"TÜİK tarafından son açıklanan rakamlar iktidarın söylemlerinin tersine enflasyon açısından işlerin daha da bozulmakta olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki aylara dikkat."

21 Aralıktan beri en sık duyduğumuz ifade sanırım “kur korumalı mevduat.” Türkiye ekonomisine ilişkin hangi sorun dile getirilse ekonomi yönetimi KKM’ye atıf yaparak cevap veriyor. Türkiye’nin tüm ekonomik sorunlarına “çare KKM” diye yanıt veriliyor.

Ama son haftalarda yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan veriler bunun hiç de beklendiği gibi gitmediğini, çözüm olmaktan ziyade bir külfete hızla dönüştüğünü gösteriyor.

Başlangıçta KKM verileri resmi olarak açıklanmıyordu. Genellikle yetkilerin beyanlarında telaffuz ettikleri rakamları kullanıyorduk. Fakat verilerin açıklanması yönünde gelen talepler sonunda, Şubat ayının başından itibaren bu veriler yayınlanmaya başlandı. Fakat bundan hızlıca vazgeçtiklerini de gördük. Artık hangi kaynaktan ne kadar KKM’ye giriş olduğunu bilmiyoruz. Fakat en son 11 Şubat tarihinde BDDK verileri “Hazine Yükümlülüğünde olan ve TCMB yükümlülüğünde olan” diye paylaşmıştı. Artık bu bilgi de yok ama o verileri zamanında indirmiştim. 11 Şubatta yaklaşık 369 milyar lira olan KKM’nin yarısı dövizden gelenlerden yarısı da TL’den gelenlerden oluşuyordu. En son açıklanan 25 Şubat verisinde KKM’nin toplam 520 milyar liraya çıktığı görülüyor. Yaklaşık 150 milyar liralık bu artış ile birlikte dövizden gelen tutarın 335 milyar lira olduğu ve bunun da ağırlıklı olarak şirketler kesiminden geldiğini tahmin ediyoruz. Diğer bir ifade ile aslında KKM’ye geçen şirketler bir taraftan kur artışlarına karşı korunurken, diğer taraftan da önemli bir vergi avantajından yararlanmış oldular.

Şöyle ki;

Dövizini bozduran şirketler kambiyo vergisinden muaf tutuluyor. Şirketlerden gelen tutarın döviz karşılığının kabaca 22 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu tutarın tamamına yakını Ocak ve Şubat aylarında KKM’ye aktarıldı. Dolayısıyla ortalama dönüş kuru 13,5 lira seviyesindedir. Dolar başına 5 liralık bir kambiyo karı olduğu düşünülür ise, yaklaşık 110 milyar liralık kazanç 2021 yılı kurumlar vergisinden istisna edilmiş oldu. Bu da yaklaşık 27 milyar liralık vergi kaybı demektir. Buna ek olarak, KKM’ye yatırılmış tutar üzerinden elde edilecek olan faiz kazancının da kurumlar vergisinden muaf olduğunu düşünürsek, altı aylık dönemde elde edilecek olan (yüzde 8,5 dönem faizi esas alınarak) 28 milyar lira da vergiden muaf olacaktır. Buradan ortaya çıkacak olan vergi kaybı yaklaşık 6 milyar liradır. Görüldüğü gibi kurlarda hiçbir değişim olmasa bile KKM için devletin vazgeçtiği kurumlar vergisi 33 milyar liranın üzerinde olmuştur.

Tüm müdahalelere rağmen kurlarda son bir haftadır yaşanan artışı ve bundan sonraki dönemde yaşanması muhtemel gelişmeleri de dikkate aldığımızda, KKM’nin yol açacağı kaybın toplam tutarının ne kadar yüksek olacağını tahmin bile edemeyiz. Her derde deva diye sunulan KKM’nin ne kadar büyük risklere gebe olduğu ortadadır.

ENFLASYON

Dün TÜİK tarafından açıklanan Şubat ayı enflasyon verileri TÜFE’nin yıllık bazda yüzde 54,44 seviyesine yükseldiğini gösterdi. ÜFE’deki artış ise yüzde 105 oldu.

Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle başta petrol ve doğalgaz fiyatları olmak üzere hemen tüm emtia fiyatlarında ciddi artışlar yaşanıyor. Petrol son bir haftada yüzde 22’den fazla artarak varil fiyatı 115 doların üzerinde yükseldi. Bizim beslenmemizde önemli yer tutan buğday fiyatları bu ay dolar bazında yaklaşık yüzde 40 arttı. Dünya buğday ihracatının yüzde 30’nun Rusya ve Ukrayna tarafından yapılması bu fiyat artışlarını açıklıyor.

Bu gelişmeler enflasyon açısından işlerin daha da bozulmakta olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak; parası olanlar vazgeçilen vergiler ve kurlar üzerinden korunurken, birikimi olmayanlar yükselen enflasyon ortamında yoksullaşmaya devam edecek.

Siz hangi gruptasınız?