Dün Merkez Bankası’nın (MB) ilk enflasyon raporunun sunumu vardı. Ben sunumu izleyemedim ancak raporu indirip okudum. Ayrıca sunum hakkında yazılanlara da baktım.

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir;  “piyasacı ekonomistler” sunuma bayılmış. MB doğru yoldaymış, işler böyle giderse ancak düzelirmiş filan.

Peki, bu kanıya nasıl varmışlar? Ağırlıklı olarak Başkan yardımcısı Cevdet Akçay’ın soru-cevap kısmında verdiği bir yanıttan. Meğer ders kitaplarında okudukları bütün finansal bağlantılar kopmuş da ondan. Bu nedenle hemen işler düzelemiyormuş. Mealen diyor ki “bizden öncekilerden enkaz devraldık.” Sanırsınız ülkede sadece ekonomi yönetimi değişmedi, iktidar da değişti.

∗∗

Mayıs ayı sonu itibariyle enflasyonun yüzde 73’ü bulacağını Merkez Bankası söylüyor. Bu tarih faiz artışlarına başlandığı Haziran 2023 itibariyle bir yılın dolduğu tarih olacak. Politika faiz oranını beş kat artırarak yüzde 8,5’dan yüzde 45’e çıkardıkları bir süre içerisinde enflasyon oranı da yüzde 39,59’dan yüzde 73’e çıkmış olacak.

Faizlerin bu kadar yükselmiş olmasına rağmen enflasyonun 23 puanın üzerinde artmış olmasına gerekçe olarak da “bağlantıların kopmuş” olması gösteriliyor. O zaman enflasyonla mücadele etmek konusunda yeni yönetimin de bir sorumluluğu kalmamış oluyor. Hala bize hedef olarak 2026 yılının sonunu, üç yıl sonrasını gösteriyorlar.

Mayıstan sonra yıllık enflasyonun düşme nedeninin baz etkisi olacağını hepimiz biliyoruz ama onlar bize “bakın gördünüz mü enflasyon düşüyor” diyecekler. Peki, 2024 yılı sonunda nereye kadar düşecekmiş? Yüzde 36. Ama muhtemelen bunun çok üzerinde, yüzde 50 civarında olacak. Demem o ki faizlerin bu kadar artırılmış olmasına rağmen enflasyonda varmayı umdukları yer faiz artışlarının başladığı seviye.

∗∗

MB’ye göre, mayıs ayından itibaren enflasyonun düşmesine destek olacak unsurlardan birisi de “ücret güncellemelerinin tamamlanmış olması.” Bunun ne demek olduğunu siz anladınız: nasıl olsa seçimlerde geride kalacağı için, yok öyle asgari ücret artışı, emekli aylığı artışı filan. E siz de para olmayınca “talep dengelenmeye” devam eder.

Peki, enflasyona talebin “güçlü seyrediyor” olması mı yol açıyormuş? Raporda “enflasyonun temel makro belirleyicileri” bölümüne baktığımızda geçen yılın yüzde 64,8 oranında açıklanan enflasyonda talebin payı sadece 9,2 puan. Ama olsun, biz yine de ücretleri baskılayalım.

∗∗

Elektriğe, doğalgaza zam yapacaklar, enflasyon yüksek çıkacak ama dönüp enflasyon ile mücadele etmek için emekli aylıklarını, ücretleri baskılayacaklar. Bir de buna “maliye politikası ile desteklenmeyen para politikası başarılı olamaz” iddiasını ekleyerek vergilerde de ciddi artışa gidecekler. Demem o ki elinize geçen para ciddi oranda artmayacak ama daha fazla vergi, daha yüksek fiyatlar ödemeye devam edeceksiniz.

Kredi kartlarınıza da fazla güvenmeyin. Seçimlerden sonra kredi kartlarına yönelik “tedbirler” de hayata geçer muhtemelen.

Size bedel ödetmeden enflasyonun düşmeyeceğine iman etmiş bir iktidar ve onun ekonomi yönetimi var.