Ekonomiye ilişkin verileri takip etmenin yanında ekonomik işleyişi etkileyecek olan yasal düzenlemeleri de yakında takip etmek gerekiyor. Bunun için de meclise sunulan, kabul edilen, remi gazetede yayınlananları fırsat buldukça okumaya ve anlamaya çalışıyorum.

Okuduklarımı anlamam da kolay olmuyor. Çünkü metinlerde filanca sayılı kanunun bilmem ne maddesine şu cümleden sonra “ve …..” eklenmiştir ya da bilmem ne sayılı kanunun falanca maddesine “ uygulanmaz” ibaresi eklenmiştir gibi şeyler bu metinlerde sıkça yer alıyor. Bu nedenle düzenlemeleri anlamak ve ne amaçlandığını görmek için atıf yapılan diğer kanunların ilgili maddelerine de bakmak gerekiyor. Bu da hukukçu olmayanlar için oldukça zor bir iş.

En son genel kurulda kabul edilen torba kanunun 21. Maddesi de yukarıda anlattığım şekilde yazılmış. Tam 2.878 vuruştan oluşan(yaklaşık bu köşe yazısı uzunluğunda) iki cümleden ibaret bir maddede Türkiye Varlık Fonu’na ek muafiyetler getirilmiş. Anlaması o kadar zor ki!

Bunu hangi milletvekili hangi uzmanlığı ile bu kadar karmaşık ve birçok kanunda değişiklik yapan şekilde yazmış diye merkat ettim doğrusu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile artık yasal düzenlemeler doğrudan milletvekilleri tarafından verilecek teklifler ile yapılacak, yürütme bu süreçte yer almayacak deniliyordu. Ancak torba kanun tekliflerine baktığım zaman bunların milletvekilleri tarafından yazılmış olma ihtimalinin düşük olduğu izlenimine kapılıyorum. Yanılıyor muyum acaba?

Yapılan en son düzenleme ile Varlık Fonu’nun muafiyet alanı genişletiliyor. 6741 Sayılı Kanun’la kurulan ve kurulduğunda mevcut pek çok düzenlemeden muaf tutulan varlık fonuna yeni muafiyetler getiriliyor.

Torba kanunda düzenlenen şekli ile Fon’un bu süreçte satın alacağı ya da ortak olacağı şirketlere Türk Ticaret Kanunu’nun 195 ve 209. maddelerinin uygulanmayacağı söyleniyor. Peki, uygulanmayacak olan bu maddeler neyi zorunlu kılıyordu? Bu maddelerde “Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılamayacağı” düzenleniyor. Şimdi Fon’un sahip olacağı tüm şirketler bu düzenlemeden istisna olacaklar, diğer bir ifade ile fon bu şirketlerdeki hâkimiyetini istediği gibi kullanacak. Ayrıca SPK mevzuatının da bu şirketlere uygulanamayacağı söyleniyor.

Kuruluş kanununda “stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek” yetkisi verilen Fon sanırım bu yetki kapsamında krize girmiş olan şirketleri satın alabilecek ya da bunlara ortak olabilecek. Bir anlamda fon üzerinden özel sektör kuruluşlarının kamulaştırılması işlemi yapılacak.

Bu kapsamda hangi şirketlerin “stratejik” olduğuna nasıl ve kim karar verecek bilmiyorum. Fon tarafından alınacak şirketler arasında bir ayırım yapılacak mı belli değil. Anladığım kadarıyla fon yönetiminin “stratejik” bulması yeterli olacak. Oysa kanunların açık olması gerekir. “Stratejik” kapsamına nelerin girdiğinin açıkça belirtilmiş olması lazım. Aksi takdirde inisiyatif tamamen fon yönetimine bırakılmış olur.

AKP iktidara geldiğinden beri özelleştirmeler yaparak kamuya ait olan neredeyse tüm şirketleri ve varlıkların büyük bir bölümünü sattı. Şimdi içinde bulunulan kriz gerekçe gösterilerek farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin “kamulaştırılması” yapılacak. Ancak bu kamulaştırmalar varlık fonu üzerinden olacağı için, satın alınacak olan tüm şirketler kamusal denetimden muaf olacaklar. Daha önce Sayıştay ve benzeri denetimlere tabi olan şirketler yerine bu denetimlere tabi olmayan fon şirketlerimiz olacak. Ne diyelim. Hayırlı olsun.