKP ile Fetullahçılar arasındaki kavganın sertleştiği tarih oldu. 2013’ten 2023’e kadar geçen süreç ise davanın ikinci aşaması oldu. Bu aşamada Dink cinayetinin FETÖ tarafından işlendiği savunuldu. Suikastı ilk başta Ergenekon’un yaptığını iddia eden savcıların FETÖ’cü oldukları iddia edildi. Savcılık cinayeti, "FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte attığı ilk kurşun" olarak değerlendirdi. Dink cinayeti ülkeyi gerici, karanlık sürece götüren bir milli mutabakat cinayeti haline getirildi. Cinayetin ardından hedef göstermeler sonucu Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Pek çok gazeteci ve siyasetçi cezaevine konuldu.

∗∗∗

ÖNCE HEDEF GÖSTERİLDİ SONRA KATLEDİLDİ

Hrant Dink, katledilişinden önce Agos gazetesinde yayınladığı bir yazı dizisinden cımbızlanarak alınan bir yazısı nedeniyle başta Genelkurmay olmak üzere birçok kesim tarafından hedef gösterilmişti. Dink için yükseltilen linçin ardından kısa süre sonra cinayet gerçekleşti. Dink, Kasım 2003 – Mayıs 2005 tarihleri arasından Agos gazetesinde Ermeni Diasporasını eleştiren 11 haftalık yazısı nedeniyle 301. maddeden "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla yargılandı ve aksi yönde verilen bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezası aldı. Dink hakkında 301. madde kapsamında suç duyurusunda bulunan Kemal Kerinçsiz mahkemeye Tuğgeneral Veli Küçük ile birlikte geldi. Bu yazısının ardından Dink hakkında organize linç kampanyası yürütüldü. 

DAVADAKİ KRİTİK İSİMLER

Kemal Kerinçsiz: Hrant Dink, Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi yazarlar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi’nden açtığı davalarla gündeme geldi. Açtığı bu davaların duruşmalarında, adliye önünde tanınan bazı yazarları protesto etti. Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanan Ermeni Konferansı’nı iptal ettirdi. 5 Ağustos 2013 tarihinde Ergenekon davaları kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Kerinçsiz, Mart 2014’te diğer bazı sanıklarla birlikte tahliye edildi.

Veli Küçük: Hrant Dink’in 301’den yargılanmasında baş rolü oynayan Kemal Kerinçsiz ile birçok defa görüntülenen Tuğgeneral Veli Küçük, Dink’in avukatı Erdal Doğan’ın iddialarına göre, Dink’i telefonla tehdit etmişti. Doğan, Dink’in 2,5 yıldır tehdit aldığını, en çok tedirgin olduğu isim de Veli Küçük olduğunu söyledi. Doğan, İstanbul’da bir vali yardımcısının makamında gerçekleştiği iddia edilen görüşmenin ardından gazete binası önünde gösteri yapıldığını da öne sürmüştü.

Erhan Tuncel:

17 Temmuz 2019’da sonuçlanan davada McDonlald’s patlamasından ‘tasarlayarak ve bomba kullanmak suretiyle kasten adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan 79 yıl, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin olarak ‘yardım etmek’ suçundan 18 yıl, ‘silahlı suç örgütüne üye olma’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tuncel’in toplam hapis cezası 99 yıl 6 ay.

Yasin Hayal:

17 Temmuz 2019’da sonuçlanan davada  “silahlı suç örgütü kurma/yönetme” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Daha önce de Dink cinayetine azmettirmek suçundan müebbet hapis cezası almıştı.

Ahmet İskender: Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan 19 sanıktan biriydi. 17 Ocak 2012’de çıkan kararda 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay’ın bozma kararı sonrası yapılan yeniden yargılamada 1 yıl 10 ay 15 gün hapisle cezalandırıldı. Firariydi. Mart 2022’de Kırgızistan’da yakalandı ve Türkiye’ye getirildi. Hrant Dink cinayeti davasında Ogün Samast’ın kullandığı silahı sakladığı, faile cinayet için borç para verdiği, cep telefonunu cinayet için iletişim aracı olarak kullandırdığı tespit edilmişti.

Reşat Altay: Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü. Tuncel, 15 Şubat ve 7 Nisan 2006 tarihli raporlarında, Yasin Hayal’in Hrant Dink’e yönelik eylem yapacağını isim vererek bildirdi. Tuncel, 11 istihbarat raporu verdi. Emniyetle içli dışlı olan Tuncel’in, "muhbirlik" statüsü, Dink cinayetinden kısa süre önce, 23 Kasım 2006’da sonlandırıldı. Tuncel’in, daha önce bilgisini verdiği cinayetten 2 ay önce istihbarat ağının dışına çıkarılması, cinayetin işlenmesine göz yumulduğu şeklinde yorumlandı. Altay, cinayetten 1 hafta sonra görevinden alındı.

