Enflasyon büyük sorun olmaya devam ediyor. Yakın zamanda düşeceğine dair emareler de bulunmuyor. Geçen hafta Merkez Bankasının enflasyon raporu sunumunda en fazla merak edilen konunun enflasyonu düşürmek için nasıl bir yol haritası izleyecekleriydi. Bir yığın şeyden bahsedildi. Fakat bahsettikleri şeylerin ortak noktası vatandaşın eline geçen ya da kredi mekanizmalarını üzerinden erişebileceği para miktarını sınırlamaya yönelik olduğu çok açıktı. Çünkü ekonomi yönetimi hala enflasyona talebin yol açtığını düşünüyor. Bu nedenle eğer “talebi dengelemeyi” başarırlarsa enflasyonun düşeceğini iddia ediyorlar.

Enflasyon raporu sunumu sırasında MB Başkanının “kredi kartlarına yönelik bir düzenleme üzerinde çalıştıkları” yönündeki açıklaması dikkate değer. Çünkü bu kanal “kredi mekanizması” üzerinden vatandaşın paraya erişmesine imkân veriyor.

Düzenleme nasıl olacak bilmiyoruz. Henüz kamuoyu ile paylaşılan bir bilgi yok. Ama sanırım kredi kartı limitlerini düşürülmesi, asgari ödeme tutarının artırılması, taksitli işlemlerin sınırlandırılması ya da tamamen kaldırılması gibi konular üzerinde çalışıyorlardır.

Enflasyon beklentisinin yüksek olması nedeniyle talebin öne çekildiği ve buna bağlı olarak da fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskının güçlü olduğu şeklindeki yorumlara rastlıyorum. “Öne çekilen talebin” de sanırım kredi kartları ile finanse edildiği varsayılıyor. Bu nedenle kredi kartı kullanımına bir sınırlama getirilirse bunun talebi de düşüreceği ve böylelikle enflasyonun da düşeceği varsayılıyor.

Kredi kartı harcamalarına ve orada biriken borç miktarına baktığımızda hiç de öyle sanıldığı gibi öne çekilen talep filan yok. Veriler, kartla yapılan harcamaların ağırlıklı olarak zorunlu harcama kapsamına giren mal ve hizmetlere yönelik olduğunu gösteriyor.

Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun (BDDK) verilerine göre toplam kredi kartı borcunda artış olduğu doğru. Faiz artırımlarının başladığı Haziran ayından en son verinin olduğu 9 Şubat tarihine kadar olan 7 aylık dönemde kredi kartı borç tutarı yüzde 69 artmış. Bu artış aynı dönemde ortaya çıkan yüzde 47’lik enflasyonda yüksek. Bu doğru. Fakat bu borcun hangi harcamalar üzerinden biriktiğinin detayına baktığımızda hiç de öyle öne çekilen talebe filan işaret etmiyor.

Mesela fiyatlar artacak endişesiyle ne tür mallara olan talep öne çekilebilir? Dayanıklı mallar ya da tekstil, ayakkabı gibi uzun kullanımı olan ürünler. Bu tür ürünlerin kredi kartı kullanılarak alınması durumunda taksit imkânı sunulduğunu biliyoruz. Eğer talebin öne çekilmesi söz konusu ise ödemelerin taksitlendirilmesi tercih edilir.  Bu nedenle “taksitli” kredi kartı borç miktarındaki artışa bakmak gerekir. Buradaki artış oranı yüzde 42. Enflasyon oranının bile altında bir artışın olduğunu görüyoruz. Peki, ya şu market, akaryakıt vs yerlerde yaptığımız ve taksitlendirme imkanı olmayan harcamalardan kaynaklanan borç nasıl artmış bir de ona bakalım. Son yedi aylık dönemde bu borç miktarındaki artış oranı yüzde 98,4. İnanılmaz derecede yüksek, hatta enflasyonun iki katından fazla.  Sanırım ekonomi yönetimi buraya bakıp “endişe duyarak”  kredi kartı kullanımını sınırlandırmak istiyor.

Biz biliyoruz ki taksitsiz kredi kartı harcamalarında bu yüksek artışın nedeni, gelir yetersiz olduğu için temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için kredi kartı kullanmak zorunluluğundan kaynaklanıyor. Yoksa “aman domatesin fiyatı daha fazla yükselmeden ben onlarca kilo alıp stoklayayım” düşüncesinden değil. Ya da arabanızın deposunu doldurduktan sonra bidonlara da benzin doldurup eve götürmüyorsunuz.

Üstelik kredi kartına borçlanmanın faiz ve vergi maliyetinin bu kadar yükseldiği bir dönemde kim borç biriktirmek ister ki? Kimse istemez. Siz bakmayın Bakan Şimşek’in “vatandaşa finansal okuryazarlık öğretme” planlarına. Vatandaş neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Evet, bilmesine biliyor da çaresizlik karşısında yapabileceği fazla bir şey yok.

Demem o ki, kimse keyfinden kredi kartında borç biriktirmiyor, zorunluluktan yapıyor.

Kredi kartı kullanımına sınırlama getirerek enflasyonun düşeceği hayalinizden vaz geçin.

Enflasyona neyin ol açtığını doğru tespit edip ona yönelik adımlar atın.