Hafta sonu su yüzüne çıkan yeni yasa cumhurbaşkanlığı ikinci tur adaylığına ilişkin bir dizi düzenleme getiriyormuş. Yüksek seçim kurulu da kararlar almış. Belli ki kararların ve düzenlemenin temel kaygısı birisini koltuktan koparmamak. 100 bin imza, aşırı süre sınırlamaları, 135 bin lira adaylık harcı... Bu düzenlemeler, geçen hafta sosyal medyayı kasıp kavuran erken seçim esprilerinin çok da espri olmayabileceğini düşündürüyor.

Bütün bu manevraların arasında yeni olmayan ve Türkiye’ye de özgü olmayan bir kurala dikkatli bakmak gerek. Adaylık harcı. 135 bin lira!

Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri TL üzerinden ve kabaca aylık olarak hesaplanırsa 3 bin TL eder. Net asgari ücret de 1603 TL. Ortalama gelir üzerinde düşünerek milyonlarca insanın asgari ücret dolayında geliri olduğunu varsayabiliriz.

Bu ücretle bir vatandaşın hatta hali vakti yerinde bir vatandaşın cumhurbaşkanlığına aday olma ihtimali sizce nedir? Bir de unutmayalım 135 bin liracık sadece harç, seçim kampanyası masrafları ve işinden gücünden geri kalmanın maliyeti buna dahil değil.

‘Kendine güveniyorsa evini satsın aday olsun’ diye düşünenler olabilir. Ancak Türkiye’de kendi evinde oturan, ev sahibi oranı sadece yüzde 60! Yüzde 40’ın satacak bir evi de yok. Bunun içine bankaya olan ev kredisi borçlarını dahil edersek oturduğu eve sahip olduğunu sananların sayısı da hızla artacaktır.

Bunca bariyer varken ‘demokratik bir şekilde seçilmiş’ meclis cidden kimi temsil ediyor. Nüfusun en az yarısı için, yani 40 milyondan fazla vatandaş için kendilerine en yakın seçilmiş temsilci ile en az 135 bin TL mesafe var!

Adaylık ücret ve harçları milletvekili adaylığı için de benzer durumda. Partiler sırf aday adaylığı için fahiş ücretler alıyorlar. Vekil aday adaylığı ücretlerini MHP 2500 TL, AKP 5000 TL, CHP 7500 TL olarak belirlemiş. Yine bu ücretlere kampanya masrafları, harcanan zaman ve gelir kaybı gibi maliyetler dahil değil. Bir de bunların sadece aday adaylığı için olduğunu unutmayalım. Asıl maliyet aday olduktan sonra ortaya çıkacak.

Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum da değil maalesef. Yoksul ülkelerde genelde adaylık ücretleri çok yüksek. Örneğin kişi başına gelirin aylık 80 dolar civarında olduğu Malawi’de adaylık harcı 250 dolar. Sierra Leone’de ise başkan adaylığı harç ücreti 12 bin dolar! Aylık 40 dolar ortalama milli geliri olan bir ülke Sierra Leone.

İngiltere’de Spectator dergisi tarafından yapılan bir hesaplamaya göre milletvekili adayı olmanın ortalama maliyeti kabaca 180 bin TL olarak hesaplanmış. Burada hesaba katılan daha çok seçilmek için yapılan masraflar ve ilgili maliyetler. Adaylık harcı değil, deposit ücreti ise genellikle 3 bin TL gibi cüzi bir meblağ. Cüzi derken İngiltere için, yani ortalama kişi başına düşen milli gelirin 12 bin lira düzeyinde ve asgari ücretin 6 bin TL’nin üzerinde olduğu bir ortamı kastediyorum.

Ancak yine de bu toplam maliyet demokrasinin işleyemez olmasına yol açıyor. Meclis’in kompozisyonuna bakarsanız bunu görmek daha kolay. Meclis’teki vekillerin yüzde 25’i işadamı veya işkadını, üçte bir kadarı profesonel meslek sahipleri, geri kalanların çoğu profesyonel politikacı ve sadece yüzde 4’ü işçi sınıfı (işçi, tezgâhtar, sekreter, vs) kökenli.


Şimdi kendi bölgenizdeki, ilinizdeki vekillerin mesleklerine bakın ve sizin için bu demokratik temsiliyetin nerede seyrettiğini düşünün. Aday olacaksanız da bir AKP vekilinin tavsiye ettiği gibi beyaz çorap giymeyin, çok fakir değil ama fakir görünün ve İzmir’deyseniz gevrek, başka şehirlerde ise simit yemeyi unutmayın.

İyi haftalar ve bol şanslar.