Şunu söylemek sadece görülenleri tekrar etmektir:

Bunlar var ya bunlar, iktidardan düşmemek için her türlü melanete tutunabilirler!

Son “haberler” yarattıkları kaosun nasıl devam ettirileceğini apaçık gösteriyor.

Milliyet gazetesinde Tolga Şardan imzalı önemli bir “haber” (!) vardı. MİT, seçim öncesi Esad’ın Türkiye’yi karıştıracağı “bilgisini” almış ve bu bilgiyi de İçişleri Bakanlığı’na iletmiş! MİT’in yazısında, Suriye hükümetinin Türkiye’de provokatif eylemler gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla adi suçlardan tutuklu yaklaşık 5 bin mahkûma eğitim verdiği ve bu tutuklulardan 2 bin 400’ünün Şubat ayı içinde salıverildikleri belirtilmiş. Bu kişilerin Cilvegözü ve Öncüpınar Sınır Kapıları ile Beyrut üzerinden İstanbul ve Mersin’e gelerek İstanbul, Mersin, Adana, Antep, Urfa, Hatay ve İskenderun’un da aralarında bulunduğu 12 farklı yere gitmelerinin planlandığı açıklanmış. Şam yönetimi Türkiye’ye gitmelerine rağmen verilen görevi yerine getirmeyenlerin Suriye’deki yakınlarına zarar verileceği yönünde tehditte bulunuyormuş. MİT ayrıca son dönemde Suriye’de adi suç geçmişi olan kişilerin Türkiye’ye seyahatlerinde bir artış görüldüğünü ancak bu kişilerin yasal pasaport kullanmaları nedeniyle Türkiye’ye girişlerinin engellenemediğini de belirtmiş.

Ancak MİT yazısında şöyle bir cümle yokmuş: “Minareyi çaldık kılıfını da hazırladık!”

Oysa yiyecekleri haltların kılıfını şimdiden ve alenen hazırlıyorlar. Suriye’deki dinci terör örgütlerine verdikleri destek karşılığında onları potansiyel milis kuvvetleri olarak Türkiye’de kullanacakları kuşkusu hep vardı, bu konuda epey yazdık, çizdik. Şimdi seçim öncesinde pekâlâ bunlara provokasyon yaptıracaklar ve diyecekler ki “Bakın Esed’in adamları neler yapıyor!”

AKP iktidarının valilerinin emrine giren TSK, Kürtlere operasyon düzenliyor, AKP ortaya çıkıp bağırıyor: “Bakın PKK neler yapıyor!”

İşte siyaseti kilitleyip seçim sandığını da bu tür maymuncuklarla açma gayretindeler, bunun gayet farkındayız. Lakin farkında olmak yetmiyor ki…

İşte başka (ama bu kez sahici) bir haber de Olcay Büyüktaş imzasıyla Cumhuriyet gazetesinden: Son iki yılda 7 milyon kişi daha yoksullaşmış. 2012’de 23 milyon 668 bin kişi olan “yardıma muhtaç insan” sayısı, 2014’te 30 milyon 500 bine yükselmiş. Nüfusun yüzde 39’unun aylık geliri 270 liranın altında!

Yani bu memlekette insanlık ayaklar altında! Ve bu duruma itiraz ettiğimizde bize dönüp “faşist” diyorlar, inanabiliyor musunuz? O var ya o, vallahi şöyle konuşabiliyor: “Onların insan haklarından anladıkları herkesin kendi çizdikleri hayat çizgisinde kalmalarıdır. Bunları herkes için istediğinizde onların bir anda faşist olduklarını görürsünüz.”
Yani illa fiziksel şiddet şart değil, ideolojik şiddete de maruz kalıyoruz. Lakin bu tür lakırdılara büyük şair Nefi yüzyıl öncesinden cevap veriyor:
“Müftü efendi bize kâfir demiş/ Tutalım ben O’na diyem müselman/ Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere/ İkimiz de çıkarız orda yalan.”
Offf ki offf… İnsanın içi sıkılıyor, kararıyor.
Öyleyse bu haftalık kara mizaha sığınalım ve “Saraya 8 dönüm daha katılmış, sandıkta işler kötüye giderse bağımsızlığını ilan edecek herhalde!” diye avunalım.