Ben de kutuplaşmaya karşıyım ama bu iktidarın müzisyenleri kendi kaderine terk etmesi seni mutsuz etmiyor mu? Eminim ki ediyordur. İbrahim Kalın-Erkan Oğur isminin bir şarkıda bile olsa yan yana gelmesi beni yaraladı hocam.

Kusura bakma hocam…

Erkan Oğur’u çok severim. Onun hakkında olumsuz bir cümle kurmayı aklımın köşesinden bile geçirmem. O hepimizin -bizim kuşaktan söz ediyorum- hocasıdır.

O bana göre müzisyenliğinin ötesinde bambaşka biridir. Müzisyenliği buz dağının sadece görünen bir yüzüdür. Bir derviştir o. Az konuşur, az harcar, az yer, az içer. Bu cümle çok iddialı gibi görünse de az yaşar.

Erkan Oğur’la dostluk kurmak zordur. Bütün şartlar yerinde olsa bile zordur zira Erkan kapalıdır, ketumdur. Sanki birilerimizden ona -daha doğrusu müziğine- bir zarar gelecekmişçesine korunaklıdır.

Konuşmayı sevmez, fazla hareket etmeyi sevmez, inanılmaz gitar partileri bile çalsa bir köy kahvesinde bir tabure üstünde çay içer gibidir. En tiz notaları söylerken bile konuşur gibidir Erkan Hoca. Onu çok seversiniz ama karşılık bulamazsınız. Bunu kasıtlı olarak yapmaz. Sevgi doludur ama bunu göstermenin zayıflık olacağını düşünür sanki. Onun da zaafları vardır hepimiz gibi. Ki bu normaldir de.

BELKİ BU ÇIRAĞINA KULAK VERİR…

Ben ondan çok şey öğrendim. Gölköy’de Melek ablanın pansiyonundaki mandalina ağaçlarının altında gitar çalarken toprağa dokunmayı, Mavi’de 80’li yıllarda kendi ürettiği gitarlarla müziğimizi daha yukarılara taşırken alçakgönüllü olmayı, az konuşup çok şey anlatmayı… Daha bir sürü şey. Ben usta-çırak ilişkisini çok önemserim. Erkan’ın bir enstrüman çalmada çırağı bile olamayacağımı da biliyorum. Ama belki Erkan bu yazdıklarımı okur ve de kendisinden birkaç yaş ufak bu çırağına kulak verir…

Erkan hocam seni tanıdığımı düşünüyorum ama İbrahim Kalın’ı hiç tanımıyorum. Kendisini sadece Cumhurbaşkanlığı sözcülüğü yaptığı dönemlerden televizyonlardaki hiç gülmeyen görüntülerinden ve konuşmalarından hatırlıyorum.

Yazdığı kitaplar var. Müziği seviyor. Bağlama çalıyor, beste yapıyor. Arif Sağ’ın öğrencisi. Türk Halk Müziği’ne gönül vermiş bir siyaset adamı. Aydın demek içimden gelmiyor ama en azından temsil ettiği siyasi partinin ve siyasi görüşün temsilcileriyle kıyaslandığında güzel sanatlara meraklı kültürlü biri. Ama bu olumlu özellikleri yaklaşık 20 senedir ülkeyi kaosa ve kutuplaşmaya sürükleyen bir iktidarın da en önemli isimlerinden biri olmasını engellemiyor. Bunlar benim kişisel görüşlerim de değil.

İnternette bir arama yaparsan ülkenin yolsuzluktaki yükselişini, kadına şiddet, çocuk istismarı, çevre katliamı, demokrasi ve insan hakları ihlallerinde ilk sıralarda yer aldığını göreceksin. Sen de ben de biliyoruz ki yaşamak sadece nefes alıp vermek değil ki.

Bizler özgürlük hissiyatı olmadan şarkılar, sözler yazamıyoruz hocam.

İKTİDARIN SÖZCÜSÜNE DESTEK NİYE?

İbrahim Kalın belki de bütün iyi niyetine, müzisyen kimliğine rağmen ne yazık ki bir anlayışı temsil ediyor. Muhafazakâr ve tek adam rejimini savunan anti demokratik bir anlayışı. Kendisi -aslında- böyle düşünmüyor deme şansımız ya da lüksümüz yok. Ona bir destek sağlamanın da.

Senin de benim de kız çocuklarımız var. İstanbul Sözleşmesi’ni oy birliğiyle kabul edip yıllar sonra da iptal eden bir iktidarın sözcülüğünü yapan bu isme bu müzikal destek niye?

Müziğin hayatındaki yerini iyi bilen insanlardanım. Demokrasi anlayışını da bir bütün olarak yaşama karşı saygılı duruşunu da. Ama hiç düşünmedin mi şimdi o güzelim Gümüşlük’teki müzik okulun bundan etkilenmeyecek mi? Oraya çocuklarını gönderen anne babalar “nasıl yani” diye sormayacaklar mı? İnsanlar “bir kalemiz daha mı düştü” diye düşünmeyecekler mi?

Sevgili Erkan hocam, bu işler sadece iyi niyetle yürümüyor. Ben de kutuplaşmaya karşıyım ama bu iktidarın -Kültür Bakanlığı’nın desteği hariç- müzisyenleri kendi kaderine terk etmesi, bir yılı aşkın bir süredir konser ve performans salonlarının kapalı olması, düştükleri ekonomik kriz nedeniyle sayısı belli olmayan müzisyenin intiharı, seni mutsuz etmiyor mu?
Eminim ki ediyordur. İbrahim Kalın - Erkan Oğur isminin bir şarkıda bile olsa yan yana gelmesi beni yaraladı hocam. Saygılarımla…


ERKAN OĞUR'DAN AÇIKLAMA

Erkan Oğur’la olan dostluğumu bilmeyenler yazdığım yazının kırk yıllık arkadaşlığımızı zedelemiş olduğunu düşünebilirler. Tabii ki öyle olmadı. Zira ben yazım yayınlanır yayınlanmaz kendisine gönderdim ve de “Hocam böyle bir şey yazdım başkasından duymuş olma” diye mesaj attım. Sonrasında konuştuk. Zaten yazımda da yazdığım gibi Erkan Oğur’u ne benim yazdığım yazı ya da herhangi birisiyle yaptığı müzikal birliktelik değiştirebilir.

Ama birkaç noktayı açıklamamda fayda var. Erkan Oğur’un ağzından birkaç cümleyi buradan paylaşmak istiyorum.

*Gümüşlük’teki müzik okulu Bodrum Belediyesi’nin binası ve ben borç içinde bir kiracıyım. Köy halkına, çocuklara ve gençlere müziği sevdirmek için böyle bir işe giriştim. Pandemi dönemi de resmen çökertti hepimizi.

*İbrahim Kalın’a ise bundan bir buçuk sene önce halk müziğini seven, bağlama çalan, deyişler söyleyen birisi olarak salt müzik için bir şeyler çaldım. Düzenleme yapmadım. Yüzümün yumuşaklığı ve hayır demeyi pek beceremeyen karakterimin de bunda etkisi oldu.

*Ben senin de çok iyi bildiğin gibi devrimci, solcu, Cumhurbaşkanlığı Müzik Ödülü’nü reddetmiş Erkan Oğur’um.

Evet Erkan Oğur bunları söyledi. Beni en çok mutlu eden taraf da -bazı kesimlerin beklediği gibi- bu yazdıklarımın iki eski dostun ilişkisine zarar vermemesi oldu.