Gıda fiyatlarındaki aylık artış yüzde 6 civarında olursa yıl sonu itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 8 bin 250 lirayı geçecektir.

Aralık ayının başından beri gündemimizde önemli bir yer tutan 2023 yılı asgari ücretinin ne kadar olacağını dün nihayet öğrendik. Saatler 12.00’yi gösterdiğinde tüm ülke ekran başına kilitlendi ve yapılacak açıklamayı beklemeye başladı. Bu bile bize gösteriyor ki giriş seviyesinde, vasıfsız bir işçiye ödenmesi gereken ücret olarak adlandırılabilecek asgari ücret, aslında neredeyse tüm çalışanların kazandığı ücrete dönüşmüş durumda. Siz bakmayın öyle Bakan Bilgin’in ifade ettiği yüzde 37’lik orana. Asgari ücret ve buna komşu ücretleri dikkate aldığımızda özel kesimde çalışanların neredeyse yüzde 70’ini doğrudan ilgilendiren bir ücretten bahsediyoruz.

Yeni asgari ücrete ilişkin açıklamanın yapıldığı toplantıda işçi kesimini temsil eden Türk-İş’in masada olmaması beklentilerin altında bir ücretin açıklanacağının bir göstergesiydi. İktidar ve işveren temsilcileri el ele verip çalışanlara ne kadar bir ücret “bahşedecekleri” konusunda anlaşmışlar. Açıklanan rakam tam da bunu ifade ediyor. Çalışanların beklentisinin, onların ihtiyaçlarının karşılanmasının filan bir anlamı yok. İktidar ve işveren hangi miktarı “lütfederlerse” işçiler ancak onu alabilecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılında uygulanacak asgari ücretin 8 bin 500 lira olduğunu duyurduğunda yeni ücretin bir sefalet ücreti olduğu, vatandaşın refahını düşünen bir ücret olmadığı net bir biçimde ortaya çıktı.

Yapılan açıklama sırasında ifade edilen oranları filan bir kenara bırakın. İlan edilen ücretin nasıl bir sonuç doğuracağına gelin birlikte bakalım.

Türk-İş tarafından açıklanan Kasım ayı açlık sınırı 7 bin 785 lira. Bunun üzerine bir de aralık ayında ortaya çıkacak gıda enflasyonunu eklersek yılsonu itibarıyla açlık sınırının ne olduğunu buluruz. Kasım ayı verilerine benzer bir artış aralık ayında da ortaya çıkacaktır. Eğer gıda fiyatlarındaki aylık artış yüzde 6 civarında olursa yılsonu itibarıyla dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 8 bin 250 lirayı geçecektir.

Buna bakarak diyebilirsiniz ki 8 bin 500 lira olan yeni asgari ücret açlık sınırının üzerinde belirlenmiştir. Ama maalesef durum öyle değildir. İşçiler ücretlerini çalıştıktan sonra, yani takip eden ayın başında alıyorlar. Uygulama böyle olunca, yeni asgari ücretin işçilerin eline geçeceği zaman Şubat ayı olacaktır. Her ne kadar işçiler yeni ücreti almak için şubatı beklemek zorunda olsalar da, ocak ayında çarşıya, pazara çıktıklarında gıda ürünlerine yapacakları ödemelerin arttığını görecekler. Ocak ayında aylık gıda enflasyonu yüzde 5’de bile kalsa, açlık sınırı 8 bin 663 lirayı aşacaktır.

Bu bize neyi gösteriyor? Yüzde oranları havada uçurarak açıkladıkları yeni asgari ücretin çalışanın eline geçtiği zaman açlık sınırının altında bir ücrete karşılık geldiği gerçeğini. Diğer bir ifade ile çalışanların, bırakın barınma, ısınma, eğitim, sağlık, kültürel vb. ihtiyaçlarının karşılanmasını, karınlarını doyuracak kadar bile bir gelirleri olmayacak.

Bugün itibarıyla asgari ücretin üzerinde bir gelire sahip olan diğer çalışanlar da asgari ücretli olmak üzereler. Eğer onların ücretlerinde oransal olarak benzer bir artış olmaz ise tüm çalışanlar arasında yoksullukta eşitlik sağlanmış olacaktır.

İlan edilen ücretin yetersizliği açık. Ama sanırım seçimlerden önce bir artış daha yapacaklar. Erdoğan’ın “Şayet beklenmedik bir tabloyla karşılaşırsak[…] yine bir ara düzenleme yapmaktan kaçınmayız” ifadesi bence bunun bir göstergesi. Böyle yaparak seçimlere giderken seçmen algısını da etki edeceklerini düşünüyor olmalılar. Eğer bir artış daha yaparlarsa, unutmayın ki amaçları sizin rahat geçinmenizi sağlamak olmayacak, amaçları sandıktan çıkmak olacak.

EMEKLİ VE MEMURLAR NE OLACAK

Asgari ücret konusundaki karar açıklandıktan sonra gözler şimdi ocak ayında kamu çalışanları ve emekli aylıklarına ilişkin düzenlemeye çevrildi.

Eğer yapılacak artış sadece son altı ayın enflasyonu ile sınırlı kalır ise, milyonlarca emeklinin aylığı asgari ücretin yarısı kadar bile olmayacak, memur maaşları asgari ücrete yakınsamış olacak.

Bu nedenle emeklilerin ve memurların aylıklarında yapılacak artışların en az asgari ücrete yapılan artış oranı kadar olması için mücadele etmek gerekir.