Erdoğan’ın asker gönderme sinyalleri verdiği Libya da tıpkı Suriye gibi çok boyutlu uluslararası bir kapışmanın merkezi. Kaddafi sonrası üçe bölünen ülkede her grubun farklı uluslararası destekçisi bulunuyor

Libya, Suriye’den de beter bataklığa döner

Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım kavgası derinleşirken Türkiye’nin Trablus merkezli yönetimle yaptığı tek taraflı anlaşmanın yarattığı kriz de büyüyor. Erdoğan, askeri yardım çağrısı gelmesi halinde Libya’ya asker gönderebileceklerini belirtti. Sınır mutabakatının Türkiye’ye Libya’ya gitme hakkı verdiğini ileri süren Erdoğan, bu ülkenin iç işlerine de müdahil olmak istediklerini “Libya’ya her türlü desteği vermeye hazırız. Hafter, orada Libya’nın bir ulusal temsilcisi değil. Oradaki temsilci şu anda Sarraj’dır. Sarraj ekibi ile İstanbul’da oturduk, bu konuları müzakere ettik” sözleriyle ifade etti.

GÜÇ VE NÜFUZ KAVGASI

Erdoğan’ın asker gönderme hevesinin gözleri çevirdiği Libya da tıpkı Suriye gibi, çok boyutlu uluslararası bir kapışmanın merkezi konumunda. 6,5 milyon nüfuslu zengin petrol ülkesi Kaddafi’nin devrilmesinin ardından siyasi istikrarsızlığa sürüklenerek üç parçaya bölündü.

AKP hükümetinin de desteklediği siyasal İslamcıların ağırlıkta olduğu Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi hükümeti arasındaki çatışmalar aralıksız devam ediyor. Nisan ayında General Halife Hafter yönetimindeki silahlı güçler Birleşmiş Milletler destekli hükümetin bulunduğu Trablus kentine doğru ilerlemişti. Hafter güçleri ile UMH halihazırda yedi cephede savaşıyor.

libya-suriye-den-de-beter-batakliga-doner-659879-1.

AKTÖRLER VE DESTEKÇİLERİ

Muammer Kaddaf’inin Arap Baharı sürecinde NATO müdahalesiyle devrilmesinin ardından kaosa sürüklenen Libya’da 2011 yılından bu yana devam eden istikrarsızlık 2014’te iç savaş dönüşürken ülke de de facto olarak üç parçaya bölündü. Ülkede halihazırda iki parlamento, iki başkan ve iki ordu bulunuyor. Bunlardan ilki ülkenin doğusunda Mısır sınırına yakın Tobruk’ta bulunan Temsilciler Meclisi hükümeti. Diğer ise Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti. Bu iki yönetimin yanında çok sayıda radikal İslamcı Selefi militan da ülkenin güneyinde Fizan bölgesinde çöllük bölgeyi kontrol ediyor. Selefi militanlar bir ara Kaddafi’nin doğum yeri olan Sirte kentini ele geçirmiş, ancak Türkiye’nin de desteklediği Misratalı güçler, IŞİD’i aynı yıl içerisinde bölgeden çıkarmıştı.

Ulusal Mutabakat Hükümeti: Merkezi Trablus’ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere Türkiye, İtalya, Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlarca meşru kabul ediliyor. Bu hükümetin başında Fayez Al Sarraj var. Askeri birliklerinin başında ise Tümgeneral Usame Cuveyli bulunuyor. ABD’nin hem UMH hem de Hafter ile ilişkisi var. Bu yılın ortalarında Trump yönetimi Hafter ile diyaloğa geçti.

libya-suriye-den-de-beter-batakliga-doner-659877-1.

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi: General Halife Hafter destekli bu hükümet Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuveyt, Fransa ve kısmen de Rusya tarafından destekleniyor. Bu yönetime bağlı Libya Ulusal Ordusu’nun başında General Hafter var. Hafter doğuda İslamcılara ve Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı savaşıyor. Ülkenin önemli bir petrol üretimini de elinde tutuyor. General Hafter ülkede güvenliği yeniden inşa etmek, silahlı çetelere ve “teröristlere” karşı savaşmak istediğini söylüyor. Hafter İslamcılara karşı mücadele etmesi nedeniyle de yabancı müttefikler nezdinde belli bir itibara sahip.

Radikal İslamcı cihatçı militanlar: Sekiz yıldır devam eden iç karışıklık nedeniyle radikal İslamcı cihatçı militanların Kuzey Afrika’daki merkez üssüne dönüşen Libya’da IŞİD ve El Kaide başta olmak üzere çok sayıda Selefi/Vahabi grup varlık gösteriyor. Ülkenin özellikle güneyindeki çöl bölgesinde etkin olan irili ufaklı radikal İslamcı cihatçıların sayısı on binlerle ifade ediliyor. Ülkenin batısında Tunus sınırına yakın yerde Zintan merkezli güçler bulunurken, doğusunda da çeşitli aşiretler etkin.

KRİZ YARATAN ANLAŞMA

Türkiye ile Sarraj yönetimi arasında 27 Kasım’da imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası, Doğu Akdeniz’deki diğer ülkelerin tepkisini çekti. Yunanistan, Libya’nın Atina Büyükelçisini Persona non grata (istenmeyen kişi) ilan etti. Ankara ise elçinin kavulmasına tepki göstererek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusunda Güney Kıbrıs hariç bölgedeki her ülkeyle ikili ya da tek taraflı anlaşmalara hazır olduğunu söyledi.

libya-suriye-den-de-beter-batakliga-doner-659878-1.

ATİNA İTİRAZI BM'YE TAŞIDI

Yunanistan, Ankara ve Trablus arasında yapılan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasına ilişkin itirazlarını Birleşmiş Milletler’e sunduğunu duyurdu. Hükümet sözcüsü Stelios Petsas imzalanan muhtıranın geçersiz olduğunu ve kötü niyetle yapıldığını savundu. Türkiye-Libya Muhtırası’nın bölgedeki istikrara zarar vereceğini söyleyen Yunanistan, Avrupa Birliği’ne Türkiye ve Libya’ya yaptırım uygulaması çağrısında bulundu. Yunanistan ve Güney Kıbrıs, 27 Kasım’da imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nı Avrupa Birliği (AB) gündemine taşımaya hazırlanıyor. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Rum lider Nikos Anastasiadis’in perşembe ve cuma günleri yapılacak olan AB Zirve Toplantısı’nda konuyu gündeme taşıyacakları öğrenildi.

ÜÇÜNCÜ SONDAJ GEMİSİ DE YOLDA

İngiliz Times gazetesi, Türkiye’nin Fatih ve Yavuz’un ardından Doğu Akdeniz’e üçüncü sondaj gemisi gönderme arayışına sayfalarında yer verdi. Gazete, Ankara’nın bu adımla Brüksel’in uyarılarına karşın Avrupa Birliği’ne (AB) meydan okuyacağını yazdı.

Gazetenin İstanbul’daki Türkiye muhabiri Hannah Lucinda Smith’in imzasını taşıyan haber, “Cüretkar Türkiye, Akdeniz’de üçüncü sondaj gemisini konuşlandıracak” başlığını taşıyor.

Üçüncü sondaj gemisi için temas kurulan ülkeler arasında ilk iki geminin alındığı Norveç’in de olduğu bildirilmişti.