Başkanlık ve idam birlikte ele alınıyor işte, faşizmin bundan daha açık tarifi olabilir mi? Açık faşizm!

Böylece açık bir zorbalıkla HDP milletvekilleri ve Cumhuriyetçiler tutuklanıyor.

Öyleyse artık lafı uzatmanın, yani bilinenleri tekrarlamanın pek anlamı ve yararı yok.

BirGün özel bir gazetedir, okuyucuları da öyle… Onlara bildiklerini ve yapmaları gerekenleri sadece hatırlatmaktır burada yazılanlar. BirGün de yayınlanabildiği sürece bu görev devam edecek. Ama artık sorun BirGün’den öte, çünkü her yere karanlık çöktü…

Sıra “sana” gelmeyecek, çünkü sıra herkese geldi…

Başkanlık ve idam ittifakı karşısında artık olup biteni tarif etmekle yetinme gününde değiliz. Tarif ettiklerimizi eyleme günündeyiz. Herkesin eyleyeceği bir şeyler vardır. Hayatta kalabilmek için kurbanlıkmış hissiyatından kurtulmak şart. Ve en önemlisi asıl onların korktuklarını ve çok korktuklarını unutmamak…

Artık hukuk yok. Yargı yok. Fiili infaz var…

Artık parlamento yok. Tek güvence kendi ellerimizde…

Durmazlar, durmayacaklar, çünkü frenleri yok. Manevra yapamazlar direksiyonları kilitlenmiş, motorun ne zaman yanacağı belli değil…

12 Eylülcüler “iç savaşı, kardeş kavgasını durdurma” bahanesiyle darbe yapıp açık faşizm uyguladılar. Bunlar iktidarlarını korumak uğruna “iç savaş ortamı, kardeş kavgası yaratmak” için darbe üzerine darbe yapıyor, açık faşizme geçiyorlar…

Öyleyse bundan sonrası iç savaş ortamında da muhalefet edebilme sorunudur. Artık iç savaş zemini kuralları geçerli, o kuralların birinci maddesi kuralsızlık…

12 Eylül faşizmi muhaliflere hiç olmazsa bir tecrübe kazandırmıştı. Şimdiki kuşaklar da kendi özdeneyimleriyle mevcut faşizme karşı mücadeleyi elbette öğrenecekler. Yani sadece onların sadece istediği yerde ve zamanda boy göstermeyi değil onların bilmediği yerde ve zamanda boy göstermeyi de… Aksi halde her ortaya çıkışlarında TOMA’ların suyuna, gazına maruz kalacaklar ve ha bire gözaltına alınacaklarsa, Önder İşleyen’in de dün yazdığı gibi, kendi yaratıcılıklarıyla “Bu noktada AKP karşısında muhalefeti güçsüz gösteren, AKP’nin sıkıştırmaya çalıştığı alan ve zeminlerin ötesine geçebilen bir tür muhalefetin VPN’sini bulması gerekir.”
Varsın interneti de kapatsınlar, biz kendi VPN’mizi kurarız, kurmalıyız. İnternet madem bir ağ sistemi, enterkonnekte bir sistem, biz de internetsiz sosyal ağ sistemimizi kurarız. Evler, sokaklar, mahalleler, şehirler de kapatılamaz ya… Denizdeki dalgaları, esen rüzgârları durduramazlar, evden eve sokaktan sokağa, şehirden şehre enterkonnekte direnişi engelleyemezler. Yaşama hakkı gasp edildiğinde hayatta kalmak için direnmek meşrudur.

Elbette şimdilik muhalefetin gidişatı bütünüyle durduracak gücü yok. Ama duraksatabilir. Ama yoluna engel koyabilir. Demek ki uzun ve sürüncemeli bir süreç bizleri bekliyor: sarp, engebeli, dolambaçlı, inişli çıkışlı mücadele günleri…