Uzun zamandır aklımda olan bir planı sonunda hayata geçiriyorum. Gerekli şartların oluştuğunu düşündüğüm bu dönemde ‘Dijital Yayıncılar Derneği’ni, kuruyorum. Gelin detayları anlatayım...

Dijital Yayıncılar Derneği kuruluyor

Uzun zamandır kafamda olan bir projeyi artık hayata geçiriyorum. Her şeyin bir zamanı vardır lafına ben çok inanırım. Bazı şeyleri önceden yaptığınızda istediğiniz noktaya ulaşamayabiliyor bazen. Bu sebeple çok acele etmediğim, kafamda iyice oturttuğum ‘Dijital Yayıncılar Derneği’ artık kurulabilir durumda.

Uzun zamandır gerek bu sayfada gerek Digital Age dergisindeki köşemde gerekse yaptığım radyo programlarında, YouTube, YouNow içeriklerimde yeni nesil yayıncılık ile ilgili olumlu olumsuz ne varsa sizlere bahsetmeye çalışıyorum. Özellikle son bir yıldır video içerik gerçekten büyük bir çıkış yakaladı. Hatta beklenen patlamayı yaptı diyebiliriz. Bu patlama sırasında bazı yanlışlarda olmadı değil. Sosyal medya araçları Twitter, Facebook, Vine, Instagram biraz daha önce bu evreye girmişti. Video en son ama en sağlam ve en kalıcı olarak dijital dünyada yerini aldı.

Konvansiyonel yayıncılığın sonunu getiren bu mecralar artık çok ama çok güçlü. TV’lerin izlenmesi oranları, basılı gazetelerin satış rakamları ortada. Onlar mutsuz sonlarına doğru akıl almaz bir hızla gitmeye devam ediyor. Dünyada TV yayıncılığı ilk kez BBC bünyesinde test olarak 1929’da, 1930’da ise ABD’de test yayınıyla başladı diyebiliriz. BBC 1936, ABD 1945’te normal yayınlarına başlamıştı. Yeni bir teknoloji ve platform olan televizyonculuğun temelleri işte o zaman atıldı. Bu işin kuralları, etik değerleri, neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda da kanun gibi standartlar belirlenmeye başlandı ve bugün izlediğimiz yayıncılığın temelleri atıldı. TRT ilk kurulduğunda BBC’nin çalışanlarından eğitim almasıda bundandır. Neden bu konulara girdiğimi şimdi biraz daha detaylara girerek anlatmaya çalışayım.

Sosyal medyada uzun bir süredir ciddi bütçelerle ciddi projeler yapılıyor. Bu projelerin bir kısmı gerçekten büyük başarılara giderken büyük bir kısmı da hayal edilenden çok uzak başarısızlıklara gidiyor. Yine daha önce ben demiştim diyeceğim ama öyle maalesef bu konularla ilgili nedense pek çok kişi yazmaktan çekiniyor. Kurumsal yapıların dijital dünyaya olan inancını yitirmemesi için onların kandırılmasının kısa vadede size bir kazanç uzun vadede zarar vereceğini defalarca yazdım. Kimi daha özenli işler yapmaya kimileri de bildikleri gibi yapmaya devam etti. Günün sonunda parayı veren şirketler ya kendilerini geri çekti ya da bu işi adam gibi yapabileceğine inandığı ajanslarla devam etti. Hiçbir etik değerin olmadığı, hesabının sorulamadığı sanal ötesi bu yapı çok sorunlu bir alan. Bir tarafta ciddi yatırımlar, kadrosunda bulundurduğu ciddi uzmanlar ile işini doğru yapmak isteyenler, bir diğer tarafta merdiven altı sosyal medyacılık yapanlar. Birinden bir kuruş alıyorsan onun hesabını vermek zorundasın. Neticede o para senin değil. Nereye nasıl harcadın? Sonuç olarak ne aldın? Tüm bunların hesabını doğru bir şekilde parasını aldığın kişiye vermen lazım. Bu çözülmesi gereken en önemli sorunlardan biri bence.

