AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Başkanlık Sistemi’nin röntgeni, MR’ı çekilecek” dedi. Yani inceleyeceğiz, araştıracağız filan demedi. Düpedüz hastalık teşhisinde kullanılan röntgen, MR terimleriyle vahim bir durum olduğunu alenen itiraf etmiş oldu. Cumhur İttifakı’ndaki ve AKP bünyesindeki çatırtılar demek ki kırık kemiklere ve dalak şişirmelere yol açmış. İlhan Cihaner, son yazısında önemli bir tespitte bulundu: “İttifakların ele […]

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Başkanlık Sistemi’nin röntgeni, MR’ı çekilecek” dedi. Yani inceleyeceğiz, araştıracağız filan demedi. Düpedüz hastalık teşhisinde kullanılan röntgen, MR terimleriyle vahim bir durum olduğunu alenen itiraf etmiş oldu.

Cumhur İttifakı’ndaki ve AKP bünyesindeki çatırtılar demek ki kırık kemiklere ve dalak şişirmelere yol açmış.

İlhan Cihaner, son yazısında önemli bir tespitte bulundu: “İttifakların ele alınışı partilerin üyelerinin ve oy verenlerinin aşağıdan yukarıya olgunlaştırdıkları taleplerinden kaynaklanmıyor. Ağırlıklı olarak siyasetteki dar karşıtlıkları (AKP-Erdoğan/CHP-Kılıçdaroğlu, vs.) kullanan parti elitlerinin, kendi aralarındaki matematik hesaplar üzerinden yürüyor.”

Cihaner haklı, özellikle muhalefet bakımından aritmetik bir ittifak var, geometrik ittifak (henüz) yok. Her şey sadece oy hesabıyla yapılıyor. Oysa geometrik (sosyolojik) ittifak, oyların alt alta sıralanıp toplanmasının çok ötesinde bir çaba istiyor.

Elbette hiç kimse din düşmanlığı yapın veya İyi Parti’nin filan hassasiyetlerini (CHP olarak) dikkate almayın demiyor. Ama çoğunluğu oluşturan yoksulları kazanmak istiyorsan önce bir emek ekseni kuracaksın. Kürtlerden oy istiyorsan, onların haklarını savunacaksın. Modernlikten söz ediyorsan, laiklik kelimesini ağzına almaktan korkmayacaksın. Geometrik olarak bütün bu kesimlere alan açacaksın ki yine geometrik olarak çoğalabilesin.

Bu konudaki uyarıyı da L. Doğan Tılıç dile getirmişti: “23 Haziran’ın, umut verici olduğu kadar yoldan çıkarıcı ‘cilveli’ bir hali de var. Geçen gün, bir sol popülizmin de olabileceğini söylediğim yazıyı; ‘Ancak, sağlam bir ideolojik belkemiğiniz ve sınıfsal yaklaşımınız yoksa, bir bakarsınız ki tersine döndürdüğünüzü sandığınız popülizm sizi kendisine döndürmüş!’ diye noktalarken, işaret etmek istediğim bu sağa çağıran ‘cilve’ydi.”

Doğan’ın dediği gibi gidişatı yorumlama ve değiştirme iddiasında olanların bu tür cilvelerden uzak durması şart. Ne demişti Lenin? “Tarih bazen cilve yapabilir, ama bu tarihi yorumlama görevini üstlenenlerin düşünce cilvelerini mazur gösteremez.”

Söz Lenin’den açılmışken, bizim kuşak devrimcilerinin ezbere bildiği ‘milli kriz’ kriterlerini hatırlamadan ve hatırlatmadan olmaz, üstelik yerli-olmayan ve yine de ‘milli’ kriz, Merkez Bankası’nda bile derinleşmekteyken…

Lenin’in ‘milli kriz’ kriterlerindeki alametler yine fazlalaşıyor. Hâkim sınıflar açısından bir değişiklik yapmaksızın hâkimiyetlerini sürdürmek imkânsız hale gelmedi mi? Geldi! ‘Üstteki sınıflar’ arasında şu ya da bu şekilde bir kriz yok mu? Bal gibi var. Hâkim sınıfların politikasındaki bu kriz, ezilen sınıfların hoşnutsuzluk ve kızgınlıklarının ortaya dökülmesini sağlayacak bir gedik açmadı mı? Hem de İstanbul surlarında, kocaman bir gedik açtı açmasına da… Bu gedikten içeri girecek mecal var mı? İslamcı-faşist bir seferberlik karşısında muhalefet yeterince etkili olamıyordu ama şimdiki şevk ve heyecan örgütlenirse, ‘tabii ki var’ diyebiliriz.

İşte bu yüzden aritmetik Millet İttifakı içinde geometrik olarak Halk İttifakı örgütlemek şarttır. Bu ittifakın biçimini belirleyen elbette onun geometrik (sosyolojik) tabanı ve faaliyetinin muhtevası olacak. Aritmetiğe-sayısala dayalı bir ittifakta muhteva sistem içi, yani içi boşaltılmış çözüm olarak kaldıkça Millet İttifakı da sadece içi boş kabuk olabilir. Halk İttifakı’nın faaliyeti ise, iktidar icraatlarına sadece tepki vermek yerine pro-aktif, ön alıcı bir hareket planında somutlaşabilir. Bu ise seçimcilik ve belediyecilikle yetinmemek, yerinden yönetimi hayata geçirmektedir.

Sistemin röntgeni ve MR’ı asıl böyle çekilir, musalla taşını ise varsın kendileri bulsunlar.