Hitler faşizmin kitabını yazmıştı: Mein Kampf (Kavgam). Ve canına okumuştu herkesin.

Zaten biliyorduk ve söylüyorduk, şimdi kendileri söylüyorlar. Yeni Şafak’ta Abdülkadir Selvi de yazdı işte: AKP’nin seçim beyannamesinde kutsal dava ve mukaddes mücadelemiz teması işlenecekmiş. “Erdoğan’ın hukukunu korumak bu hareketin görevidir” diyen Selvi’nin sözleri nedeniyle Nuray Mert de artık “parti değil, hareket; program değil, dava” ile karşı karşıya olduğumuza işaret etmişti.

İşaret edilen yerde gördüğümüz gayet net: İslami faşizm.

Hani söyleyip dururlardı “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye, şimdi o yolun nereye çıktığını biliyoruz. Selvi’nin söylediği “kutsal dava”, “tarihsel misyon”, “tartışılmaz lider” gibisinden şimdi dinlediğimiz tüm martavallarda bize her şey faşizmlerini hatırlatıyor.

Beraber yürüdükleri bu yolda bir adım ötesi cihat ilan etmektir. Kitap yazarlarsa elbette “Mein Kamf” olmaz, ama belki “Benim Cihadım” olabilir.

Ve böylece sadece Türk tipi başkanlık da değil İslam tipi başkanlık rejimi kurulduktan sonra adına ister faşizm ister hilafet denilsin ne fark eder? Çünkü söz konusu olan, bir siyasi görüş veya program değil, artık “kutsal dava” olunca, davaya itiraz edenler, Cihatlarının hedefinde yer alacaklar.

Cihat, malum, savaşları kapsayan “mücadele” anlamında Kur’an ayetlerinde de kullanılır. Mesela Tahrîm Suresi, 9. Ayet şöyle der:

“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir.”

“Cihat” kavramı son yıllarda şu dünyayı cehenneme çeviren birçok İslami örgütün de sloganı oldu. Bugüne dek İslami terörist örgütler genel olarak intihar saldırıları, hava korsanlığı, adam kaçırma gibi yollara başvururlardı. Afganistan’daki Taliban’a rahmet okutacak ölçekte İslam Devleti (IŞİD) olarak ortaya çıkan son örnek İslam faşizminin zirvesine oturdu. El Kaide, Hizbullah, El Şebab, Taliban ve hatta Boko Haram bile IŞİD yanında çömez kalıyor.

Peki, bu bağlamda, İslamcı AKP’nin devlet terörü için piyasaya sürmeye çalıştığı iç güvenlik yasasının asıl hedefi ne? IŞİD hunharca esirlerini yakıyor, bunlar da tüm memleketi yakacaklar. Tüm muhaliflerini kâfir ve münafık ilan edip cehennemlerinde yakacaklar! Bakın işte, cihada konu olan “ganimet paylaşımı” bile Cemaat’in malları, bankaları üzerinden başlamadı mı?

İşte bu yüzden, diyoruz ki, faşizme sadece sandıkta karşı konulmaz. İşte bu yüzden Haziran, sadece o ayın 7. gününden ibaret değildir. Ve yine bu yüzden seçimden çok “meşru müdafaa” artık herkesin dilindedir.

Dün Kadıköy‘de düzenlenen “Laik, Bilimsel, Anadilinde Eğitim Ve Demokratik Yaşam İçin Dayanışma Ve Birlik Mitingi” meşru müdafaa için atılan ilk adım sayılmalı ve ikinci adım 13 Şubat boykotuyla atılmalı. Koşar adım Haziranlaşmalı…

•••

Bu arada gücenmezlerse eğer mitingle ilgili dün attıkları “Coğrafya kitabıyla sustur seni ‘Hilkati Âdemle’ aldatanı” manşetinden dolayı “bizim çocuklarımıza nasihat”te bulunabilir miyim? Manşeti önce hiç anlamadım, bir açıklama da yoktu. Anlamak için google’a bakmak zorunda kaldım, meğer Nâzım Hikmet’in 1928 yılında yazdığı şu şiirden alınmış:

Çocuklarımıza nasihat

Hakkındır yaramazlık. / Dik duvarlara tırman/ yüksek ağaçlara çık.// Usta bir kaplan/ gibi kullansın elin/ yerde yıldırım gibi giden bisikletini..// Ve din dersleri hocasının resmini yapan/ kurşunkaleminle yık/ Mızraklı İlmihalin/ yeşil sarıklı iskeletini.. // Sen kendi cennetini/ kara toprağın üstünde kur./ Coğrafya kitabıyla sustur,/ seni «Hilkati Âdem»le aldatanı.. // Sen sade toprağı tanı /toprağa inan.// Ayırdetme öz anandan/ toprak ananı./ Toprağı sev / anan kadar...