Sosyal Medya ile ilgili çocuklar için alarm seviyesi en üst seviyeye alınabilir. Şimdi ne oldu? Ne kaçırdık demiş olabilirsiniz. Bu gayet normal. Zira çocuklarımızın sosyal medya ile imtihanı başlamış durumda

Çocuklar büyük tehlike altında

Bahsetmek istediğim mevzuyu kaçırmış olma ihtimaliniz çok yüksek. Nedenlerini anlatacağım. Sürekli yazıyorum, belki çocuğu olmayanlar bu yazdıklarımdan biraz sıkılmış olabilir. Şöyle düşünün bir gün sizin de çoçuğunuz olacak ya da bir yakınınızın. Kendinize de çıkarımlar yapabilirsiniz. Ben de 13 yaşında bir çocuğu olan bir baba olarak bu konunun yakın takipçisiyim. Yaşananlar, konuyla ilgili olan olaylar haliyle hemen dikkatimi çekiyor. Akıllı telefon, tablet, bilgisayar ve internet; işte bunlardan herhangi birisi internet ile yanyana geldiğinde çok önemli bir risk kendiliğinden ortaya çıkıyor. Gayet masum, safça yapılan bazı hatalar hem çocuğunuzun hem de sizin hayatınızı karartabilir. Şimdi yazacağım olay size olayın ne kadar tehlikeli boyutlararını daha net görmenizi sağlayacaktır.

Hollandalı De Jong ailesinin hayatı, 12 yaşındaki kızlarının cep telefonu ile gönderdiği bir fotoğraf yüzünden kabusa döndü. Henüz orta okulda okuyan çocuk evinde duş aldıktan sonra havluya sarınıp telefonuyla çektiği selfie fotoğrafını, yine aynı okulda okuyan yakın bir arkadaşına gönderiyor. Havlunun sıyrılan bölümünden kısmen göğsü de görünüyor. Arkadaşıyla fotoğraf üzerinden espriler yapıp eğlenip konuyu kapatıyorlar. Birkaç ay geçtikten sonra arkadaşların arası bozuluyor. Fotoğrafı paylaştığı arkadaşı o sinirle görüntüyü sosyal medya hesaplarına yüklüyor. Olay sonra daha da büyüyor ve polise şikayet ediliyor. Bu tabii ki fotoğrafın sosyal medyada yayılmasına engel olamıyor. Neredeyse tüm okulun gördüğü bu fotoğraf üzerine mağdur olan kız ciddi bir bunalıma giriyor ve intaharın eşiğine geliyor.

Bu ortaya çıkmış, adli bir vaka olduğu için haberdar olduğumuz bir durum. Emin olun ki bu ve benzeri tüm dünyada yüzlerce olay oluyor. İşin tehlike boyutları inanılmaz seviyelerde. Daha önce haber olmuş bir olay daha örnek vereyim. Çok gitmek istediği bir konsere bilet alabilmek için webcam karşısında soyunan kız çocukları haberleri işin nerelere varabileceğinin önemli bir göstergesi.

İşte tam bu noktada bir başka seviye devreye giriyor. Pedofiller!

Çocuk pornosu, fotoğrafları kısaca çocuklara ilgi duyan sapıklara pedofili deniyor.

Bu manyaklar bu tip sosyal medya paylaşımlarını yakından takip edip, gerekirse kendilerini çocuk gibi göstererek sahte kimlikler yaratıp diğer çocuklarla arkadaş oluyor. Eş dost, arkadaş sınırları sosyal medyada maalesef çok yok. Bu sebeple uzmanlar çocuklarımız için sosyal medyanın her zamankinden daha tehlikeli bir boyuta geldiğini söylüyorlar.

Teknolojinin içine doğan bu yeni neslin en büyük sıkıntısı bence bu. Hayatlarının her döneminde sosyal medya olan bu jenerasyon şimdi ergen oldu ve başları ilk kez bu konuda derde girmeye başladı. Bu konu tüm dünya için yeni olduğu için saçma sapan boşluklar var. Belki 20 yıl sonra sosyal medya artık gazetelerde yazılacak ciddi sorunlara sahip olmayacak. Biz bu problemleri yaşayan ilk anne-babalar ve çocuklarız.

EN BÜYÜK SORUN SEXTİNG

Hollanda’da ergenlik çağındaki öğrencilerin yüzde 98’i akıllı telefonlara sahip. Bu durum pek çok ülkede ve Türkiye’de de farklı değil. Bu da demek oluyor ki aynı tehlikenin tam ortasında bizim çocuklarımız da var. Sanal ortamdaki suçlar konusunda uzman olan polisler Nienke Pennings ve Maaike Zalme’ye göre gençler bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Bu uzmanlar Hollanda’da orta öğretim kurumlarını ziyaretler yaparak gençleri bilinçlendirmeye çalışıyorlar. Aynı uygulamaların kesinlikle bizim ülkemizde de yapılması gerekmekte. Özellikle Facebook profillerinin yeteri kadar koruma altında olmadığı görülmüş. Uzmanlara göre bunu kontrol etmenin en kolay yolu, arkadaş listenizde olmayan bir kişiden hesabınızı kontrol etmesini istemek. Eğer bu kişi arkadaşınız olmadığı halde sizin sayfanızdaki paylaşım ve fotoğrafları görebiliyorsa, hesabınız güvende değil.

