Jacques Ranciere “Cahil Hoca” isimli yapıtında “özgürleştirmeksizin eğiten aptallaştırır” diyor.

AKP kurduğu mezhepçi düzenin güvenliği için çocuklarımızın aklını ve vicdanını akıldışı uhrevi vahiylerle zorla gasp ediyor. Kimliklerini ve aklını kendilerine feda etmesini istiyor.

Laik ve bilimsel eğitim sistemi ve hakkı, müfredatlar, uygulama ve hedefler itibariyle dinselleştiriliyor. Gericilik aptallaştırarak örgütleniyor.

Gerici eğitim sistemi okulları mescitleştiriyor! Hatta okul öncesi eğitimi, MEB, Diyanet ve İslamcı vakıf/dernekler eliyle Sıbyan okullarına dönüştürülüyor.

1 Milyon imam hatipli 2 bini aşkın imam hatip okulunda “bu ülkeyi yönetmek” için okutturuluyor! AKP ardıllarını yetiştirerek, geleceği gericilik üzerinden örgütlemek istiyor.

Gericilik okullarda öyle bir hal aldı ki, Din dersi öğretmeni “okulun üstünde dolaşan karabulutları kovalamak için kurşun döktürüyor!”

Diyanetin Hutbesi; “İmam Hatipli Olun”

Daha fazla gericilik için Diyanet hutbe ile gerici eğitim için Milli Eğitim Bakanlığı’na destek veriyor! “İmam Hatipli olun” çağrısı yapıyor!

Diyanet’in 05 Şubat’ta 90 bin camide okuttuğu Cuma hutbesi ile cemaate “dini vazifesini” hatırlatarak; “çocuklarımızı, okullarımızda tercihe bağlı olarak okutulan Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin Hayatı derslerini seçmeye teşvik edelim” diyerek çocukları mezhepçi din eğitimine yönlendiriyor.

Diyanet hutbe ile çocukların hangi dersi seçip seçmeyecekleri konusunda ahkam kesemez! Ama kesiyor! Oysa öğrencilerin ders seçimi onun ilgi alanı, tercihi ve isteğine göre ve kendisi ve velileri tarafından belirlenir.


Ya Tapınakların, Ya Bilimin Yolu
Sözde “seçmeli” din dersleri dahi, zorunlu seçmeli dersler haline getirilmiştir.

Din dersleriyle “besmele” ya da “hu” çekerek “beş” alan eğitim, söz konusu Matematik, Fen Bilimleri olunca “sıfır” çekiyor!

Haftada 8-10 saat mezhepçi dini eğitim verilen okullarda öğrencilere aklın, bilimin değil ancak tapınakların yolu gösterilir.

13. Yüzyılda Hacı Bektaşi Veli “İlimden ve bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyerek Osmanlıya seslenmiş. Bu nasihati o gün duymayan kulak, bugünde duymuyor.
Böylece laik eğitimin ve seküler yaşam alanlarının “ruhuna Fatiha” okunuyor!


Açılımlarla Uyumak
Eğitimin ve kurumların dinselleştirilmesi için yapılan değişimler “açılım” olarak toplumun gündemine taşınmadı! Dinin devlet eliyle kurumsallaşması gerçekleşirken, AKP’nin yarattığı İslamcı siyaset paradigmasına teslim olanlar ise “laiklik” mücadelesini gereksiz görüp, siyasi argümanlarından sildiler! Zira onlar da genel merkezlerine “mescit açmak” ya da “demokratik İslam” tezleriyle AKP ile “Biz İslam’ı sizden daha iyi savunuyoruz” yarışına girdiler!

Türkiye on yıldır “Alevi”, “Kürt ”, “Roman” ve “Demokratik Açılım” ile uyutuluyor.



Bu süreçte gericilik ve dincilik AKP ve İslamcı örgütler eliyle “açılımsız” ve “laiklik karşıtı” olarak kamusal ve sivil alanda kurumsallaştı ve kökleşti!

AKP’nin bu gerici “açılımları” ve mezhepçi kurumsallaşma saldırısına maruz kaldığımız bu dönemde HAZİRAN’dan “Laik ve Bilimsel Eğitim İçin Omuz Ver” daveti yerindedir ve tüm toplumsal kesimlerce desteklenmesi ve sahiplenmesi gereken doğru mücadele eksenidir.

Çünkü gericiliğin panzehri, din, vicdan ve inanç özgürlüğünün güvencesi laikliktir!


Laiklik Özgürleştirir
Laiklik bireyin “dinini öğrenme hakkına” karşı değildir. Aksine inanç gruplarının kendi dinini, kendi okullarında, kendi olanakları ile özel alanında, hukuksal güvence içinde öğrenmesinin güvencesidir. Din özel alana aittir.

Din öğretmek asla bir devlet görevi olamaz. Kamu bütçesi ile devlet dinini topluma zorunlu eğitim ile dayatmak, eşitlik, laiklik ve evrensel hukuka değerlerine aykırıdır.

Laik ve bilimsel eğitim eleştirel düşünceye, sorgulayıcı akla öncelik tanır. Demokrasi ve hak bilincine sahip yurttaşlar yetiştirir.

Otoriter rejimler ise biat eden, sorgulama yetisi körelmiş, emre itaat eden dindar nesil ister. Bu hakikati gizlemek için AKP “laiklik din karşıtlığıdır” yalanına sarılır.

Oysa otoriterlik ve halifelik asla dinin özgürleşmesi için özelleştirilmesini istemezler. Çünkü onlar dini devletleştirerek ona hükmetmeyi ve dini kullanarak, toplum üzerinde baskı ve sömürü aracına dönüştürmek ister.

Laiklik ise gerici köleleştirmeye ve aptallaştırmaya karşı, dünyevi ve uhrevi özgürleştirmeyi savunur.

Laiklik aklı gerici hilelerle esirleştiren, sınırlayan düzen sahiplerine karşı aklı özgürleşeceği güvenli limandır.

Gericilik çaresizliği, laiklik ise çareyi üretir.

Özgürleşmek ve çare için HAZİRAN’ın davetine omuz ver!