Geçen hafta devlet YouTuber olanlardan vergi alacak haberlerini okumuşsunuzdur. Bunun en büyük sebebi sektörde dönen paraların artık hiç de azımsanmayacak boyutlara ulaşması. Ben de bu işin içinde biri olarak uygulamayı doğru buluyorum. Zaten resmi bir şirket olduğumuz için biz buradan kazandığımız paralar ile ilgili vergi veriyoruz. Neden ben vergi verip her şeyimi resmi yaparken başkaları hiç vergi vermeden yoluna devam etsin ki? Adaletse herkese adalet olmalı.

İşte bu noktadan sonra bende uzun zamandır kafamda beklettiğim projemi hayata geçirebilirim dedim. Üstelik sektörün tam göbeğinde, işin içerisinde olan bir yayıncı olarak sağlıklı ve ömürlük bir yapının sektöre de iyi geleceğini düşünüyorum.


Nasıl bir dernek olacak?
İlk olarak Türkiye Etik ve İtibar Derneği ile temasa geçtim. Bu tip bir yapılanmada onlar olmazsa olmazı oluşturacaktı. Çok olumlu bir yaklaşımla oluşumu desteklediler. Bu dernekte sadece yayıncılar, içerik üreticiler değil sektörün içindeki herkes olacak. Yani YouTuber, YouNower, Instagramer, Twitter, Vine, internet siteleri gibi içerik üreticilerinin yanı sıra masanın diğer tarafı olan şirketler ve şirketler için bu işleri yöneten ajanslar da bu platform içerisinde yerlerini alacaklar. Herkesin temsil edildiği bu platform belli standarları sağlar, etik değerlerin belirlenmesinde yardımcı olursa, eminim çok daha sağlıklı, daha da ciddiye alınacak bir mecra haline getirebiliriz.

Mevcut yapıya baktığımız zaman çok başarılı, özgün içerikler olsa da gerçekten çok başarısız, anlamsız, zaman kaybettiren içeriklerde dijital dünyada karşımıza çıkıyor. Asıl üzücü olan bu anlamsız içeriklerin çok izlenmesi. Burada izleyen kitle büyük oranda 5 yaş ile 14 yaş arasında. Bu zaten durumu daha da vahim hale getiriyor. Çocuklarımız bu anlamsız içeriklerle yanlış yönlendiriliyor. Gördüğünü, duyduğunu bir kerede kapan bu yaş çocuklar, aşırı küfür eden, bir birine hakaret eden bu içerik üreticilerini görerek onlar gibi olmaya çalışıyor. Hatta sosyal medyada başkalarına da o şekilde davranarak doğru bir şey yaptığını sanıyor. İşin daha anlamsız başka bir tarafı da öyle davranmayı öğrendiği fenomene de aynı şekilde davranınca ya fırça yiyor ya da fenomen onun erişimini engelleyerek rahatsız olduğunu söylüyor! Bu gerçekten çok saçma. Bunların düzeltilmesi gerek. Bunun yanına bir de birbirinin benzeri 10’larca kanal açıp “neden izlenmiyorum? O yaptı çok izlendi ama ben neden neden?” diye bunalıma giren çocuklarda cabası.

Bir diğer taraftan dijital dünyada kolay para kazanılıyor imajı yine bu alanda içerik üretenlerin yarattığı bir durum. Herkes için söylemiyorum tabii. Bazı gençler bunu görüp “ne okuyayım, niye eğitim alayım Youtupçu olurum olur biter gibi bir bakış açısına girmeye başladılar ki bu çok tehlikeli. Hem o kadar kolay değil hem ciddi bir tecrübenin olduğu durumlarda ve yetenekliysen bu mecrada kendine bir alan açma şansına sahipsin. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.

Son olarak dürüstlüğün en çok hasara uğradığı mecralardan biri dijital dünya. Bu çözülmesi gereken birinci sorun diyebilirim. İlerleyen haftalarda size ‘Dijital Yayıncılar Derneği’ ve yapacakları ile ilgili bilgiler vermeye devam edeceğim. Sizlerin önerileri, eleştirilerini de alabilirsem çok sevinirim. Neticede asıl belirleyiciler sizlersiniz. Herkese ailesiyle, sevdikleriyle iyi bir bayram geçirmesini dilerim.