∗∗∗

HRANT’IN KAVGASI BİZLERE EMANET

Samast’ın tahliyesine tepki yağdı. Dink ailesinin avukatı, “Ailenin acısı tazelendi” derken Hrant’ı anan SOL Parti “Onun mücadelesini sürdüreceğiz” vurgusu yaptı.

Fotoğraf: BirGün

Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın serbest bırakılması büyük tepki çekti. Hrant’ın Arkadaşları’nın, X hesabından konuyla ilgili yaptığı paylaşımda “Peşini bırakmayacağız, unutmayacağız, ‘katilleri koruyan cinayete ortaktır’ demeye devam edeceğiz” denildi.

Agos Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise Samast'ın aslen üç yıl önce tahliye edileceğini, "iyi hal" indiriminin cezaevinde işlediği suçtan aldığı ceza ile ilgili olduğunu belirtti. Danzikyan, "Ancak asıl mesele örgüt üyeliğinden aldığı cezanın Yargıtay'da zaman aşımına uğraması. Böyle olmasaydı ek cezası olacaktı. Yoksa cinayetten aldığı ceza üç yıl önce bitmişti" bilgisini paylaştı.

Dink ailesinin avukatı Bahri Bayram Belen ise "Yasin Hayal'in, Erhan Tuncel'in çıkma imkanları yok. Bunlarla ilgili karar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları. Aileden haberim var. Elbette üzülüyorlar ama onlar da yasal koşulları, tahliyenin daha evvel, Ogün'ün yaşı küçük olduğu için daha evvel çıkma durumunun olduğunu onlar da biliyor. Üzüntülerini yenilediler, tazelendi acıları" dedi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da Hrant Dink'in katili Ogün Samast'ın tahliyesine ilişkin konuştu. Kurtulmuş, Atalay'ın durumuna dair "Meclis kendi gündemi içerisinde gereğini yapacaktır" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, Samast'ın tahliyesini ise yargı sistemine bağladı.

TESLİM OLMAYACAĞIZ

Duruma tepki gösteren CHP Lideri Özgür Özel, tahliyeyi şu sözlerle değerlendirdi: "Bir el Hrant Dink'in katilini korumuş ve günü gelince bu derin yapı katiline sahip çıkar mesajını vermiş. Bu, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne meydan okumaktır. Bu, Atatürk'ün hedef gösterdiği muasır medeniyet seviyesi değildir. Karanlık ve derin güçler hepimizin gözü önünde racon kesmektedir. Buna teslim olmayacağız. Bu, Erdoğan'ın demokrasiye karşı suçlar defterine kalın harflerle yazılacak bir gelişmedir. Hangi derin yapı bunu yazmıştır, bunu tarih gösterecek. Ama biz bu yapıya teslim olmayacağız."

HESABINI SORACAĞIZ

Öte yandan SOL Parti ve örgütler İstanbul, Şişli’de Hrant’ın vurulduğu yerde anma düzenledi. Katil Samast’ın serbest bırakılmasına tepki gösteren SOL Parti İstanbul İl Örgütü üyeleri Osmanbey’deki eski Agos Gazetesi önünde bir araya geldi.

“Faşizme inat kardeşimsin” sloganı atarak Dink’in vurulduğu noktaya yürüyen SOL Partililer, ellerinde “Gazeteciler, siyasetçiler hapiste, katiller dışarıda” yazılı dövizler taşıdı. Basın açıklamasını SOL Partililer adına SOL Parti İstanbul İl Yöneticisi ve Parti Meclisi Üyesi Nuriye Alsancak okudu. “Ülkeyi saran aynı karanlık bugün de AKP iktidarı eliyle devam ediyor. Hrant’ın katili serbest bırakılırken gazeteci Barış Pehlivan cezaevinde bulunuyor. Milletvekili seçilen Can Atalay, AYM kararına rağmen hukuksuz biçimde tahliye edilmiyor” denilen açıklamada şunlar kaydedildi: Bugün göstermelik yargılamalar sonucu tetikçi katiller serbest bırakılsa da kardeşimiz Hrant Dink’in hesabını bu karanlık çetelerden, bu iktidardan sormaya devam edeceğiz.

Katillerin, mafyaların, çetelerin kirli ve karanlık iktidarına memleketimizi teslim etmeyeceğiz. Bugünkü Saray rejimine karşı halkların kardeşlik, eşitlik ve özgürlük mücadelesini,  dostumuz Hrant’ın bıraktığı yerden aynı kararlılık ve inatla sürdüreceğiz.”

