İnsan Hakları ve Eğitim

71 yıl önce BM Genel Kurulu; 30 maddelik “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni ilan ederken, “İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye” davet etmişti.

Çünkü insan haklarını bilinçli ve hak temelli yaşamı savunabilecek özgür bireyler ancak eğitim yoluyla yetiştirilebilirdi. İnsan hakları bilincini geliştirmek ve korunmasını sağlayabilmek için eğitim önemlidir.

Fakat itiraf edelim ki, Türkiye’de “anlayan, düşünen, sorgulayan ve üreten” eğitim felsefesini sadece Köy Enstitüleri sunabildi.

Köy Enstitüleri’nin Demokrat Parti tarafından kapatılıp, insanlık değerleri yerine kulluk değerlerini öğreten İmam Hatiplere geçişten sonra insan hakları karnemiz zayıftır.

Her ne kadar “önce insan” deseler de “hakları en son sırada yer alan insan” anlayışı, devletin eğitim felsefesine dönüştü.

Uğruna mücadeleler verilmiş ve ağır bedeller ödenmiş insan haklarını savunmak temel görev ve sorumluluktur. Çünkü çağımız, insan haklarına en yoğun ve vahşice saldırılara tanıklık yaptığımız ve bizzat yaşadığımız travmalarla doludur.

Yani, insan hakları dokunulamazdır ama hak arayanlara şiddetle dokunuluyor!

İnsan hakları vazgeçilemezdir ama insan hakları karşıtı yasalarla vazgeçilir halleri yaşıyoruz.

İnsan hakları kişiliğe bağlı haklardır, devredilemez ama devlet, dinci cemaatler, tarikatlar ya da başka güçler tarafından keyfi olarak sınırlandırılıyor, ortadan kaldırılıyor ya da başkalarına devredilebiliyor.

İnsan haklarının kökleri eskiye dayanır. 300 yıldır süregelen bu insan hakları arayışları ve birikimine rağmen, günümüzde hak ihlalleri ve insanlık onurunun çiğnenmesi artarak devam ediyor.

Ne Türkiye’nin, ne dünyamızın insan hakları karnesi “pekiyi” değildir. Kâğıt üzerinde dillendirilmiş “özgür ve eşit insan” yoktur!

İnsan hakları aktivistleri, gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, kısaca düşünenler yargılanıyor.

Bugün Avrupa Konseyi üyesi 47 devlete karşı açılan 56 bin 350 dava başvurusu arasında Türkiye 4. sırada. AİHM’de, Türkiye devletine açılmış toplam 7 bin 100 dava başvurusu var.

16 yılda Türkiye’den AİHM'e yapılan toplam başvuru sayısının 110 bini buldu!

Geçtiğimiz hafta, Avrupa Konseyi, Alevilerin açtığı zorunlu din dersleri ile davasında, Türkiye’ye AİHM’in zorunlu din dersleri ile aldığı kararı uygulaması için uyarıda bulundu ve 2020 Haziran’a kadar süre tanıdı.

Çünkü AKP iktidarı ile laik, bilimsel, demokratik ve kamucu bir eğitim yerine, dinci ve mezhepçi ders, müfredat ve okullar ile eğitimin dinselleştirmesini ve mezhepleştirilmesini insan haklarına aykırı buldu.

Zorunlu Din Eğitimi Değil, Zorunlu İnsan Hakları Dersi Olmalıdır.

İnsan hakları eğitimi, insan haklarını öğretmek ve koruyup geliştirmek için elzemdir.

Bu eğitimin temel amacı, insan haklarına ve insanlık onuruna yakışır, demokrasiyi kurumsallaştırmak, korumak, yaşatmak için bilinçli, sorumlu ve özgüven sahibi nesiller yetiştirmek olmalıdır.

İnsan hakları kültürünün oluşması için bu eğitimi önemli olduğunu “İnsan Hakları Eğitimi El Kitabı” şöyle tanımlamıştır:

♦ İnsan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmek;

♦ İnsan kişiliğini ve bu kişiliğin taşıdığı onurla ilgili duyguyu tam geliştirmek;

♦ Anlayışı, hoşgörüyü, kadın-erkek eşitliğini ve bütün uluslar, yerli halklar il ırksal, ulusal, etnik, dinsel ve dilsel gruplar arasında dostluğu teşvik etmek;

♦ Bütün insanların etkin şekilde özgür bir topluma katılmalarını olanaklı kılmak;

♦ Birleşmiş Milletlerin barışı koruma etkinliklerini desteklemek.

Çünkü, insan haklarını korumaya yönelik yazılı yasal düzenlemeler, her ne kadar olumlu ve önemli bir adım olsa da tek başına çözüm değildir. İnsan hakları eğitim sürecinin parçası olmazsa, hak ihlalleri artacak ve yasalar ise kâğıt üzerinde kalmaya devam edecektir.

Çözüm Var;

♦ Türkiye imza attığı tüm evrensel insan hakları belgelerinde yer alan temel haklarının yaşama geçirilmesi için somut adım atmalıdır.

♦ Türkiye tüm evrensel insan hakları belgeleri ile arasındaki hak ihlalleri makasını kapatmalıdır.

♦ Uluslararası hak belgelerine konulan çekinceler kaldırılmalıdır.

♦ Eğitimde dinselleştirmeye ve zorunlu din derslerine son verilerek, Vatandaşlık ve İnsan Hakları Derslerine geçilmelidir.

♦ İnsan hakları eğitimim amacı her türlü eşitsizliğe, ayrımcılığa (ırk, renk, cinsiyet, din, dil vs) karşı koyma bilincini geliştirme olarak belirlenmelidir.

♦ İnsan hakları eğitimi ders kitapları ayrımcı, dışlayıcı, öteki unsurları yok sayıcı, ırksal ve dinsel kavramlara yer veren özelliklerinden arındırılmalıdır.

Bu düşünceler ışığında Dünya İnsan Hakları Gününüz Kutlu Olsun.

cukurda-defineci-avi-540867-1.