Metin Göktepe 10 Nisan 1968’de Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde doğdu. Gazeteciliğe 1992’de Haberde ve Yorumda Gerçek dergisinde başladı. 7 Haziran 1995’te kurulan Evrensel gazetesinde başından itibaren yer aldı, muhabirdi. Doğum gününe iki gün kala, tam 23 yıl önce bugün dövülerek öldürüldü. 28 yaşındaydı. 4 Ocak 1996 sabahı Ümraniye Cezaevi’ne giren askerler, mahpusları, sopalarla, […]

Metin Göktepe 10 Nisan 1968’de Sivas’ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde doğdu.

Gazeteciliğe 1992’de Haberde ve Yorumda Gerçek dergisinde başladı. 7 Haziran 1995’te kurulan Evrensel gazetesinde başından itibaren yer aldı, muhabirdi.

Doğum gününe iki gün kala, tam 23 yıl önce bugün dövülerek öldürüldü. 28 yaşındaydı.

4 Ocak 1996 sabahı Ümraniye Cezaevi’ne giren askerler, mahpusları, sopalarla, dipçiklerle ağır şekilde dövmüş, dört mahpus öldürülmüştü.

Metin, öldürülen mahpuslardan ikisinin cenazesini izleyip haber yapmak üzere Alibeyköy’e gitti.

Sarı Basın Kartı olmadığı gerekçesiyle cenazeye sokulmadığı gibi, 8 Ocak 1996’da yüzlerce insanla birlikte gözaltına alındı.

Götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda polis Metin’i döverek öldürdü. Sonradan kendilerini “Duvardan düştü” diye savunacaklardı.

Polislere dava açıldı, devlet polislerinin güvende olmadığına hükmedip davayı İstanbul’dan Aydın’a, oradan da Afyon’a taşıdı.

Dava, 28 Eylül 2000’de, beş polis memuruna verilen 7’şer yıl 6’şar ay hapis cezasının onanmasıyla bitti. Bir polisin cezasını Yargıtay bozdu.

Zaten polisler de bu karardan birkaç ay sonra çıkan Şartlı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası ile bu kadarcık cezayı bile tamamlamadılar.

Devlet görevlilerinin yargılanması cezasızlıkla biterken, yargı, söz konusu Metin’le ilgili haber yapan Evrensel olunca kılı kırk yardı. Gazeteye aynı yıl, Göktepe’nin ölüm yıldönümünde, onu darp eden polislerle ilgili bilgi de içeren “Ben mutlaka izlemeliyim arkadaşlar” başlıklı makaleyi yayınlamaktan bir hafta kapatma cezası verildi.

Makalenin başlığındaki ifade, Metin’in, öldürüldüğü habere gitmek için söylediği sözlerdi.

Gazeteye verilen ceza bununla da kalmadı, dönemin DGM’si gazetenin iki yöneticisine [zamanın para birimiyle] 720 milyon lira para cezası verdi. İki gazeteci cezaya itiraz etti, dosya AİHM’ne taşındı ve bir yıl önce, 16 Ocak 2018’de karar veren AİHM, Türkiye’yi “ifade özgürlüğünü ihlal etmekten” tazminata mahkum etti.

Yani, Metin’in gazetesi, onun sözlerini yayınlamaktan dolayı, Metin’i öldüren polislerden daha yüksek cezaya çarptırılmış oldu.

Metin sadece haberleriyle değil ölümüyle de memleket yargısının durumunu anlattı, anlatıyor, 23 yıldır.

Yaşasaydı belki işsiz, belki hapiste, belki sürgün olacaktı. Ama hep gazeteci kalacaktı.