Bugün 26 Ağustos. Neyin yıldönümü? “Televizyonlar naklen veriyor, elbette Malazgirt Meydan Muharebesi’nin 948. yıldönümü” diyebilirsiniz ve “Büyük Taarruz’un da 97. yıldönümü işte” diye ekleyebilirsiniz.

Ama bugün hakikaten 26 Ağustos! 230 yıl önce bugün, 1789 yılında Fransız Devrimi’nin temelini oluşturan “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” kabul edildi. Ve feodal zalimlere karşı devrimci burjuvaların kaleme aldığı bu bildiriyi, burjuvazi devrimci barutunu tükettiğinde proleter devrimciler güncelleştirerek günümüze dek taşıdı.

Bildiriyorum: Bu bildiriyi okuyunca kayyumun suçlusunu bilirsiniz. Kadın cinayetlerinin faillerini görürsünüz. Eşitliğin ve özgürlüğün kapitalizm altında da neden mümkün olmadığını anlarsınız.

Yüksek sesle okuyun bu bildiriyi: 230 yıldan beri keyfiliğin, tek adamcılığın madde madde nasıl insanlık suçu sayıldığını yüksek sesle tekrarlayın. İnsanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını tekrarlayın. Evet, yeni bir şey söylemiş olmazsınız, sadece 230 yıldır yılmadığınızı, direnmeye devam ettiğinizi bildirmiş olursunuz.

Bildiri, “Madde 1 - İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar” diye başlıyor ve devam ediyor:

► Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır.

► Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.

► Özgürlük başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmektir: Her bir insanın doğal haklarını kullanması da toplumun diğer üyelerinin de aynı hakları kullanmasını garanti altına alacak sınırlar içindedir. Bu sınırlar da sadece yasalarla belirlenebilir.

► Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz.

► Bütün yurttaşlar yasalar önünde eşit olduğu için yeteneklerine uygun olarak ve özellikler ile yetenekleri konusunda ayrım görmeden, her türlü rütbe, mevkii ve göreve de eşit olarak getirilirler.

► Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz.

► Yasalar sadece kesin ve açık bir şekilde gerekliliği olan cezalar belirlemelidir ve hiç kimse suçun işlenmesinden önce ilan edilen ve gereği şekilde uygulanan yasalar dışındaki başka bir yasa nedeniyle cezalandırılamaz.

► Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayılır.

► Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir.

► İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır.

► Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir.

► Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.

***

Bugün sokağa çıkıp bildiri dağıtamayabiliriz, ama hepimizin görevi bu bildiriyi mutlaka yaygınlaştırmaktır.