Türkiye’nin cari işlemler açığı hızla büyümeye devam ediyor. Bu yılın mart ayında 4,8 milyar dolar olan açık nisan ayında 5 milyar doların üzerine yükseldi. Koronavirüs salgını ve yavaşlayan ekonomik aktiviteye ve düşen enerji fiyatlarına rağmen cari işlemler açığının artarak devam etmesi Türkiye’nin artmakta olan döviz ihtiyacının da bir göstergesidir. Her ne kadar ithalat düşüyor olsa da cari açık yükselmeye devam ediyor.

Merkez Bankasının net rezervlerinin negatif olduğu bir dönemde artan cari işlemler açığı tedirginliğe yol açıyor. Uyguladıkları yüzde 1’lik vergi oranına rağmen vatandaşın dövize olan talebini sınırlayamayan iktidar, ithalatı azaltarak döviz ihtiyacını azaltmaya çalışıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Mayıs ayında yaptığı açıklamada “stratejik ürünler hariç, ithalatın eskisi kadar kolay olmayacağını” söylemişti. Koronavirüs salgınından sonra binlerce ürüne gümrük vergisi getirildiğini biliyoruz. Bu “önlemlerle” ithalatın azalması hedefleniyor.

Geçtiğimiz hafta sonu açıklanan bir karar ile yüzlerce yeni ürüne daha ek gümrük vergileri getirildi. Açıklanan listede ilgimizi çeken ürünler de vardı. Örneğin Peruk. Artık peruk ithalatına %20 oranında ek gümrük vergisi uygulanacak.

Haberi okuyunca dikkatimi çekti ve merak ettim. Acaba Türkiye peruk ithalatına yılda ne kadar harcıyor? Girip TÜİK verilerine baktım. En son 2019 yılına ait veriler var. Türkiye 2019 yılında toplam 1,4 milyon dolarlık peruk ithal etmiş. Peruk deyip geçmeyin. TÜİK, (1)İnsan saçından, (2) dokumaya elverişli sentetik maddelerden ve (3) diğer maddelerden olmak üzere üç grupta tanımlamış peruğu. Peruk ithalatının büyük kısmı insan saçından yapılandan oluşuyormuş, 1,1 milyon dolar. Milyonu yanlış okumadınız, milyar değil gerçekten milyon. Geçen yıl peruk ithalatına harcanan para, 1,4 milyon dolar, üst segmentte yer alan BİR otomobil için ödenen para kadar bile değil.

Peki, 2019 yılındaki toplam ithalatımız ne kadar? Yaklaşık 200 milyar dolar. Buna göre, peruğun toplam ithalattaki payı, oran olarak buraya yazamayacak kadar küçük. Siz de hesaplayabilirsiniz. Ama çıkan oranı hesap makinanızda okumakta zorlanabilirsiniz. O kadar küçük. O zaman soralım, ithalattaki payı önemsenmeyecek kadar küçük olan peruğa ek vergi getirilmesinin Türkiye’nin cari işlemler dengesine etkisi ne olur? Sıfır. Ama yine de vergi getirildi. Bu aslında iktidarın ithalatı sınırlamak için harekât alanı kalmadığının da bir göstergesidir. Çaresizlik paniğe dönüşmüş, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Döviz talebinde hiçbir etkisi olmayan bir ürüne ek vergi getirerek insanların kendilerini iyi hissetmelerinin önüne geçiyorlar.

Ayrıca, bence bu karar anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı. Çünkü saçı olanların kullandıkları, saç fırçası, saç boyası gibi ürünlere ek gümrük vergisi getirilmez iken, saçı olmayanların kullandıkları peruğa ek vergi konulması adil de değildir. Üstelik peruk dışındaki saç ürünlerinin ithalatına harcanan döviz miktarı peruklara harcanandan kat be kat fazladır.

PERUK STRATEJİK BİR ÜRÜNDÜR

Benim saçımla ilgili bir sorunum şimdilik bulunmuyor. Saçlarım henüz yerinde duruyor. Ama benim yakın çevremde de gördüğüm kadarıyla bazılarının benim kadar saçları yok. Bazıları bunu sorun etmez iken bazıları bu durumdan memnun olmadıkları için farklık çözümler bulmaya çalışıyorlar. Saç ektirenleri duyuyorsunuz. Ama bu pahalı ve cerrahi müdahale gerektiren bir yöntem. Daha ucuz ve kolay olan alternatif ise peruk kullanmak. Eğer peruk kullanan insanlar kendilerini iyi hissediyorlarsa ki hissetmeseler kullanmazlar, bırakın alıp kullansınlar. Kullananlar açısından peruk “stratejik bir üründür.”