Güvenlik önlemlerinde level atlandı. Havaalanı teröründe yeni buluş: Aralarında Türkiye’nin de olduğu 8 Ortadoğu ülkesinden ABD’ye ve 6’sından İngiltere’ye uçuşlarda yolcuların tablet, dizüstü bilgisayar ve büyük ebatlı akıllı telefonları kabine almaları yasaklandı. Bu yasaktan en çok etkilenen ülke Türkiye olacak. 2016’da İstanbul Atatürk Havaalanından İngiltere’ye bir milyon 790 bin kişi uçmuş. Diğer 5 ülkeden İngiltere’ye uçan toplam yolcu sayısı bunun yarısından biraz fazla. Kısaca bu iş en çok Türkiye’yi etkileyecek.

Gerekçesi bir teröristin uçağa diziüstü bilgisayarla bomba sokacağından korkuluyor olmasıymış. Çünkü geçen yıl Somalili terörist grup El Şebap Mogadişu’dan kalkan bir uçakta böyle bir bomba patlatmış ve sadece bombayı patlatan ölmüş.

Türkiye bu tarz elektronik işlerde çok hassastır malumunuz. Hatırlarsınzı otobüslerde cep telefonu kullanılmasın diye neredeyse iç savaş çıkıyordu on on beş yıl önce. Bir arada havalanına girişte dizüstü bilgisayarlarınızı açıp çalıştırmanız isteniyordu. Aklı başında biri uyarmış olmalı bundan vazgeçildi.

Bu bilgisayar yasağının bir çok yönü var. Birincisi, ulusal gururun rencide edilmesi denebilir. Yukarıdaki sayılardan anlaşılacağı üzere milli havayolu şirketi bu işten olumsuz etkilenecek ve belki başka bir şirketin yaptığı gibi ekstra hizmetler sunması gerekecek. Üçüncüsü yasak Türkiyeli muhafazakârların tuhaf bir şekilde sevdiği Trump’tan gelmiş olması. Bir nevi ihanet yani.

Bu yasaktan dolayı seyahatini iptal edenler olabilir mi? Olmaz gibi görünüyor ancak genel olarak bir ülke güvenliksiz bir yer olarak algılanıyorsa; o ülkeden teröristler çıkabilir algısı yayılıyorsa bunun bir etkisi mutlaka olacaktır. Bu yasak hemen kaldırılsa dahi Türkiye ve diğer Ortadoğu ülkeleri bundan olumsuz etkilenmiş durumda. En azından çamur at izi kalsın etkisi.

Türkiye’de son birkaç yıldaki saldırı ve patlamaları düşünürsek zaten İslam Devleti terörünün çok uzakta olmadığını görebiliriz.

Avrupa Birliği henüz karar vermedi ancak İtalya benzer bir yasak uygulamayacağını açıkladı. Belki yaygınlaşmaz.

Bu yasağın en çok iş adamlarını, iş kadınlarını ve sıkça seyahat etmek durumunda olan profesyonelleri etkileyeceği düşünülse de bundan daha yaygın bir etki var. Örneğin anne babalar da çok etkilenecek. Çocuğun eline vereceğin bir tablet yoksa saatlerce havada çocuk avutmak belki de terör riskinden daha büyük.

Havacılık Güvenliği dergisi editörü Philip Baum, BBC’ye yaptığı açıklamada bu çağda hâlâ içine patlayıcı gizlenmiş bir dizüstü bilgisayarı normal bir bilgisayardan ayırdedemiyorsak zaten güvenlik sistemlerimiz tamamen yetersiz demektir demiş. Independent gazetesinden Simon Calder ise havalanlarında bavul hırsızlığının artacağına işaret etmiş.

İşin saçmalığını konuşmak ne kadar anlamlı bilmiyorum. Sonuçta yıllardır uygulanan 100ml sıvı yasağı bundan daha saçma değil. Sıvı yasağının en büyük sonucu havaalanlarında ticareti artırması ve güvenlik şirketlerine binlerce istihdam imkanı sunması. Bu işten ciddi zengin olanlar var yani. Tamam Sosyalist bir gazetede istihdam artışından şikâyet etmiş olmayalım. Sadece keşke bu kadar insan başka işlerde istihdam edilse.
Siz siz olun yolculuğa çıkarken kemerinizi, ayakkabınızı, su şişenizi ve dizüstü bilgisayarınızı evde bırakmayı unutmayın. Maksat güvenlik. Teröristseniz o zaman durum başka. Londra’ya gelirken bavulunuza koyun, ne yapacaksanız dönüşte yaparsınız. Çünkü dönüş uçuşlarında serbest.

Hayırlı haftalar ve bol şanslar.