Jacinta Owako Ayoo 46 yaşında, Kenyalı. Onu tanıyor olmamızın sebebi, şu anda Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde olması. 2007’den beri HIV pozitif ve AIDS tedavisi görüyor. Ağustos 2010’dan beri Türkiye hapishanelerinde. 17 yıl 6 aylık hapis cezası aldı. Kenya’da üç çocuğu var, Türkiye’de kimsesi yok. Türkçe de bilmiyor.
Hapishane çalışanları onu “Hasta” diye çağırıyor.

İlaçlarını düzenli alamıyor, akşam iğnelerini de kendisi yapmak zorunda. Zaten “Sabah akşam iğne olarak yaşayamam, bana tablet ilaç verilmesi gerek, delik deşik oldum” diyor. Tablet Türkiye’de yokmuş, verilmiyor.
HIV pozitif olduğu için atölyede çalışması yasak. Hiç parası yok. Ailesini aramak için de para lazım, içme suyu için de.

Kenya’da tedavisinin düzgün yapılma olasılığı var. Ülkesine gitmek istiyor ama gidebilmesi için adli para cezası olan 31 bin 250 TL’yi ödemesi lazım. Devlet bu para ödenmediği için Jacinta’yı ülkesine göndermiyor. Ama Adalet Bakanlığı’na göre tedavisine şimdiye dek 111 bin 763 TL harcandı?

Adli Tıp zaten bakanlığın sadık bir kurumu, “ağır hastalığı yok, hapiste kalabilir” diyor. Bu arada Jacinta’nın Türkçe, Adli Tıp’taki doktorun da İngilizce bilmediği düşünülürse neyin, nasıl muayene edildiği meçhul.
Jacinta, Ceza İnfaz Sistemi’nde Sivil Toplum Derneği’ne yazdığı mektupta gönderildiği diğer hastaneleri de şöyle anlatmış: “Bakırköy Hastanesi’ndeki uzmanların birçoğunu gördüm, bana öyle geldi ki bazıları HIV pozitife dair genel bilgiye bile sahip değil.”

Trajikomik olan, Türkçe bilmediği için devletin İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu hak örgütü sanması.

Komisyon, Jacinta’nın şikâyeti üzerine yaptığı inceleme sonucu (inceleme dediğim, bakanlıkla yazışma) 25 Mayıs’ta şöyle bir rapor hazırladı: (Mealen) Adalet Bakanlığı’na sorduk, şimdiye dek ilaçlarına binlerce lira harcanmış. Adli Tıp’a sorduk, hapishanede kalmasında sakınca yokmuş.”

Bu da Jacinta’nın rapora tepkisi:

“Bence İnsan Hakları [İnceleme Komisyonu] bu sonuca varmadan önce bana da danışmalıydı. Hayatım boyunca insan hakları örgütünün ezilen insanlar için mücadele ettiğine inandım. Bana göre bu ülkede bunun tam tersi var. Hikâyenin benim tarafımdaki kısmını hiç dinlemediler. Eğer insan haklarının [TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu] vatandaşlarına yaptığı buysa, hayatınızı tehlikeye atabilirler.”

Jacinta’ya TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun bağımsız çalışan bir sivil toplum örgütü olmadığını, insan haklarını değil devletin haklarını koruduğunu anlatmaları biraz zor olmuş.
Jacinta bizim hayatımızdan endişe ediyor.