Ergenlik çağındakiler için sosyal medyadaki arkadaş ve takipçi sayısı da çok önemli. Peki bunların hepsi güvenilir kişiler mi?

Polise göre, özellikle kendi fotoğrafı yerine ünlü birilerinin fotoğrafını kullanan tanımadık kişilerin arkadaşlık isteği konusunda dikkatli olunmalı.

Ancak çocuk ve gençler için en büyük sorun, mesajlaşmak anlamına gelen ‘texting’’ ifadesine benzetilerek üretilen “sexting” kavramıyla tarif edilen, sosyal medya ve dijital iletişim araçları üzerinden cinsel içerikli fotoğraf ve bilgi paylaşımı.

Bu, sadece Facebook değil, Twitter, Snapchat ve WhatsApp gibi platformda çok yaygın.

Nienke Pennings, eskiden duvar diplerinde gizlice flört eden neslin yerini birbirlerine çıplak fotoğraf gönderen bir gençliğin aldığını belirtiyor.

Polise göre, hepsinin elinde kameralı telefon var ve oturup düşünecek vakit bulamadan çıplak fotoğraf gönderiyorlar. En kötüsü de, ne yaptıklarının farkında olmamaları, bunun bir suç olduğunu bilmemeleri..

Hollandalı polisler, sınıf ziyareti sırasında, “Kim şu anda futbol sahasında çırılçıplak koşmak ister?” diye soruyor. Bütün sınıfta gülüşmeler oluyor. Ama kimse cesaret edip parmağını kaldırmıyor. Pennings, “Durum tam da bu işte. Kimse bunu yapmaz. Ama sosyal medyada çıplak fotoğrafınızı paylaşmak böyle bir şey” diyor.

Fotoğraf gönderilen kişinin bunu başka kişilerle ya da diğer sosyal medya ortamlarında paylaşmayacağının garantisi bulunmadığını hatırlatıyor.

ÇIPLAK FOTOĞRAF PAYLAŞMAYIN

Polise göre, ekranın diğer ucunda kimin olduğu asla bilinemez. O nedenle, yapılacak en doğru şey, sosyal medya üzerinden çıplak fotoğraf paylaşmamak.

Uzmanlar, eğer kazara fotoğraf gönderilmişse bile konuda aile, okul ya da polise bilgi verilmesini istiyor. Polis memuru Maaike Zalme, sadece sosyal medya değil webcam önünde ya da internet üzerindeki bir çok oyunda kız çocuklarının seks konusunda yönlendirilmeye çalışıldığını anlatıyor. Kız çocukları sadece kendi yaşıtlarının değil, internet ortamında dolaşan pedofillerin de hedefinde. Kız çocuklarının, sevdikleri bir grubun konser bileti karşılığında webcam önünde soyunmaya zorlandığını belirtiyor.

Pennings de, son olarak şu uyarıyı yapıyor:

“Karşınızdaki kişi ne kadar hoş ve sempatik olursa olsun, ekranın arkasındaki gerçek halini bilemezsiniz. Sanal dünya ile gerçek dünyayı asla birbirine karıştırmayın. Çünkü ikisi çok farklı.”

Sonuç olarak çocuğumuz odasında uslu uslu otuyor bizde salonda kafamızı dinliyoruz rehavetine asla kapılmayın. Onun hareketlerini, sosyal medyada ne kadar zaman geçirdiğini onu rahatsız etmeden mutlaka takip edin. Sürekli izlenmek, baskı görmek de onun merakını artıracaktır. Somut örnekleri, bu konuda yaşanmış gerçek hikayeleri, haberleri sürekli onunla paylaşmalı ve dikkatli olması gerektiğini onu kırmadan anlatmalısınız. Çok önemli bir diğer konu da, bizim sürekli karşılaştığımız bir sorun aynı zamanda. Diğer arkadaşlarımın hepsi orada ben niye olmayayım! Evet onun tarafından baktığında aklının orada kalmaması mümkün değil. Sorun topluca bir hareketle çözülecek gibi görünüyor. Nasıl mı? Okul, diğer öğrenci anne-baba üçgeni sağlıklı bir şekilde kurulup topluca hareket etmeli. Mesela okuldan geldikten sonra 1 saat internet kullanmasına izin verilebilir. Sonra yemek, ödev, kitap okuma, yatmadan önce yarım saat daha internet ve sonra uyuması gereken saatte de yatakta olması sağlanmalı.