Şu sıra Haşmet Babaoğlu’nun derdi büyük. “Gezi’nin bu topluma yaptığı büyük kötülük yüzünden” zeytin ağacı katliamına yeterince karşı çıkamamaktan muzdarip. Dünkü yazısında –yani zeytinler kesildikten epey sonra yazılan- Yırca’daki zeytinliklere konuyu getirmiş. Babaoğlu, diyor ki, “Sırf onlara kızıyoruz diye iyi hasletlerimizi bir kenara bırakalım, tabiatın ve insanın hırpalanmasına sessiz mi kalalım?” Tıpkı ağaçlar kesildikten sonra karar çıkaran Danıştay gibi sonradan yetişmiş Babaoğlu. Top kale çizgisini geçtikten sonra olay yerine gelip topu hınçla dışarı vuran uyanık stoper yahut kalede uyuduğunu unutup, gol yedikten sonra el kol hareketleriyle defans oyuncularını suçlayan yaşlı kurt kaleci gibi tıpkı.

Her neyse, sonuçta yıllardır yazılarının ana temasını oluşturan zeytinlere sahip çıkmak, her şey olup bittikten sonra aklına gelmiş Babaoğlu’nun. Bunu da tabii öyle dümdüz yapmamış, önce bir Gezi’cilere sayıp dökmüş ki, onlardan sayılmasın. Güya Gezi’ciler Zeytinlikten devrim çıkarmaya çalışıyormuş, yetmemiş Babaoğlu iyice dramatize etmiş olayı. “Haşmet koş zeytinleri kesiyorlar” demediğimiz için neredeyse bizi suçlayacak. Öyle ki, “Yıllarca benimle ‘zeytinyağı’ yazdığım için dalga geçtiniz, şimdi mi zeytinci oldunuz?” minvalinde şeyler karalamaya kadar vardırmış işi.

Babaoğlu’nun mevzu bahis yazısında “yok artık” dedirtecek yer ise finale doğru geliyor. Ülkemizin üzerinde büyük oyunlar oynanıyor makamından giren Babaoğlu, “İktidar, yerel yöneticiler, kurumlar inatla hataya zorlanıyor” şeklinde bir cümle kurararak yapılmış ve yapılacak hataların faturasını şimdiden kesmiş. Buradan her şeye bahane bulabilirsiniz. Yeni Akit manşetlerini atan zihin yapısıyla Zeytin Prensi Haşmet Babaoğlu’nun eşitlendiği ana böylece tanıklık edince “yok artık” dedim, ama var maalesef. O yüzden bu haftaki Köşe Vuruşu’nu tek bir öneriyle bitireceğim:

Haşmet Babaoğlu gibi üste çıkmak

Hani hükümet yetkilileri, her şey olup bittikten sonra çıkıp bir açıklama yapıyorlar ya, işte öyle zamanlarda “Haşmet Babaoğlu gibi üste çıkmak” deyimi dolaşıma sokulsun. Çünkü Babaoğlu’nun hem zeytinyağına, hem de ‘inatla hataya zorlanan’ iktidara olan katkıları bunu gerektirir.