Adına “Hayata Dönüş” denilen operasyonun üzerinden 21 yıl geçti. Operasyon sırasında işlenen suçlar yargı eliyle kapatıldı, yapılanın topyekûn bir “devlet” politikası olduğu bu yıllar boyunca defalarca kanıtlandı. Açılan davaların sadece biri devam ediyor, o davanın da öncekilerde olduğu gibi cezasızlıkla bitirilme tehlikesi var.

Ancak, bu olayla ilgili kamuoyunca pek bilinmeyen başka bir dava daha var, belki de memlekette açılmış davaların en ilginçlerinden biri: Operasyonla ilgili soruşturmayı yürüten savcılardan biri, bu süreçteki “umursamazlığı” nedeniyle Yargıtay’da yargılandı hatta suçlu bulundu.

Ölümlere, katliamlara ve sonrasında sorumluların cezasız kalmasına alışkın olduğumuzdan, bu dava sonucu ne olursa olsun bir köşetaşı olarak yargı tarihinde yerini aldı.


FAİLİ MEÇHUL BIRAKTI

Savcı Ali İhsan Demirel, 19-22 Aralık 2000’deki operasyon sırasında Eyüp Cumhuriyet Savcısıydı.

Bayrampaşa Cezaevi’ne düzenlenen operasyonla ilgili soruşturmayı yürütme görevi ona verildi.

Sonrasındaki dokuz yıl boyunca soruşturmayı nasıl yürüttüğü, Savcı Mustafa Atagün’ün Demirel hakkında hazırladığı iddianamede şöyle tanımlandı: “Hayata Dönüş Operasyonu ile ilgili soruşturma evrakında yaptığı işler ile ilgili görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısı uyandırdı…”

İddianamede Demirel’in kamu personelini koruyucu tarzda hareket ettiği ifade edildi: “Operasyon tutanağını imzalamayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve cezaevi savcısı hakkında şikâyet de olmasına rağmen tanık olarak dahi dinlemedi.”

Soruşturma dosyasına 22 Mayıs 2002’de giren Jandarma Bölge Komutanlığı imzalı belgede, operasyona hangi birliklerin katıldığı yazıyordu. Ama bu birliklerden istenen belgeler ya eksik ve yanlış geldi ya da savcılığa yıllarca bilgi vermediler.

Al İhsan Demirel’in “Soruşturmayı faili meçhul evrak olarak sürdürdüğü” belirtilen iddianamede, “Operasyona katılanların kimlik tespiti için yazılan müzekkerelere cevap vermeyen, istenen bilgi ve belgeleri göndermeyen sorumlular hakkında yasal takibat başlatmadığı” ifade edildi.

Demirel’in, mahpusları kimin öldürdüğünü bile sorgulamadığı da hakkındaki iddianameyle kayda geçti:

“Ölüm ve yaralama olaylarının meydana geldiği C Blokta görev yapan Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığına ait personelin kimlik bilgileri ile eylemlerinin tespiti için yeterli hassasiyeti göstermedi. Yargılanan 38 er ile ilgili ön incelemede alınan ifadelerle yetindi, kimden emir aldıklarını, ölüm ve yaramalara kimin neden olduğunu sorgulamadı. Rütbeli askerlerin de kendi beyanlarına dayanarak haklarında takipsizlik kararı verdi.”

Dokuz yıl boyunca operasyon harekât emrinin altında imzası bulunan komutanların ifadesini bile almayan savcı Demirel’e, 2014 yılında “görevinin gereklerine aykırı hareket etmek” ve “görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermekten” dava açıldı.

Yargılandığı Yargıtay 5. Ceza Dairesince suçlu bulunan Ali İhsan Demirel bir yıl hapse mahkûm edildi. Ama dava burada bitmedi… Demirel’in cezası Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bozuldu. Yeniden yargılanan Demirel, 8 Aralık 2021’de görülen duruşmada beraat etti.

Beş kişilik mahkeme heyetinden mahkeme Başkanı Şakir Aktı ve üye hâkim Zeynep Şahin ise çoğunluk görüşüne katılmadı ve savcının cezalandırılması gerektiğine dair şerh yazdı: “Dosya kapsamındaki delil durumuna nazaran, sanığa isnat olunan ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun sabit olması nedeniyle, sanığın atılı suçtan cezalandırılması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.”

Savcı Demirel her ne kadar bir yıllık cezasından kurtulmuş olsa da operasyonla ilgili yargının tavrı, yargı mensuplarının şerhleriyle tarihe geçmiş oldu. Tarihin yazımı sürüyor…