Devletin kozmik odasına girilmiş, kontrgerilla deşifre olmuş. Üzerine bir de İsmet Berkan yetişip “Belgelerde ne olduğunu bildiğini, hatta gazetesinde manşet yaptığını” söyleyince akla mantığa aykırı kozmik oda tartışması trajediden çıkıp komediye dönüştü.

CHP Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal, 23 Ocak 1978’de parlamentoda yaptığı konuşmada, kontrgerilla faaliyetlerinin Özel Harp Dairesi ve Seferberlik Tetkik Kurulu çatısı altında gerçekleştiğini, örtülü ödenekle finanse edildiğini söylemişti. Fikri Sağlar da 2007’de “Kızıldere ve kontrgerilla” başlıklı yazısında anlattı: “...ülkemizde ‘kontrgerillanın’ varlığını ilk kez resmi olarak öğrenen, Bülent Ecevit’tir. Kıbrıs ‘Barış Harekâtı’ sonrası ABD tarafından konulan ambargo sırasında, dönemin Genelkurmay Başkanı, Ecevit’ten, örgütün ‘devamı için’ Başbakanlık örtülü ödeneğinden para talep etmiştir. Böylece, bu örgütün ‘bütçe’ içinde yer almadığını ve o güne kadar tüm giderlerinin, NATO kaynaklarından karşılandığı bilgisine sahip olan ilk Başbakan, Ecevit olmuştur.” Yıllar sonra Tuğgeneral Kemal Yılmaz, Özel Harp Dairesi’nin 1952’de kurulduğunu açıkladı. Soğuk Savaş döneminde, en büyük “tehdit” sosyalistler olarak görülüyorken. Emekli Yarbay Talat Turhan’dan: “Bizim ordu talimnameleri Amerikan talimnamelerinin tercümesidir. Amerika’da kontrgerilla örgütünün talimname numarası FM-31’dir. Yani Field Manuel 31. Bize ST-31 (Sahra Talimnamesi) olarak tercüme edildi.”

Devletin bu gizli anayasasında (ST-31) ne vardı? Ceza yasalarında suç olarak tarif edilen yöntemlerle muhaliflerle savaşmak: Öldürme, kaçırma, gözaltında kaybetme, bombalama, işkence, baskın, psikolojik savaş...

1992’de Özel Harp Dairesi’nin adı Özel Kuvvetler Komutanlığı oldu, Seferberlik Tetkik Dairesi aynen devam etti. 2009’da Arınç’a suikast girişimi gerekçe gösterilerek ilk kez bir yargı mensubunun içine girdiği, belgeleri incelediği iddia edildi. Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki kozmik odaya girilmesi infial yarattı. Peki ne çıktı kozmik odadan? İddiaya göre, kontrgerilla görevlilerinin listesi ve birkaç fişleme. 

2015’te suikast girişiminin gerçekliği olmadığı yine yargı tarafından anlaşılınca, devlet sırrı niteliğindeki bilgiler Genelkurmay’a iade edildi. İlker Başbuğ kozmik odayı kendisinin açtırmadığını söyleyip “suçu” Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e attı. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı, eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ise kozmik odadaki belgelerin dışarı çıkarılmadığını söyledi. Pekin, bilgileri ABD’nin istediğini söyleyerek olaya “milli” bir sos da kattı. (ABD kendi kurdurduğu örgütü bilmiyor sanki.) Tabii ki devletin yılmaz savunucusu Ertuğrul Özkök de imdadına yetişti, - sanki böyle bir şey mümkünmüş gibi - “belgeleri gazetede yazdık” diyen Berkan’a, vatanseverlik dersi verdi. Ona göre kontrgerilla, olası bir Yunanistan işgaline karşı (SYRIZA?) kurulmuştu. Oysa Özkök çok iyi biliyor ki kontrgerilla, onun da devletin de asıl düşman gördüğü, on yıllardır işkence tezgahlarından geçirdiği muhaliflere karşı kuruldu. Hâlâ da bunun için var.

Ne mi var kozmik odada?
30 Mart 1972 Kızıldere, 1 Mayıs 1977 Taksim, 19 Aralık 1978 Maraş, 1 Şubat 1979 Abdi İpekçi, 28 Mayıs 1980 Çorum, 24 Ocak 1993 Uğur Mumcu, 2 Temmuz 1993 Sivas, 12 Mart 1995 Gazi Mahallesi, 20 Eylül 1992 Musa Anter, 9 Kasım 2005 Şemdinli, 19 Ocak 2007 Hrant Dink var. O kozmik oda bu devlet durdukça açılmaz. Pisliği devrim temizler.