Fotoğraf: BirGün

ADALETİN DÜŞTÜĞÜ DURUM

Eylemde konuşma yapan SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş ise ülkeyi yönetenlere seslenerek, “Bizim sinir uçlarımızla oynamayın. Toplumun sinir uçlarıyla oynamayın. Kardeşler, et kokarsa tuzlarsınız, tuz kokarsa neylersiniz! Adaletin düştüğü durum budur” dedi.

KARDEŞİMSİN HRANT

Aynı yerde bir araya gelen TİP üyeleri de açıklama yaptı. Burada konuşma yapan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil Hrant “Dink faili meçhul bir cinayettir. Dün salıverilen Ogün Samast bu işin yalnızca görünen bir enstrümanıdır. Örgüt üyeliğinden bile yargılanmamıştır, zaten o yüzden bu kadar çabuk tahliye edilmesi de mümkün olmuştur. Biz de bugün, aradan geçen 16 yıldan sonra, büyük bir mahcubiyetle tekrar buranın önündeyiz. Bir kere daha ‘Faşizme inat, kardeşimsin Hrant’ demek için; bir kere daha bu cinayetin gerçek failleriyle, toplumsal barışımıza göz diken bu ülkenin gerçek düşmanlarıyla hesaplaşmadan bu davayı kapatmayacağımızı ilan etmek için buradayız” ifadeleri kullandı.

BU DAVA BİTMEZ

EMEP'ten yapılan açıklamada, "Hrant Dink'in katili ise başından beri kollanmıştı şimdi de serbest bırakıldı. Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımayan ve kapatmak isteyen iktidar hukuku çiğnemeye devam ediyor, katillere yol veriyor. Ama bu dava bitmez, bitmeyecek. Biz bitti demeden kapanmayacak" denildi.

MECLİS’TE GÖRÜŞME TALEBİ

HEDEP Grup Başkanvekilleri de Hrant Dink’in katledilmesinin tüm yönleriyle aydınlatılması için Meclis’te genel görüşme yapılması için başvuruda bulundu. Dink’in Türkiye halklarının barış içinde yaşaması için mücadele ettiğini ve buna rağmen organize bir şekilde katledildiğine işaret edildi. Cinayetin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen “vur” emri verenlerin hala açığa çıkarılmadığı ve hesap sorulmadığı belirtilen başvuruda, “6 Şubat 2004 tarihinde AGOS gazetesinde yayımlanan bir haberden sonra, Genelkurmay Başkanlığı Dink’i hedef gösteren bir açıklama yaptı. Takip eden süreçte Dink, İstanbul Valiliğine çağrılarak MİT yetkililerince tehdit edildi. Hrant Dink Genelkurmay açıklamasından sonra devlet içindeki karanlık ellerce organize bir şekilde hedef haline getirildi. Bu kurulan komploya asker sivil bürokrasi, siyasiler, çeşitli devlet kurumları, istihbarat birimleri de ortak oldu” denildi.

∗∗∗

16 YILDA NE OLDU?

Karakolda polisler Samast’a ‘İyi yaptın, aferin oğlum’ şeklinde iltifat ettiler. 

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katili Ogün Samast önceki gün tahliye edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Dink’in katili Ogün Samast’ın olay tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle dosyasını ayırarak, İstanbul Nöbetçi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Bu mahkeme Samast’ı 22 yıl cezaya çarptırmıştı. Örgütlü suçtan ceza almayan Samast önceki gün tahliye etti. Hrant Dink davasında 16 yılda yaşanan gelişmeler şöyle:

• Cinayetin faili olduğu belirlenen Ogün Samast, 20 Ocak 2007’de Samsun otogarında yakalandı. Samast, buradan götürüldüğü karakolda, elindeki bayrakla, polislerle birlikte poz verdi.

• 24 Ocak 2007’de tutuklanan Ogün Samast, ile cinayetin azmettiricileri Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 18 sanık hakkında, 20 Nisan 2007’de dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

• Birleşen dosyalarla sanık sayısının 20'ye çıktığı davada, tahliye kararları sonrası 3 tutuklu kaldı. 25 Ekim 2010'daki duruşmada, yaşı 18'den küçük olan Samast hakkındaki dosya ayrılarak İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi de 25 Temmuz 2011'de Samast'ı, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Olay tarihinde Ogün Samast'ın 16 yaşını bitirmiş, 17 yaşını tamamlamamış olduğunu belirten mahkeme heyeti, 25 Temmuz 2011'de Ogün Samast'ı 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı. Diğer sanıkların aksine Samast, örgüt suçundan ceza almayan tek sanık oldu.

