Merkez Bankası’nın internet sitesine girdiğinizde başlıkta ilk gördüğünüz şey “Merkez Bankası’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadesidir. Gayet açık bir biçimde yazılmış olan bu amaca ne kadar uygun davranıyorlar? Bırakın fiyatlarda istikrar sağlamayı, fiyatların seyrini tahmin etme konusunda bile istikrar sağlayamayan bir merkez bankamız var.

Dün MB’nin yılın ikinci enflasyon raporu yayınlandı. Üşenmeden oturup 58 sayfalık raporu okudum. Evet, hala inatla MB açıklamalarına bir anlam yüklemeye çalışıyorum. Ama olmuyor.

Ocak ayında 2022 yıl sonu için yüzde 23,2 olarak açıkladıkları enflasyon tahminlerini yüzde 42,8’e yükseltmişler. Ne kadar kolay değil mi? MB gibi önemli bir kurum üç ayda tahminlerinde yüzde 85 yanıldığını rahatlıkla ifade edebiliyor. Bir özel sektör kurumunun tepe yöneticileri tahminlerinde bu kadar yanılsalar ne olurdu diye merak bile etmiyorum çünkü yanıtını biliyorum.

Siz bakmayın öyle yıl sonunda enflasyonun yüzde 42’lere düşeceğine ilişkin tahminlerine. Raporda yayınladıkları bir grafikten anlıyoruz ki aslında Kasım ayı sonuna kadar olan sürede enflasyonun %75’e kadar çıkabileceği, ağırlıklı olarak yüzde 55-60 bandında hareket edeceği, ancak “baz etkisi ile” Aralık ayında hesaplamadan çıkacak olan %13’lük verinin etkisi ile yıl sonunda yüzde 42’lere gerileyebilirmiş. Anlaşılan, bu yıl enflasyon MB’nin “en son tahminine” göre bile oldukça yüksek seyredecek.

Peki neden? Rapordan anladığım kadarıyla enflasyonun yüksek seyretmesinde uyguladıkları para politikasının hiçbir rolü yokmuş. Enflasyonun yükselmesinin iki nedeni varmış: (1) fiyatlara sık ve sürekli zam yapılması, (2) Rusya-Ukrayna savaşı.

Birinci gerekçeye örnek olsun diye rapordan bir alıntı yapayım: "Fiyatların güncelleme sıklığının artması, buna paralel olarak fiyatların ortalama kalış sürelerinin azalması enflasyonu hızlandıran başlıca faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır." Enflasyonu hızlandıran “başlıca faktörlerden” birisini gördünüz işte: fiyatların “güncellenmesi.”

Gelelim diğer faktöre. Raporda bazı kelimeleri arattım. “Rusya” kelimesi 57, “Ukrayna” kelimesi 43 ve “Rusya-Ukrayna” ifadesinin ise 20 yerde geçtiğini gördüm. Hal bu olunca da MB’ye “dünya barışının tesis edilmesini” temenni etmekten başka yapacak bir şey kalmadığını düşünüyor olmalılar.

LİRALAŞMA

Enflasyon raporunda ve Başkanın sunumunda sık kullanılan ifadelerden birisi de “liralaşma.” Bu artıkça işlerimiz de düzelecekmiş. Bunu da şöyle yapacaklarmış: Kur Korumalı Mevduat ve benzeri araçlar ile Türk lirası tasarrufların teşvik edilerek getirilerin alternatiflerine göre geride kalmamasını sağlamak(!)

Bu ifadeden ne anladınız? Ben anladığımı buraya yazayım: TL’de kalanlar enflasyon karşısında ciddi kayba uğrayacaklar çünkü biz faizlere dokunamıyoruz. Siz en iyisi paranızı dövize ya da enflasyona endekslenmiş hesaplarda tutun, en azından mağduriyetiniz fazla olmaz. Çünkü “alternatiflerine göre” dedikleri şey korunmasız olarak lirada kalmak. Diğer bir ifade ile MB diyor ki eğer benim bastığım parada kalırsanız işiniz zor. Gelin bunu bir şeye endeksleyin ve bir miktar korunma sağlayın.

Eğer hali hazırda paranız varsa “Türk lirası cinsinden VARLIKLAR” ile koruyun. Ama bir birikiminiz yok ise ve aydan aya elde ettiğiniz gelirle hayatta kalmaya çalışıyorsanız, sizin için MB kılını bile kıpırdatmayacak.

BAKAN ALKIŞ İSTİYOR

Hazine Bakanı Nebati İstanbul Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada yüzde dokuzla, iki yıl ödemesiz kredi kullandıracaklarını söyledikten sonra sanayicilerden beklediği tepkiyi alamamasını onların “akşam uyuşukluğuna” bağlayıp, “Siz istiyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde sizlere arz ediyoruz” diyerek alkışlamalarını sağladı.

Peki, sanayicilerin alkışını zorla olsa da almak için kamu kaynaklarını onlara servet transferi yapacak şekilde aktaran iktidar, dar ve sabit gelirliler için ne yapıyor? Hiçbir şey!

AÇLIK SINIRI

Bu hafta Türk-İş dört kişilik bir ailenin Nisan ayı açlık sınırını 5 bin 323 lira olarak açıkladı. Son bir yılda artış yüzde 85’in üzerinde olmuş. TÜİK enflasyonunun çok üstünde. Asgari ücretten yüzde yirmi beş daha yüksek. Sabit geliri olanlar enflasyon karşısında korunmasız bırakılmıştır. Ancak parası olanlara türlü “koruma” sunuluyor ve bu ülke ekonomisini düze çıkarmanın bir yöntemi olarak bize sunuluyor.

Siz hangi gruptasınız, korunan mı, korunmayan mı?