Geleneksel mültecileri, göçmenleri, sığınmacıları linç etme, nefret kusma günleri başladı. Her yıl belirli aralıklarla bu nefret itinayla kusulur. Sağcısı, milliyetçisi, ulusalcısı, sosyal demokratı değişmez. Siyasal İslamcı iktidarın neden olduğu yıkımın bütün faturası göçmenlere, sığınmacılara çıkarılmaya çalışılır. Ekonomik krizin de, siyasi krizin de faturası hep bu kesimlere kesilir.

Siyasal İslamcı rejimin mültecileri/sığınmacıları kendi günlük politikalarının bir aparatına dönüştürdüğü yadsınamaz. Sığınmacıları kullanarak Suriye’ye müdahale etmeye çalışmasından Avrupa ile müzakerelerde siyasi bir koz olarak kullanmaya kadar bir dolu “kirli” ajandası var.


Savaşlar, çatışmalar, krizler nedeniyle evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalarak yaşamları pahasına yollara düşen sığınmacıların hedef alınması nedense bir “milli mutabakat” halini almış.

Uzun süredir hedefte olan Suriyelilerin yanına şimdi de Afganlar eklendi. Amerikan emperyalizmiyle birlikte radikal İslamcı köktendinciliğinin cehenneme çevirdiği Afganistan’dan kaçan binlerce kişinin ülkeye akın etmesi “histerik” yabancı düşmanlığını tetikledi.

SAĞCI KAFA HER YERDE AYNI

Günlerdir organize bir linç kampanyası başlatılmış durumda. Söylemler, argümanlar, itirazlar sıradan bir sağcının dünyanın her tarafında dillendirdiklerinden bir farkı yok. Esasında dünyanın bütün sağcıları, milliyetçileri, faşistleri aynı. Zihin dünyaları da benzer çalışır, akıl yürütmeleri de. Kuralları hiç değişmez, her zaman en savunmasızı hedef alırlar.

Savaş bitti, Suriyeliler dönsün”, “Afgan istilası” başladı argümanlarını dillendirenlerle Macaristan’da, Polonya’da, Avusturya’da, Fransa’da “yabancılar dışarı” diye höyküren aşırı sağcılar aynı geminin müdavimleri.

Suriyelileri evlerine göndereceğiz”, “Onlar zaten misafir”, “Daha ucuza çalışıp işimizi elimizden alıyorlar” açıklamalarını alıp sadece özneleri değiştirince karşınıza neo Nazilerin, Amerikan aşırı sağcılarının, Fransız faşistlerinin ülkeye gelen göçmenlere karşı kullandıkları söylemler çıkıyor. Almanların, Avusturyalıların Türkiyelileri “Gastarbeiter” yani “misafir işçi” olarak görüp ırkçı söylemlerine malzeme yaparak, “misafirlik bitti”, “Türkleri geri göndereceğiz” kampanyaları aynı.

SIĞINMACILARI NE YAPMALI?

Yapılması gereken şey sığınmacıların yollara düşmesini yaratan koşulları ortadan kaldırmak. Mültecilerin ülkelerinden kaçmalarına sebep olan emperyalist savaş politikaları, yoksullaşma ve sömürünün sebebi olan kapitalizmle, otoriter gerici rejimler alt edilmeden bu sorunlar da bitmeyecektir.

Milyonlarca insan her yıl çeşitli gerekçelerle yollara düşmeye devam edecektir. BM'ye göre İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük mültci krizi yaşanıyor. 60 milyon insanın göç halinde olduğu, bu sayının insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek olmadığı açıklandı.

Göçmenler/sığınmacılar ülkelerini vuran savaş, çatışma, yoksulluk ve yerel despotların zulmünden kaçıyorlar. Dağları, taşları, mayınlı arazileri, denizleri ve de okyanusları aşarak geliyorlar.

Öfkeyi doğru adreslere kanalize etmek tarihsel ve insani bir sorumluluk. Bu bilinç olmadan yapılacak her açıklama egemenlerin, gericilerin dümenine su taşıyacaktır. Saray rejiminin, siyasal İslamcı AKP iktidarının sığınmacıları pazarlık aparatı olarak kullanmasını her platformda mahkum etmeli. Sığınmacılara yönelik planlı, programlı, uzun vadeli politikaların geliştirilmesi konusunda baskı uygulanmalı.

SOSYALİSTLER ROMANTİKTİR

Evet, sosyalistler “hümanist”tir, “romantik”tir. Söz konusu insan olunca, insanlığın evrensel değerleri olunca “romantizm” yapmaktan başka bir yol yok. Sığınmacıları “misafir” olarak görmek, tek çözümü geri göndermekte bulmak solun varoluş gerekçesine, kimyasına aykırıdır.

Sığınmacılık, mültecilik bir lütuf değil, bedeli ödenmiş bir haktır. Afgan, Suriyeli, Eritreli, Somalili ya da İranlı fark etmez. Bütün ezilenler, yoksullar, mazlumlar kardeştir. Mültecilerin hedef alınmasına karşı "jardeşlik" hukukunu, dayanışmayı büyütme zamanı.

Açlık, sefalet ve adaletsizlik sürdüğü müddetçe de ne göç akınları biter ne de “yeryüzünün lanetlileri”nin yolculukları. Bu nedenle tekrarlamakta yarar var. Sığınmacılara/mültecilere dokunmayın. “No one is illegal - Kein mensch ist illegal!” Yani “Hiç kimse illegal değildir!”