Bağımsızlık referandumları her yerde kriz nedeni. Ortadoğu’ya özgü değil bu durum sadece, Avrupa’da da böyle, Afrika’da da… Bir halkın ya da etnik topluluğun referandum isteği, ister İspanya gibi liberal demokrasinin merkezi Avrupa’da yer alan ülke olsun, ister Irak gibi Ortadoğu’nun göbeğinde bulunsun, benzer bir politik krize yol açıyor.

Üstelik tepki sadece ayrışmanın yaşanacağı sorunun muhatabı birincil aktörlerle sınırlı değil. Referandum her nerede olursa olsun bir kopma/ayrışma yarattığı için, itirazlar sadece merkezi hükümetlerden değil, bir o kadar da komşu ülkelerden ve benzer sorunlarla cebelleşen devletlerden de geliyor. Katalan bağımsızlığı İspanya parlamenter monarşisini rahatsız ettiği kadar, başta Korsika olmak üzere Bröton ve Bask sorunlarıyla cebelleşen Fransa’yı da işkillendiriyor. Hakeza İskoç bağımsızlık isteğinin köşeye sıkıştırdığı İngiliz emperyalizmi de referandumlardan hoşnut değil. Madrid yönetimi 1 Ekim’deki referanduma destek vereceğini açıklayan 700’den fazla Katalan belediye başkanını açıkça tutuklamakla, cezalandırmakla tehdit etti. Muhafazakâr Rajoy hükümeti olası bir duruma karşı orduya tam yetki de verdi. Brüksel, Avrupa Birliği kurumları, üye ülkeler krizin kontrolden çıkmaması için teyakkuzda.

Irak’taki referandumun İspanya’dan farkı nedir?
Referandum sancısının derinden hissedildiği Irak, İspanya’ya oranla daha da kırılgan. Etnik, dinsel, siyasal ayrışmanın vurduğu, IŞİD sorununun kırılgan dengeleri daha da sarstığı ülkenin içinde bulunduğu kaotik siyasi iklimin referandumu sıcak bir çatışmaya evirme ihtimali hiç de az değil.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi 25 Eylül’de referandumu yapacak. Şayet bir son dakika iptali olmazsa. Erbil geri adım atmamakta kararlı. İran, Irak ve Türkiye’nin fiili müdahale tehditlerine rağmen Barzani geri atmamakta direniyor. Irak parlamentosu referandumu reddetti, Başbakan Haydar el İbadi’ye ülkenin birliğini korumak amacıyla “her türlü önlemi” alma yetkisi verdi. Bağdat askeri seçeneğin masada olduğu tehdidinde bulunurken, Barzani’nin karşı hamlesi siyasi kriz nedeniyle iki yıldır kapalı olan bölgesel parlamentoyu açarak, bağımsızlık fikrine tam destek çıkarmak oldu. ABD, BM ve İngiltere referandumun ertelenmesi için Barzani’ye alternatif plan sundu, referandumun ertelenmesini istedi. Barzani planı anında reddetti. Birçok Batılı ülke de IŞİD ile mücadelede Kürtler ile Irak hükümeti arasındaki işbirliğinin referandumdan zarar göreceği kaygısıyla oylamanın ertelenmesinden yana.

Barzani neden geri adım atmıyor?
Barzani bütün tehditlere rağmen neden geri adım atmıyor? Nedeni basit. Ortadoğu’da yeni bir dünya kuruluyor ve Barzani liderliğindeki Kürtler de bu dünyada kendisine yer bulma arayışında. IŞİD sonrası bölgenin, Suriye’yi de kapsayacak şekilde, Sykey-Picot’u aratmayacak bir mühendislik çalışmasıyla yeni bir dizaynı söz konusu. Bu yeni dönemin Kürtlere tarihsel bir fırsat sunduğunu farkında olan Barzani, Kürtlerin kurucu lideri olarak tarihe geçme hevesinde. Uzun yıllardır bugüne hazırlanan Barzani, içeride sarsılan otoritesini de bu vesileyle yeniden tesis etme niyetinde. Erbil yönetimi Irak’ın en istikrarlı bölgesi olsa da ekonomik sorunlardan, siyasal krizlere kadar birçok krizle karşı karşıya. İçerideki politik tıkanıklık nedeniyle bölgesel parlamento iki yıldır toplanamıyordu. Bununla birlikte Barzani dolan başkanlık süresine rağmen, koltuğunu bırakmış değil. Koltuğu bırakmaktansa siyasal sistemi kilitlemeyi tercih etti.

