Adı Fadi Ebu Salah. İsrail haydutları dört yıl önce ayaklarını, şimdi de canını aldılar.

O tekerlekli sandalyesinde sembolleşen Filistinli bir direnişçi. Kurşunların arasında toprağını koruyan bir düşün şiiri. İsrail askerlerinin kurşunlarıyla kapanmayan Filistin’in en derin yarası. Filistin şiirlerine ve “kazanacağız” umuduna sığınmış bir can. İnsansız hava uçaklarının gaz bombaları ve İsrail askerlerin silahlı saldırısı altında bilenmiş. Yüreğinde her gün artan masumiyet öfkesini, kalbindeki Filistin aşkıyla ve aklındaki bağımsızlık düşüyle harmanlayan mazlum.

Direnişi umudu, Filistin’de cesareti büyütüyor. Elindeki sapanıyla zalimin zulmüne fırlatılan taştaki yürek ve dava insanı… Ayaksız yürüyordu zalimine karşı… Ateş hattında engelsizdi ve isyandaydı. Yurtsuz bırakılmaya ve zalimin işgaline karşı isyanın şiiri gibi. Kıraç topraklar üzerinde hızla ve öfkeyle sürüyor tekerlekli sandalyesini ABD çetelerinin, İsrail haydutlarının üzerine.

ABD’nin katliam eşliğinde Kudüs’e taşındığı elçiliğin altmış iki kurbanından biridir Fadi Ebu Salah. Filistin için, “büyük felaket” olan bu günde, altmış iki savunmasız insan, bir ordu tarafından zalimce öldürüldü, iki bin yedi yüz yetmiş kişi yaralandı. Bu insanlık suçu olan katliam gününde, Trump; “İsrail için büyük gün. Tebrikler!’’ diyerek sırıtıyordu. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ABD’ye, “Sizden daha büyük dostumuz yok” diye seslenirken, “Sizden daha büyük düşmanımız yok” dediği Filistinlilerin vurulması emrini veriyordu.

Her “vur” emrinde binlerce beden yaralanarak, onlarca cansız beden Filistin’in kıraç topraklarına düşüyordu. Kadınların, çocukların, gençlerin ve engellilerin cansız bedenleri düştükçe ecelsiz ölümlerin toprağına, çetenin başı Netanyahu, haydutların başı Trump’a seslenerek, “Ne büyük bir gün, ne muzaffer bir gün, tarihi bir gün.. Tarih yazdınız” diye sesleniyordu.

Mazlum ile zalim arasındaki kadim tarihler tekerrür ediyordu. Yezid’in Kerbela’da “yazdığı tarih” gibi, Gazze’de o matem gününün kanlı tarihini yazan haydutlara karşı, Hüseyni olan Fadi Ebu Salah’lar var. Üzerine sıkılan onlarca gerçek kurşuna karşı, o ayaksız bir yürek, kıraç toprakların üzerindeki taşları sallıyordu düşmanın üstüne. Filistin aşkına, hak aşkına ve insanlık aşkına… İşgale ve emperyalist zulme karşı…

Ayaksız dikiliyor ateş hattında zalimlerin karşısına Fadi Ebu Salah. Diz çökerek değil, çünkü dizleri yok! Ayakta değil, tekerlekli sandalyesinde ölüyor. “Boyun eğmektense hayduda, ölmek iyidir” diyor. Çünkü haydut İsrail 2014 yılında Filistin’e düzenlediği hava saldırısında Fadi Ebu Salah ayaklarını almıştı. O direniş gününde ayağını kaybeden Fadi, bedeninin geri kalanını da kaybetti.

Son kez soludu kıraç topraklarının kokusunu… Dünyanın en modern savaş silahlarına karşı, vicdanın sesiyle yükselen isyan çığlığı ve elindeki sapanla direnerek. Ta ki o soğuk kurşunlar, sıcak bedenini delik deşik edene kadar. Sapanına koyduğu son taşa kan bulaşmıştı. Fırlatamadı… Tekerlekli sandalyeden, Filistin’in kıraç topraklarına bir beden daha düşüverdi.

Fadi Ebu Salah’tan geriye bir tekerlekli sandalyesi, elindeki sapanı ve bir de cebindeki taşları kaldı. Sandalyede cesaret, sapanında yürek ‘taş’ıyordu. Artık Filistin şiirlerinde yaşıyordu…

Filistin, şiirleri bu kez Fadi Ebu Salah yazacaktı. Binlerce İsrail askerinin sıktığı sayısız kurşunlara karşı ayaksız dikilen cesareti… Ayaksız yükselecek göklere... Ölürken dirilecek ve kalplerde ve akıllarda yaşayacak bir çehreye dönüşecek. Umut söyleyen ağıtlarda cesaret, şiirlerde mazlumiyet anlatılacak…

Filistin’de düş uğruna, hak uğruna, bağımsızlık uğruna ölenlerin çehresi olacak… Ayaksız heykeli, tekeri kırık sandalyeye oturtulacak.

Fadi Ebu Salah…

Bir can…

Bir sevda…

Düşü uğruna ölüme ayaksız koşan cesaret…

Düştü toprağa… Düştü içimize…

Kazındı hafızalara…

Unutulmayan çehreye dönüştü Filistin ölümlerinde…

Şiirlere mihman…

Vicdanlara sızı...

Direnenlere cesaret…

Çocuklara umut…

Düşlere ışık…

Haydutların yüreğini saran korku…

ABD Başkanı Donald Trump’ın, okyanus ötesinde Kudüs’ü işgaline ve ‘İsrail’in Başkenti’ olarak tanımasına direnen insan..

ABD ve İsrail ne ülkelerin, ne de devletlerin ismidir. Filistinlileri ülkesiz, topraksız ve insansız bırakmaya yeminli gaspçılığın, sömürgeciliğin ve haydutluğun adıdır. Filistinlileri toprağın altına sıralı mezarlarda doldurmanın savaşıdır.

Dünya ise ne bir gezegenin, ne de insanlığın evi değildir. Filistin’de körlüğün, dilsizliğin, sağırlığın, merhametsizliğin ve vicdansızlığın adıdır.

Peki Fadi Ebu Salah kimdir?

Hz. Davut’un elinden sapanı alıp, ABD ve İsrail Yezid’lerinin tanklarına, toplarına, silahlarına ve gaz bombalarına gönül taşlarıyla lanet okuyan Hüseyin’dir.