MEB ilk ve ortaöğretimde zorunlu okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredat taslaklarını yayınlayıp, 31 Temmuz'a kadar öneriler topladı. AKP’nin laik, demokratik ve bilimsel eğitim doğrultusundaki görüş ve önerileri dikkate almadığını, geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz.

Çünkü AKP laik eğitim değerlerini savunan sivil toplum örgütlerinin görüşlerine değil, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, Ensar Vakfı, TÜRGEV, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İHH, Furkan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi İslamcı dini vakıflara görüşlerine, önerilerine ve katkıları kucak açıyor. Bu yandaş dinci kurum ve vakıflarla “eğitimde işbirliği” protokolleri imzalıyorlar.

Bu cemaatler ve dinci vakıflar kamu okullarına serbestçe girip “değerler eğitimi” adı altında paneller, dersler ve seminerler veriyorlar. Bağışlar topluyorlar ve kendi dinci yayınlarını dağıtıyorlar. Siyasal İslamcı toplumsallaşmayı kamu okulları üzerinden sağlıyorlar.

AKP iktidarı kendi ideolojisine uygun nesiller yetiştirmek için, mezhep temelli bir eğitim programına sahiptir. İktidar merkezli dinselleştirme ve mezhepçi eğitim sisteminde, Aleviliğin evrensel öğretilerine, ulu ozanlarına, laik ve bilimsel eğitimden yana tutumuna yer verilmez. Türk İslam Sentezi çerçevesinde yazılmış bir Alevilik anlatımı ise Alevilerin değil, iktidarın işine yarar.

Peki Cem Vakfı ne istiyor?
Cem Vakfı, Türk İslam Sentezci Alevilik anlayışı ile laik ve bilimsel eğitim talebini sulandırıyor ve arsa talebiyle de laik eğitimi pazarlık konusu haline getiriyor.
Alevilerin laiklik, demokrasi ve hukuk zemindeki hak ve taleplerini, teolojik müfredat tartışmasının içine çekerek, hem hakikatleri saptırıyor, hem de laik eğitimde olmayan bir teolojik tanımlar manzumesini, 3-5 kişi ile hazırlayıp, eğitimdeki laiklik karşıtı sürecin ortağı olmayı tercih ediyor. Bu durum ise AKP’nin dinci eğitimini meşrulaştırıyor.

Cem Vakfı dün FETÖ ile kurdukları “Cami ile Cemevi” projesini, şimdi AKP’nin din eğitim müfredatlarında “Namaz ile Cem, Ramazan ile Muharrem” ünitesi içinde birleştirerek eritme derdinde.

Nasıl mı? Cem Vakfı yetkilileri, 27 Temmuz günü, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile yaptıkları görüşmede, hükümete iki dosya sundular.

Birinci dosya da; Zorunlu din dersi müfredatında yer almasını istediği, Alevilik hakkında öneriler hazırlamışlar. 20 milyon Alevi adına 3-5 kişi tarafından hazırlanan bu önerileri MEB’e sunmuşlar.

Aleviler adına ikameci yaklaşımla ele alınan metinlerin, Türk İslam Sentezci yaklaşımla kaleme alındığı gözden kaçmıyor. Cem Vakfı AKP’nin mezhepçi din müfredatına, Aleviliğin eklenmesini talep ederek, laik olmayan eğitimi meşrulaştırma stratejisini benimsemiştir.

Cem Vakfı, yeni müfredata ilişkin özetle şu önerilerde bulunmuş;

4. Sınıfta “Kelime-i Tevhit ve Kelime-i Şahadet” getirirken, “Aliyyen Veliyyullah” ifadesinin eklenmesi, “Besmele ile birlikte Bismişah” ifadesinin yer alması, “Salâvat konusu işlenirken Ehl-i Beyt’e ve On İki İmamlara salât ve selamlamanın” yer alması ve “Alevi dualarının sonunda söylenen Allah Allah” ifadesinin dahil edilmesi talep edilmiş.
Ayrıca “Alevi ve Bektaşi kültürü” kavramı, “Alevi inancı” olarak değişmesi ve “Muharrem orucu İslam orucu ve farz ibadeti” olarak anlatılması istenmiş. 6. sınıfta ise “Gadir Hum Bayram, Sultan Nevruz ve HıdırEllez” Bayramlarımız olarak eklenmesi, 7. Sınıfta, “Alevilik” yerine, “İslam inancında Alevilik” adıyla okutulması, 8. Sınıfta, “Ahiret hayatı” ünitesinde “Alevilikte ölüm sonrasına ilişkin inançlar ele alınmalı; devriye, don değiştirme, hakka yürüme gibi..”, “Milletimizin İslam anlayışının oluşmasında etkili olan gönül Erenleri başlığı altına, 8. İmam Ali Rıza’nın” eklenmesi, 9. sınıfta ele alınan “İslam’da İbadetler” ünitesindeki “Cihad” kavramının çıkarılıp, yerine “Cem İbadeti” konulması ve 12. Sınıfta da “Ayn-i Cem ifadesi yerine Cem ibadeti kullanılması” talep edilmiştir. Bu önerilerin içeriğine dair teolojik tahribatları ve tartışmaları bu köşede ele almayacağım. Çünkü ne yeri ne zamanı!

İkinci dosya da ise, MEB Müfredat değişikliğine meşruluk kazandıracak “Alevi desteği” resmine karşılık olsa gerek, 12 dönümlük arazi talebi var. Laikliğe yönelik böylesine kritik bir süreçte Cem Vakfı’nın “MEB’ Müfredat Önerisi” görüşmesinde, AİHM kararlarını hatırlatmak yerine, 12 dönümlük arazi talebi nasıl okunmalı?

Cem Vakfı ne yapmaya çalışıyor?
Hakkını teslim etmek lazım, Cem Vakfı, zorunlu din derslerine karşı hukuk mücadelesinde tarihsel bir kazanım elde etti. Zorunlu Din Dersine açtığı davayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeyinde kazandı. Karar 16 Şubat 2015’te kesinleşti. AKP hükümeti ve MEB ise kaybettiği bu dava için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne “kararı uygulayacağız” diye görüş bildirmişken, Cem Vakfı’nın, sanki AİHM böyle bir kararı ve AKP hükümetinin de “uygulayacağız” cevabı yokmuş gibi davranarak, mevcut zorunlu din derslerinde AİHM doğrultusunda hiç bir değişiklik yapılmadan, Aleviliğin yeni müfredatta güncellenerek eklenmesini talep etmesi kadar, yanlış, hukuk dışı ve laiklik karşıtı bir tutum olamaz.

Cem Vakfı’nın yapması gereken şey, AİHM’nin verdiği, Türkiye hükümetini yapmakla hükümlü kıldığı “zorunlu din derslerini zorunlu olmaktan çıkarmalı, muafiyet mekanizması olmalı, devlet dinlere karşı tarafsız olmalı, Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin objektif, çoğulcu ve nesnel bilgilerle öğretilmesi ve Dersin, ebeveynlerin inançlarını dikkate alarak, o inançlara saygı gösterilecek biçimde verilmeli” konularında göreve davet etmelidir.