Öte yandan Samast, cezaevindeyken hakkında Silivri 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından cezaevindeki gardiyanlara saldırdığı gerekçesiyle açılan dava kapsamında 5 yıl 1 ay 13 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

• Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin, Adem Sağlar, Ahmet İskender, Ali Fuat Yılmazer, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Faruk Sarı, Ramazan Akyürek, Tuncay Uzundal, Yahya Öztürk, Yasin Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz hakkında açılan yeni davanın ikinci duruşması 20 Eylül 2023'de görüldü. Mahkeme tek tutuklu sanık Adem Sağlam’ın adli kontrol ile tahliyesine; bir sonraki duruşmanın 6 Aralık’ta yapılmasına karar verdi.

Adem Sağlam, dönemin Trabzon Terörle Mücadele (TEM) Şubesi'nde Komiser Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Beşi polis 11 sanık hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “örgüt adına suç işleme” suçlamalarıyla açılan yeni davanın ikinci duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada sanıkların hiçbiri mahkeme salonunda yer almadı. Sanıklardan Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunmasında emniyet, istihbarat ve jandarmayı suçladı.

BERAAT VE ZAMANAŞIMI KARARLARI

Celalettin Cerrah: Zamanaşımı

Sabri Uzunoğlu: Zamanaşımı

Reşat Altay: Zamanaşımı

Muhittin Zenit: Beraat ve zamanaşımı

Ecevit Emir: Beraat

Emre Cingöz: Beraat

Ahmet İlhan Güler: Beraat

∗∗∗

TERFİ ALIP ÖDÜLLENDİRİLDİLER

Ali Fuat Yılmazer:

Dönemin Emniyet İstihbarat C-5 Şube Müdürüydü. Sonradan İstanbul İstihbarat Şube Müdürü oldu. Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 2016’da kamu görevlilerine açılan davada yargılandı. Mart 2021’de “başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ve "resmi belgeyi yok etmek” suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hâlâ cezaevinde.

Celalettin Cerrah

Cinayet öncesinde ve cinayetin tarihi olan 19 Ocak 2007’de İstanbul’da İl Emniyet Müdürü’ydü. Dink’in öldürüleceğine dair istihbarat raporları İstanbul’a gönderildiğinde Cerrah Emniyet Müdürüydü. Hrant Dink’in hedef haline gelmesine neden olan 301 davası, Şişli Adliyesi yargılamaları, Agos Gazetesi önünde Dink’e yönelik ölüm tehditleri içeren eylemler başladığında, Ermeni toplumunun kurumları ve kiliselerinin korunması için Patrik II. Merob Mutafyan Valiliğe dilekçe verdiğinde de görev başındaydı. Cerrah, cinayetten sonra terfi ederek Osmaniye’ye vali olarak atandı.

Mustafa Üçkuyu - Mehmet Canoğlu: Dink cinayetinin hemen ardından İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilerek inceleme raporu hazırlayan, mülkiye başmüfettişileri Mustafa Üçkuyu Balıkesir Vali Yardımcısı, Canoğlu ise Denizli Vali Yardımcısı olarak atandı. Hazırlanan rapor Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu’na rağmen aralarında Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’in de aralarında bulunduğu kamu görevlilerini aklamıştı.

Ahmet İlhan Güler:

Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra açığa alınan İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, hakkındaki soruşturmaların tamamlanmasının ardından bir üst rütbeye terfi etti.

Ergun Güngör:

Savcılığın soruşturma listesinde 2004 yılında Hrant Dink’i İstanbul Valiliği’ne çağıran Vali Yardımcısı Ergun Güngör de vardı. Dink, ölmeden evvel yazdığı iki yazıda Sabiha Gökçen haberi nedeniyle iki MİT mensubu tarafından tehdit edildiğini söylemişti. Ergun Güngör önce Çorum Vali yardımcılığına atandı, oradan da Yalova Vali Yardımcılığı’na getirildi.

Engin Dinç:

Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü sırasında Hrant Dink’e yönelik yapılacak ilk eylem bilgisine ulaşan ve Erhan Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanı yapan Engin Dinç daha sonra İstihbarat Daire Başkanlığına atandı.

Ercan Demir:

Cinayet işlendiğinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nde amirdi. Demir, Kobani protestoları sonrası Ocak 2015’te Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Kamu görevlilerinin yargılandığı davada tutuklandı.

Muammer Güler:

İstanbul Valisi’yken Valilik binasında Veli Küçük tarafından Hrant Dink’in tehdit edildiği iddia edilmişti. Davada, kendisine herhangi bir suçlama yöneltilmedi.  Sadece tanık olarak ifadesi alındı. Güler, cinayetin ardından bakanlığa kadar yükseldi.

Ramazan Akyürek:

26 Mart 2021’de sonuçlanan davada “Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "resmi belgeyi yok etmek” suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün, "resmi belgede sahtecilik” suçundan da 7 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı. Akyürek cinayet sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı oldu.