Türkiye’de kabine yok. İyi polis-kötü polisi oynayan iki göstermelik bakan var, bir de propaganda bakanlığı. Gerisi tek kişiye bağlı yetkisiz idareciler topluluğu. Günlük hayatta ya da sosyal medyadaki saldırgan troll’ler de bu idarecilere bağlı memurlar.
Türkiye’de yasa da yok: En alttaki yönetmelikten Anayasa’ya tüm yazılı metinler fiilen hükümsüz.

Hal böyle olunca da “Bakın size yasa yaptık” diyerek 200 yıllık evrensel haklardan yeni haberdar olunmuş gibi açıklama yapılması absürt değil. Çünkü her şeyin absürt ve trajikomik olduğu bir evrende, zaten mantıklı veya lehimize bir gelişme beklemeyi bıraktık.

Ancak geçen hafta açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı kendi içerisinde gayet tutarlı ve iktidar açısından mantıklı.

Yıllardır her önemli dönemeçte, her insan hakkı katlinde kafasını başka yöne çeviren Avrupa Birliği’nin milyarlarca avroluk hibe programı çerçevesinde mecburi olarak açıklanan bu metnin içeriğini hazırlayanlar da dahil ciddiye alan yoktur. Bu uzun metni yazanlar zengin dursun diye sınavda maç anlatan çocuk gibi Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde halihazırda Türkiye yasalarının kabul etmiş olduğu ne varsa alt alta sıralamışlar. Araya katılan birkaç kadın ve çocuğa karşı işlenen suçlarla ilgili yasa vaadi de işin sosu olmuş.

Erdoğan’ın açıklamasında bahsettiği “İslamofobi” ve bağlantılı nefret suçları yasası ise nefretin memlekette kime yöneldiği düşünüldüğünde başımıza geleceklerin bir uyarısı olabilir ancak.

İnsan hakları konulu itirazların uzun zamandır kötü bir şaka olması bir yana içinde kağıt üzerinde sahip olduğumuz Anayasal haklarımız ve birkaç teknolojiye uyarlama kanunun bulunduğu bu metnin “bizlik bir durumu yok.”

AB hibe programını eli boş göndermemek için düzenlenen tiyatro miktara uygun şekilde sahnelendi, bitti.

Şöyle ki, Avrupa Birliği, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) 2014 - 2020 kapsamında Türkiye’ye gösterge olarak 4.453,9 milyon Euro tahsis etmişti. Öncelikli olarak, “demokrasi ve yönetişim; hukukun üstünlüğü ve temel haklar; çevre ve iklim faaliyetleri; ulaşım; enerji; rekabet edebilirlik ve inovasyon; eğitim, istihdam ve sosyal politikalar; tarım ve kırsal kalkınma ile bölgesel ve ülkesel işbirliğinin” desteklenmesi için.

Bir önceki IPA döngüsünde (2007 - 2013) de aralarında “insan haklarının” da olduğu beş bileşenin desteklenmesi için Türkiye’ye 4.483,6 milyon Euro verilmişti (Bilgiler, AB Türkiye Delegasyonu’nun resmi internet sitesinden).

2007’den bugüne yaptıkları yapacaklarının teminatıysa, insan hakları adına bekleyeceğimiz tek gelişme, hapishanelerdeki kalabalığı azaltmak için örtük aflar ve yeni cezaevi binaları olabilir.

İki yılda uygulamaya geçeceği söylenen bu yeni İnsan Hakları Eylem Planı’nda 9 amaç, 50 hedef, 11 ilke var. Bunca başlığın şimdiden hatırı sayılır miktarda milyon avroya denk geleceğini öngörmek mümkün. O avroların “insan hakları” adına harcanmayacağı da ortada.

Tek temennim, demokrasi yalanına bunca zaman tutunmuş olan bazı muhaliflerin, tuzağa bu kez de düşmemesi…