AKP-MHP İktidar blokunun siyasal-toplumsal muhalefeti etkisizleştirme, tasfiye operasyonları sürerken muhalefetin de bu saldırılar karşısında direnme kapasitesi giderek büyüyor. Hafta içi 60 dolayındaki Baro Başkanı’nın Ankara’ya yürüyüşü ve bu yürüyüşün karşısına konulan iktidar barikatının aşılması, Çağlayan Adliyesi’nde 6’sı tutuklu 7 gazeteci için çok geniş bir kesimin bir araya gelişi bu direnme kapasitesinin somut örnekleriydi.

Kuşkusuz baroların önüne konulan barikatı aşarak Ankara’ya varışı önemli bir moral yarattı. Ama süreç bitmiş değil ve baroların yanı sıra iktidarın TMMOB ve TTB başta olmak üzere kendisine muhalif meslek örgütlerini hedefe koyan yasa tasarıları sırada bekliyor. Bunların yanı sıra uzun yıllardır sermaye devletinin göz koyduğu kıdem tazminatının gaspına dönük hazırlıklar bu yazın beklenenin üzerinde sıcak geçeceğini gösteriyor.

“Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganı eskiden beri muhalefet eylemlerinde duyduğumuz bir slogan. Ülkemizin içinden geçtiği süreç hepimize bu sloganı ete kemiğe büründürme sorumluluğu yüklüyor. Bu sorumluluğa uygun ciddi bir pozisyon alma iradesi siyasal-toplumsal muhalefetin önünde bir görev olarak duruyor.

Bu somut gündemler etrafında siyasal ve toplumsal muhalefet merkezlerinin ayrı ayrı, iç içe, birleşik çok değişik biçimlerde ortak mücadele zeminleri oluşturmaları ihtiyacı ortada duruyor. Ayağına basılanın haykırdığı, diğerinin sırasını beklediği düzlemden çıkmak gerekiyor. İktidarın tek tek, sırasıyla muhalefeti avlamasına izin verilmemesi gerekiyor. Barolara, meslek örgütlerine, kıdem tazminatına, yerel yönetimlere, basın kuruluşlarına yönelik saldırılar bir bütünün parçaları. Parça, parça değil bütünlüklü bir karşı koyuş gerekiyor.

kurtulus-yok-tek-basina-749647-1.

Bunun ötesinde ne yapılması gerektiğinin ipuçları 26 Haziran 2020 tarihli gazetemizin BirGünce köşesinde yayınlanan “Krizden çıkış ve solun yolu”yazısının içinde mevcut:

“…sol, sosyalist partilerin önünde ikili bir görev bulunmaktadır. Her türlü kötülüğün ana yatağı haline gelen mevcut iktidar blokunu yenilgiye uğratacak geniş bir cephe yaratmak ve bunun sağlam temeller üzerinde yükselebilmesi için siyasal İslamcı rejimin bütün kurumsallaşmalarını, kadrolaşmasını çöpe atacak bir iradenin oluşturulması… Şimdi solun toplumsal taleplerin taşıyıcısı olmak için cesaretle öne atılmasının zamanıdır.”

***

ARTIK BİZ SORALIM

Z Kuşağı tartışılıyor. Türkiye’nin geleceğini bu kuşak belirleyecek. Bu kuşaktan 2003-2004 doğumlu İstanbul ve diğer liselerden bir araya gelmiş meraklı, sorgulayan, bağımsız, demokrat gençler sosyal medyada Artık Biz Soralım adıyla bir röportaj kanalı kurdu. Şu ana dek siyaset, sanat, tarih, iş dünyası ve sosyal medya fenomenlerinden toplam 21 kişi ile röportaj yaptılar. “Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olacağımızın farkında olarak şimdiden söz almak istiyoruz” diyorlar. Yaptıkları röportajların “Dünya’ya ve Türkiye’ye olan bakışlarını değiştirip geliştirdiğini, bu süreçte aslında gelecek gözüyle bakılan gençler olarak kendilerini ve yaşadıkları toplumu ilgilendiren konularda yeteri kadar söz sahibi olamadıklarını gördüklerini” belirterek “daha çok söz sahibi olmalarının önemli ve gerekli olduğuna inanıyorlar.” Evet söz gençliğe…

***

FINDIKLI: MECİ’Yİ BÜYÜTMEK

AKP-MHP iktidarı 31 Mart yerel seçimlerinde kaybettiği yerleri halkın iradesini çiğneyerek kayyumlarla geri alma konusunda pervasız adımlar atmaya devam ediyor. Şimdi de Rize Fındıklı Belediyesi hedef tahtasında. Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu hakkında İçişleri Bakanlığı soruşturma açtı. Soruşturma konusu Fındıklı Belediye Meclisi’nin Millet Parkı ve Millet Kıraathanesi’nin isimlerinin 100. Yıl Atatürk Parkı ve Kazım Koyuncu Kültür ve Sanat Evi olarak değiştirilmesi kararı ve bu kararın uygulanması. Ama esas neden Fındıklı Belediyesi’nin yerel meci kültürünü temel alan, dayanışmaya ve halkın meclislerine dayalı başarılı yerel yönetim anlayışının bölgede süreç içerisinde yaratacağı siyasi sonuçlar. Fındıklı’dan öteye ve yukarıya Ardahan’ı da içeren hatta Yusufeli ve Murgul hariç yerel yönetimlerde AKP-MHP yok. Fındıklı’dan Rize’ye doğru tek sol belediye yönetimi Fındıklı’da. Fındıklı’nın etkisinin önümüzdeki süreçte en yakın yerlere Ardeşen, Pazar, Hemşin ve Çamlıhemşin’e taşınması çok mümkün. Amaç bu etkiyi kırmak, Rize’de gelişecek AKP-MHP karşıtı dinamiklerin önünü kesmek. Buna karşı Fındıklı halkı ve dostları meciyi büyütmekte kararlı.