Futbol yorumcusu Sinan Engin,“Futbolda da bu oldu mu, bu ülke bunu kaldıramaz” dedi. Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanmasından sonra belki tek “eksik” şey cami bombalamak ki onu dahi yaptırırlar!

Son haftalarda olup bitenler rastlantı mı? Rastlantı olsa bile hepsi peş peşe gelince adeta “zorunlu” ve “zorla” gösterilen bir gidişatın nişaneleri… Neleri kastettiğimi sıralamama gerek yok. Hepsinin ortak sonucu: Kaos…

Kaos ki iki ucu kesen bıçaktır, kullananı da kesebilir. İşte o bıçak gayri nizami iktidarın gayri nizamı yönetiminin adıdır, muhalefete karşı gayri nizami savaş açarak yönetmeye, daha doğrusu ayakta durmaya çalışıyor.

Kaosa karşı nasıl hazırlıklı olunur, nasıl baş edilir?

Belirsizlik ortamında, her şey olabilir, her şeyi yapabilirler ve yaptırabilirler.

Böyle bir belirsizlik karşısında daha önceden muhtemel “her şeye” her yönüyle hazırlıklı olmak mümkün değil… Ama o “şey”, her neyse, gündeme geldiğinde birlikte olmak, olup bitene anında müdahale edebilmek tek çaredir… Devrimci ve muhalif örgütlenmeler işte o çare için var olmalı…

Ama özellikle kaos (kargaşa) ve belirsizlik ortamında, herhangi bir örgüt değil de muhtemel her şeye karşı her şeyi yapabilecek kudrette bir örgütlenme lazım. Anında karar alacak, yargılayacak, aldığı kararın gereğini yerine getirecek! Ayrıca farklı yerlerde farklı ve beklenmedik başka şeyler meydana geldiğinde kendi kararını anında uygulayabilecek! Kısacası kendi yasaması ve yürütmesi olan meclis türü birliktelik, tepeden bir yerlerden, “merkezden” filan yönerge bekleyen değil de enterkonnekte (bağlaşımlı) bir örgütlenme…

2013 Gezi/Haziran isyanları sırasında muhalefetin performansını “enterkonnekte” kavramıyla ifade etmiştim.  İronik bir gelişme oldu, iktidarın enterkonnekte sistemi çökünce memleketin karanlığını gördük. Öyleyse tersinden değerlendirirsek, halk muhalefetinin enterkonnektesi çöktüğünde ne olacağı da belli değil mi?

Hanedan halkı ile hane halkının karşı karşıya geldiği şu kaos ortamında ve kaynağını politik öfkeden alan bir süreçte, farklı yerlerdeki öfke patlamaları ve eylemler arasında iletişim sağlanabilmeli. Bu durumda muhalefeti “depolamak” mümkün olmadığından, ortaya çıktığı anda sokağa fırlayacağından, ancak muhalif tepkilerin her an sürekliliğini sağlayacak enterkonnekte bir muhalif yapılanmayla o kaosun karanlığı yırtılabilir.

Kaldı ki benzer bir belirsizlik ortamı seçim sonrası için de geçerli… AKP güçlü bir zafer kazansa da, cılız bir başarı veya yenilgi yaşasa da, yani her durumda ortalığı karıştıracak. Ya kendini tahkim etmek ya mevzilerini kaybetmemek için... Başbakan şimdiden “izinsiz kimsenin sokağa çıkmasına müsaade etmeyeceklerini” söyledi ve anayasal özgürlükleri tanımadıklarını alenen ilan etti.

Karşımızda gayri nizami bir iktidar var. Devlet terörüyle, muhalifleri kesip biçmeyi kafaya koymuşlar. Sivil Sıkıyönetim: SS düzeni…

Gayri nizami iktidara ancak gayri nizami (düzen dışı) bir muhalefet tarzıyla, enterkonnekte bir anlayışla karşı durulabilir ve böyle bir ihtiyaç nedeniyle Türkiye’nin sol, devrimci muhalifleri çoktan bir araya geldiler ve adını HAZİRAN koydular.

HAZİRAN kaos ortamındaki muhalif bir “stratejik hamle”dir. İç savaşa dek uzanabilecek kaos koşullarında dayatılan kurallar dışında harekete geçilmesidir. Hani kaos ve kriz koşullarında kriz merkezleri kurulur ya… Şimdi HAZİRAN Meclisleri tam da muhalefetin kriz merkezleridir.

Memleketi yangın yerine çevirmek niyetindeler. Yangında ilk kurtarılacak olan özgürlüğümüzdür.

Teslim olmazsak özgür kalırız.