TMMOB Şehir Plancıları Odası ve İstanbul’daki üç devlet üniversitesinin (İTÜ, Yıldız Teknik ve MSGSÜ) Şehir Bölge Planlama Bölümleri tarafından düzenlenen İstanbul Buluşmalarının 15. toplantısı dün ve önceki gün İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde yapıldı. 2007 yılında başlanan etkinliklerin bu bölümünde iki husus dikkat çekiciydi. İlki, bugüne kadar İstanbul Buluşmalarının örgütlenmesinde belirleyici emeği olan Tayfun Kahraman’ın tutuklu olduğu için katılamamasıydı. İkincisi de etkinlik mekânının aynı zamanda Mücella Yapıcı’nın da mezun olduğu ve özellikle 1970’li yıllarda toplumsal mücadelelere ev sahipliği yapan bir okul olmasıydı. 15. İstanbul Buluşmaları ne yazık ki Tayfun Kahraman ve Mücella Yapıcı olmadan yapıldı. Ama onların ve tutuklu diğer kent hakkı savunucularının en güçlü şekilde hissedildiği bir ortamda gerçekleştirildi.

İstanbul Buluşmaları, plancılar tarafından düzenlense de sosyolojiden siyaset bilimine, iktisat ve felsefeye kadar pek çok disiplinin dahil olduğu ve İstanbul’un enine boyuna tartışıldığı bir etkinlik olarak ilerledi. Etkinliğin ismindeki “buluşmalar” ifadesi, salt akademik ya da mesleki alanlardan gelenlerin değil; gündelik toplumsal hayata değen kentsel mekanların/toplulukların, kentte tutunma-direnme deneyimlerinin içinden gelenlerin de dahil olduğu bir etkinlikler serisi biçiminde gelişti. Kısaca kentin geçmişine, bugününe ve geleceğine dair sözü ve sesi olanların buluşması olarak tarihe ve kayıtlara geçti. Bu yıl 15. kez yapıldığı için bir tür gelenekselleşen etkinlikler için, bir özel temanın seçilmiş olması ve İstanbul’un o tema üzerinden ayrıntılı şekilde tartışılması, bir bakıma, alternatif seçenekler de içeren tematik bir İstanbul literatürünün inşasına da katkıda bulundu, bulunuyor.

Bu yıl seçilen tema oldukça ilginçti: “Ne var, ne yok”! Kentteki ekonomik, toplumsal, kültürel, mekânsal, politik gerilimlerin son yıllardaki serüvenini ve değişik toplumsal kesimler açısından anlamını tartışırken, tam bu bağlamda İstanbul’a hem hal hatır etmek, hem de varını yoğunu irdelemek gerektiği düşünülmüştü. Zira İstanbul gerçekten de hemen her zaman ama özellikle son yirmi yılda çok şey kaybetmiş ve onların yerine sermayenin kente; merkezi yönetimin de belediyeye hükmetmeye çalıştığı yeni araçlar inşa etmişti. Bu yüzden adaletsizliğin muhatabı olan çok geniş toplumsal kesimler vardı.

Buluşmaların konusu olarak İstanbul, çok kez büyük yıkım deneyimleri yaşamıştı. 1930’lu yıllarda Müslüman olmayan toplulukların bazı mezarlıkları imara açılarak yıkılmıştı. 1950’li yıllarda kentin bazı bölümleri yeni yollar ve arterlerin açılması için yıkılmıştı. 1980’li yıllarda aynı anlayışla kentin tarihsel mekânları “rahat trafik” için yıkılmıştı. Fakat en büyük yıkım 1990 ve 2000’li yıllarda gecekonduların yıkımıyla yaşanmıştır. Bu yıkıma işaret etmek üzere “kentsel dönüşüm” sözcüğü bu dönemin politik söyleminin merkezine oturmuştur.

Kentin yakın tarihi fiziki yıkımların yanı sıra kültürel yıkımların da tarihidir aslında. Bu kentin cadde ve sokaklarının büyük bir bölümünün isimleri dahi son yüz yıl içerisinde değiştirilmiştir. Kentin kadim kültürlerinin isimlerinden artık pek çok yerde iz bile yoktur. Kuşkusuz bu süreç kentin demografik yapısını da değiştirmiştir. 1965 yılında bile hala bu kentteki nüfusun % 45’inin anadili Türkçe değilken en çok konuşulan ikinci dil Rumca, üçüncü dil Ermenice ve diğer bazı diller zaman içinde giderek silinmişlerdir.

Mekansal, kültürel, dilsel çok şey kaybeden İstanbul’da her gidenin yerine bir kaotik hale işaret eden mülksüz, korunaksız, umutsuz toplumsal kesimler bırakmıştır. Kente gelenlerin bir tür sığınma araçları olan tampon mekanizmalar da bu süreçte yıkılmıştır. Hatta onların yerine artık kentsel nüfusun, memleketlerine dönmesini teşvik eden yeni resmi kurumlar inşa edilmiştir.

İstanbul Buluşmaları işte böyle bir ortamda kentin geleceğini, kentlilerin haklarını korumaya, kentin talan edilmesine direnenlerin seslerini duymaya ve duyurmaya ısrarla gayret ediyor. 2023 İstanbul Buluşmalarında daha iyi bir İstanbul için Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı ve diğer bütün gönüllüleri ile yeniden buluşmayı umut ediyor.