Dilek Doğan’ı evine girip vuran polisle ilgili soruşturmada, o polisin meslektaşları, belki de arkadaşları görev alacak.
Dilek’in vurulduğu baskınla ilgili kamera görüntüleri, balistik incelemesi, evdeki eşyalar gibi deliller Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı polislerin elinden geçerek savcılığa iletilecek.

Hatta olayın tanıkları da polisler olacak.

Yani Dilek’i vuran polise açılan soruşturmanın davaya dönüşmesi ve sorumlunun ceza alması için gereken deliller, yine polisler aracılığıyla yargıya ulaşacak.

Ulaşacak mı peki? Hasan Ferit Gedik’in kanlı gömleği bulundu mu?

Bu soruşturmada görev alacak olan polislerin kaçı, basına (Anadolu Ajansı’na) “evde çatışma çıktığını, ev sakinlerinden birinin polisin silahına sarılıp tetiğe bastığını, Dilek’in ağabeyi tarafından vurulduğunu, hatta intihar bombacısı olarak arandığını” sızdırdı?

Avukatları, savcılığa yaptıkları şikâyette haberleri “yalan” diye tanımladılar:

“Basında yer alan ve emniyet kaynaklı olduğu ifade edilen yalan haberler, benzer vakalarda olduğu gibi, katliam/infaz saldırılarını veya girişimlerini meşrulaştırmak veya psikolojik zemin hazırlama ve en nihayetinde adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs amacıyla bizzat emniyet yetkilileri tarafından basına servis edilmektedir. Emniyet kaynaklı olduğu ifade edilen tüm bu haberler suçu ve suçluyu koruma, maddi gerçeği gizleme, delil karartma ve adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs mahiyetindedir.”

Başka bir soru daha: Dilek’in vurulduğu operasyonda görev alan polislerin silahına el konularak balistik incelemesi yapıldı mı? Yapılacak mı? Hangi silahın ateşlendiği, dolayısıyla hangi polisin tetiğe bastığı araştırılacak mı?
Çünkü polisin fail olduğu olaylarda genellikle, onlarca polis soruşturmaya dahil edilir ve hangisinin tetiği çektiği bulunamadığı gerekçesiyle polisler, “sanık lehine şüpheden” yararlanır, ceza almaz. (Zaten Dilek’i öldürdükleri baskında da makul şüpheden yararlanmamışlar mıydı?)

Doğan Ailesi’nin avukatları, şüpheli kişi polis memuru olduğu için polislerin delillerle temasının önlenmesini, soruşturmanın savcı tarafından bizzat veya jandarma tarafından yürütülmesini istediler.
Ayrıca, soruşturma dosyasındaki tüm evrakın kendilerinin de incelemesine olanak sağlanacak şekilde hazır bulundurulmasını talep ettiler.

Savcılıktan isteklerine yanıt, mahkemeden geldi: Gizlilik (kısıtlama) kararıyla. Hem Dilek’e vurulmasının ardından açılan “terör bağlantılı” soruşturmaya hem de polislerle ilgili soruşturmaya aynı gün gizlilik kararı verildi.
Görünen o ki, soruşturmada Dilek’i vuran polisler gibi polisler görev alacak, delilleri onlar toplayacak. Ve bu delillere Dilek’in avukatları ulaşamayacak.

Polisler basına servis edilen haberlerle infazı kamuoyu nezdinde meşrulaştırma, “adil yargılamayı” etkileyerek beraatlarına zemin hazırlama gibi amaçlarını, ellerindeki delillerle sürdürme şansına sahip olacaklar.

Bu arada delillerle oynama, delil karartma, saklama, yok etme gibi ihtimallerden bahsetmiyorum bile.

Polislerin tutuklanmasının, yargılanmasının, ceza almasının tek yolu, kamuoyunun gerçeği öğrenmek ve adil yargılama yapılması yönündeki baskısı olur.

Dilek’in desteğimize ihtiyacı var. Şimdi, her zamankinden çok.