Referanduma kim niye karşı?
»ABD-BM-İngiltere: Temel kaygı Irak’ın daha da istikrarsızlığa sürükleneceği ve referandumun IŞİD ile mücadelenin önemini azaltacak olması. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders kararın IŞİD’le mücadeleye gölge düşüreceği uyarısında bulundu. Referandumun şimdilik ertelenmesini istiyorlar.

»Türkiye-İran: Her iki ülke de bağımsızlığın kendi Kürt sorunu üzerinde olumsuz etki edeceğini düşünüyor. Erdoğan “Hassasiyetimizin ne denli ileride olduğunu ayın 22’sindeki MGK toplantısı sonrasında Barzani çok daha açık görecektir” dedi.

İran en sert tepki gösteren ülkelerden. Ankara ile birlikte ortak hareket etme arayışında. Türkiye’nin tavrı BM toplantısı nedeniyle ABD’ye giden Erdoğan’ın Trump’la yapacağı özel görüşme sonrasında netleşecek.

»Rusya: Bağımsızlığın Kürtlerin doğal bir hakkı olduğunu açıklayan Moskova, Kürtleri de Irak’ı da ABD’ye kaptırmak istemediğinden her iki tarafı da karşısına alacak açıklamalardan uzak duruyor. Ancak krizi fırsata çevirme arayışında.

Rusya’nın petrol karteli Rosneft, Erbil ile dün bir milyar dolardan fazla bir tutara sahip bir doğalgaz boru hattı anlaşması yaptı.

»İsrail: Bölgede Kürt devleti referandumunu destekleyen İsrail dışında neredeyse devlet yok. İran’la arasına bir fiziki engel daha oluşturacak, İran’ın Suriye ve Lübnan’a erişimini zorlaştıracak, Arap olmayan, Müslüman ama laik bir devlet İsrail’in stratejik çıkarlarına uygun. Netenyahu,Kürtler’in ülkelerini kurma çabalarını desteklediğini söyledi.

»PKK-PYD: Zamanlamayı doğru bulmayan, koşulların oluşmadığını dile getiren her iki aktör de ulus devletler döneminin kapandığını, Kürtlerin kurtuluşunun mikro bir ulus devlet kurmaktan değil, bulunulan bölgelerde demokratik-konfederal bir yönetim modeliyle sağlanacağı görüşünde.

»Suudi Arabistan: Mezhepçi yaklaşımı tercih eden Suudi Arabistan’ın IKBY’ye desteği de Sünni aidiyet üzerinden. Zira bir Şii yönetimdense Sünnileri tercih etme taraftarı.

İran ve Türkiye’nin tepkisi nasıl olur?
İran ve Türkiye’nin askeri bir müdahale ihtimali bölgedeki denklemler, Kürt yönetiminin ABD ile olan yakın ilişkileri gibi faktörler nedeniyle şimdilik hayli zor. Bu nedenle her iki ülke de iki alanda sert yaptırımları hayata geçirecek.

1) Ekonomik yaptırımlar: İran ilk günden sınırı kapatacağını, ekonomik yaptırım uygulayacağını, yapılan anlaşmaları iptal edeceğini açıkladı. New York’a giden Erdoğan da benzer bir yaptırımda bulunacaklarına dair sinyal verdi. Ankara, Irak ile yaklaşık 350 kilometrelik bir sınır komşuluğunu getirdiği avantajı kullanacak. İkili ticaretin durdurulması, Irak Kürtlerinin en büyük gelir kaynağı petrol boru hattının kapatılması söz konusu olacak.

2) Siyasi yaptırımlar: Akla gelebilecek önlemler şöyle; IKBY’nin Tahran ve Ankara’daki temsilcilikleriyle Erbil merkezli basın-yayın organlarının kapatılması. Erbil Başkonsolosunun geri çağrılması. Kürt yöneticilerin bir kısmına kişisel yasaklar getirilmesi.
Ortadoğu’da her zamanki gibi denklem karışık. Bölgede referandumlu veya referandumsuz manzarayı tahmin etmek zor. Çok değişkenli, çok aktörlü kriz coğrafyasında net bir şekilde söylenebilecek tek şey Ortadoğu’da suların daha uzun bir süre daha durulmayacak olması.