Bir süredir KDP ile PKK arasında Irak Kürdistanı Bölgesi’nde süregelen gerilim sıcak çatışmaya dönüştü. Aylardır karşılıklı suçlamalar, tehditler ve restleşmelerle yükselen tansiyonun daha büyük çatışmalara evrilerek yeni bir “kardeş kavgası”na dönüşmesinden endişe ediliyor.

Kürtler üzerinde büyük bir etki yaratmış olan ‘birakujî’ yani ‘kardeş kavgası’ 1990’lı yıllardan miras kalan bir travma. KDP-KYP, KDP-PKK arasında 90’ların ortalarında yaşanan çatışmalar binlerce kişinin ölümüne yol açmıştı. Gerilimin kontrolden çıkarak benzer travmalara yol açma korkusu yüksek.

Krizin her iki tarafında da görülen bu endişeye rağmen, çatışmalardan kaçınılmaması meselenin çok yönlü grift boyutunun bir sonucu.

“Kürt sorunu” büründüğü uluslararası hüviyet nedeniyle artık Kürt siyasi aktörlerinin iradesinin dışında diğer birçok etmene de bağlı. Bu nedenledir ki “kardeş kavgası” yaşanmasın yönlü tüm uyarılar bütün aktörler tarafından aynı “hassasiyetle” karşılanmıyor.

GERİLİM HATTI NASIL DÖŞENDİ?

Irak’ın kuzeyinde Suriye-Türkiye üçgeninde yaşanan gerilimin perde arkasında birçok neden var. Son gerilim hattı 9 Ekim’de Bağdat ile Erbil arasında imzalanan Şengal anlaşmasıyla döşendi. Ancak krizin boyutları oldukça derinlerde.

PKK’nin ve PKK kontrolündeki yapıların Şengal’de tasfiyesini öngören ve Şengal Özerkliği’ni ortadan kaldıran anlaşma sadece buzdağının görünen kısmı.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve PKK ilk kez karşı karşıya gelmiyor. Bu yılın başlarından bu yana artan gerilim sonunda patlama aşamasına geldi.

KDP-PKK arasında nükseden gerilimin yapısal ve güncel nedenleri var.

Yapısal nedenler: Erbil yönetimi açısından PKK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içindeki varlığı rahatsızlık nedeni. Bu rahatsızlık yeni değil. On yıllardır devam eden bir mesele. Yeni olan ‘bölgesel’ bir çatışmaya evirilecek boyuta gelmesi. İyi ilişkiler içerisinde olduğu Ankara’nın da baskısıyla Erbil yönetimi PKK’nin kendi bölgesinden çıkmasını istiyor. Bölgesel yönetim açısından Kandil ve PKK’nin buradaki varlığı, kendi müesses nizamı için de tehdit.

Güncel nedenler: Şengal (Sincar) Irak’tan ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nden Suriye’ye geçiş noktası ve Türkiye’ye de yaklaşık 90 kilometrelik, yani bir saatlik mesafede. Buradaki özerk yapı PKK’nin kontrolünde ve bu durum Erbil ve Bağdat açısından çifte rahatsızlık nedeni. 9 Ekim’deki anlaşma ile Erbil-Bağdat ikilisi PKK’ye karşı hamle yaptı. Kandil de IŞİD sonrası kurulan “de facto” yapının kaldırılmak istenmesine karşı. Buranın kaybedilmesi Kandil’den Rojava’ya uzanan fiziki bağlantının kopması demek.

Dışsal nedenler: Mevcut krizin bir diğer ucunda da Ankara ve Washington var. PKK’nin Sincar’daki varlığını “beka meselesi” olarak gördüğünü ilan eden Türkiye’nin operasyon, müdahale tehditleri Erbil-Bağdat yönetimlerinin harekete geçmesine neden oldu. PKK’nin Kuzey Irak’taki varlığı Türkiye’nin sık sık askeri operasyonlar yapmasına neden oluyor. Bu durum Kürt yönetimi açısından her yönüyle büyük bir soruna yol açıyor. Ekonomik, askeri ve siyasi açıdan etkilenen Erbil yönetimi bu durumun bir yerde artık kesilmesi gerektiğini düşünüyor.

YENİ POZİSYON ARAYIŞLARI!

Dışsal nedenlerin en önemlisi de ABD’nin kendisi. Trump sonrası Biden Amerikası’nın Ortadoğu politikalarına göre pozisyon almaya çalışanlar aktörlerden birisi de dört ülkedeki Kürt siyasi gruplar. Suriye Demokratik Güçleri’nin lideri Mazlum Kobani ile Murat Karayılan’ın son dönemlerde peşpeşe gelen açıklamaları yeni dönemin ipuçlarını veriyor. Ankara’dan Erbil ev Bağdat’a bütün aktörler, bunlara küresel güç merkezleri de dâhil, çoktan Trump sonrası yeni dönem için hizalanmaya başladı. Bunu aleni şekilde yapanların yanında daha utangaç şekilde gerçekleştirenler de var. Ekonomik, askeri, politik bağımlılığın yol açtığı bu cenderenin Ortadoğu versiyonunda tablo daha çarpıcı.

BAĞIMSIZ DEĞİL

Bir süredir Irak’ın kuzeyinde Suriye-Türkiye üçgeninde yaşanan hareketlilik bunun bir göstergesi. Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile PKK arasında yaşanan Sincar gerilimiyle patlak veren krizi oluşacak yeni bölgesel denklemden bağımsız ele almak mümkün değil.

Kürt sorunu bütün ülkelerdeki boyutlarıyla uluslararası bir hale dönüştüğünden her türlü dışsal etkene bağlı durumda. Küresel güç merkezleri arasında egemenlik ve paylaşım mücadelesinin tırmandığı bu yeni dönemde Ortadoğu’daki bütün devletler pozisyonlarını güçlendirmeye çalışırken KDP ve PKK arasındaki gerilimi sadece Kürtlerin kendi aralarındaki bir sorun olarak görmek mümkün değil.