AKP’yi geriletip ve Erdoğan’ın totaliter rejim hayalini kursağında bırakan tüm toplumsal kesimlerin yüzünde gülümseme, yüreklerinde sevinç var. Seçim sonuçları, dayanışma ve birleşik mücadelenin HDP’yi TBMM’ye taşıması, biraz da olsa nefes aldırdı. AKP’nin yenilgisiyle açılan bu gediğin sol muhalefet açısından daha da genişletilmesine dair yeni bir zeminin yaratıldığı ve sürecin önünün açıldığını görmek lazım.

Seçimin mesajı
AKP’yi geriletmeyi hedefleyen yüzde 40 civarındaki sol oyların ortaya koyduğu iradeyi, mezhepçi rejim karşısında gerçek laiklikten yana “sol seçenek” ya da bir “sol arayış” olarak okumak gerekir.

AKP kaybetmiştir. Halklar, AKP’nin ve Erdoğan’ın sığındığı totalitarizme, tek adamlık rejimin inşasını hedefleyen arzusuna ‘’Hayır’’ demiştir.

Halkların dayanışma oyları, AKP’nin Suriye politikasını, cihadist terör gruplarına sağlanan

TIR”lı destekleri ve Ortadoğu’daki mezhepçi stratejiyi de açıktan reddetmiştir. 12 Eylül’ün anti demokratik baraj sisteminin kaldırılması toplumsal talep haline gelmiştir. Erdoğan’ı ve onun “Başkanlık” hayalini açıkça protesto niteliği taşıyan bu sonuçlar, AKP’ye tek başına hükümet yolunu da kapamıştır.

Ve halklar Erdoğan’ın yasakladığı, güçler ayrılığının demokratik işleyişini, hukukun evrensel ilkelerini, özgürlükleri, insan haklarını, barışı, emeğin hakkını, inanç özgürlüğünü ve laikliği istemiştir.

Gezi mirası ve Alevi oyları
seçimin kaderini değiştirdi

İki gündür seçim sonuçlarına ilişkin yapılan analizlerde yeterince dile getirilmeyen önemli bir konuya işaret etmek istiyorum. Alevi oyları ve Gezi’nin siyasal kazanımlarıdır! Bu seçimlerde Alevilerin, TOMA’lara karşı barikatların önünden ilk kez seçimlere giden gençlerin kazanımları ve oyları HDP’nin barajı aşmasının katalizörü olmuştur.

Gezi direnişinin siyaset kültüründe yarattığı değişim, Avrupa ve Türkiye Alevi hareketinin hem Cumhurbaşkanlığı hem de 7 Haziran seçimlerine ilişkin aldığı tutum, hem Erdoğan’ın padişahlığına engel olmuştur hem de HDP’nin barajı aşmasını sağlamıştır. Bu nedenle başta Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve Türkiye Alevi Hareketi’nin 7 Haziran seçimlerinde, AKP’nin inşa ettiği “diktatörlüğü” durdurmak için HDP ile yaptığı seçim işbirliği ve stratejik buluşma seçim zaferinde etkili olmuştur. Yurtdışı oylarında HDP’nin aldığı yüzde 21 oyda, Türkiye’de Alevilerin HDP’ye desteğinde, birer seçim bürosu gibi çalışan Avrupa ve Türkiye’deki yüzlerce Alevi Kültür Merkezi’nin etkisi yüksektir.

Bu işbirliği aynı zamanda 7 Haziran seçimlerinde, Aleviler kendi öz örgütlenmelerinin temsilcileri ile TBMM’de temsil edilmesine, Alevilerin hak ve taleplerini ilk kez kendi temsilcileriyle dile getirmesini sağlamış oldu. Seçmenler kişisel inisiyatiflerini kullanarak stratejik oylarıyla seçimin sonucunu değiştirerek, HDP’yi daha güçlü şekilde TBMM’ne taşımıştır. Geçmiş seçim sonuçlarıyla karşılaşmalar yapıldığında Alevi yerleşimlerinin yoğun olduğu bölgeler HDP’nin oy kaynağı olmuştur. Dolaysıyla burada Alevilerin ve Gezi gençliğinin “stratejik”, dayanışma ve “emanet oyları” belirgindir.

CHP kaybetmedi
CHP’nin seçim kampanyasında, AKP ve MHP gibi HDP’yi vurmaması, ortak bir tabana seslenen partiler açısından bu önemliydi. CHP’nin Alevi seçmenlerinden önemli bir kesim, bu seçimlerde HDP’nin barajı aşması için, Alevi hareketinin çağrısını karşılıksız bırakmayıp, çok önemli oranda HDP’ye stratejik olarak “borç oy” vermiştir.

CHP’nin Alevi seçmenlerinin bu seçimlerde, AKP’nin tek başına hükümet kurmasını engellemek için inisiyatif kullanıp, stratejik oy verdiği göz önüne alındığında, CHP’nin seçimin kaybedeni olduğu yorumu yanlış olur. Ancak CHP açısından, oylarını neden artıramadığı ve Alevilerin oylarını tutamadığı, Maraş ve Dersim’de olduğu gibi neden kaybetmeye başladığı gerçeği ise sorgulaması ve yüzleşmesi gereken bir durumdur. HDP’nin solun dayanışmasıyla yükselişi, CHP’nin önümüzdeki günlerde, sosyal demokrat parti olmak için sola yönelmesine vesile olabilir. Kürt siyasi hareketi de sırtına ağır bir yük ve sorumluluk almıştır. Toplumsal muhalefet dinamiklerinin oylarıyla ortaya koyduğu dayanışma iradesi, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümünden yana tutum almıştır. Bu tutumun hakkı verilmelidir.

Şimdi ‘’Sol ne yapmalı ve nasıl yapmalı?’’ sorusuna hep birlikte cevap aramak gerekiyor.