Bu hafta gözler Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında yapılacak olan faiz kararına çevrilmişken, Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Cuma günü “müjde” vereceğine ilişkin bir açıklama geldi. Bakan Albayrak’ın da “Türkiye’nin eksenini değiştirecek” dediği bu “müjde” birden bire ülke gündemine oturdu.

Benim, müjdenin ne olduğu konusunda bir fikrim yok. Aslında sadece benim değil, iletişimin başkanının bile yokmuş ki “Cuma gününü iple çekiyoruz…” diye tweet atmış.

Bilmediğimiz bir konu üzerinde yazı yazmaktansa, bildiğimiz bir konu üzerinde değerlendirme yapmak daha doğru olur diye düşünüyorum. O zaman gelin biz de başından beri beklediğimiz MB faiz kararı üzerinde duralım.

Dün MB bir haftalık repo oranı olan politika faizini %8,25’te “sabit tuttu”. Yanlış anlamayın, faizi sabit tutmadı, “politika faizini” sabit tuttu. Karışık bir ifade mi oldu? İzin verin açıklayayım.

Kurların bayramdan sonra çok hızlı hareket etmesi ile birlikte MB de faizlerin artmasına yol açacak kanallardan bankalara para vermeye başladı. Yok öyle gidip politika faiz oranından borçlanmak felan! Eğer para istiyorsan MB’den, o zaman ödeyeceksin yüksek faiz. Faizleri “%8,25’te sabit tuttuğunu” açıkladığı gün yapılan ihalede oluşan faiz %11,72 oldu. Bu ihalede oluşan faiz politika faizinin %42 üzerinde. Ama olsun, sonuçta faizler değişmedi ya, siz ona bakın.

MB faizleri en son %8,25 olarak belirlediği tarihteki beklediği enflasyon %7,4 idi. Diğer bir ifade ile kendi beklediği enflasyonun 85 baz puan üzerinde bir faiz uyguluyordu. Böyle bakınca pek de kötü değil diye düşünebilirsiniz. Ancak bu ayın başında MB enflasyon beklentisini %8,9’a yükseltti. Tamam, onu yükseltti de faizleri ne yaptı? Orada bir değişikliğe gitmedi. Enflasyon aratacak ama faizler düşük kalacak. Güzel. Hayır, enflasyonun artması güzel değil, faizlerin değişmemesi güzel. Zaten bizim ilgilendiğimiz tek şey faizlerin düşük kalması. Aslında son cümle pek doğru olmadı. “Politika faizi” düşük kalsın. Neden? Şu faizin adına bakar mısınız, “Politika faizi”? Adında “politika” geçtiği için vatandaşların bunu siyasetçiler ile ilişkilendirme riski var. Siyasetçiler derken de iktidar, muhalefet hepsini kastetmiyorum. Hangi siyasetçiyi kastettiğimi siz anladınız. Faiz konusundaki hassasiyeti de malum. En iyisi biz, siyasetçilere fatura çıkarmadan faizleri artıralım diye düşünüp diğer kanallar üzerinden faizleri artırmışlar.

Acaba “politika faizi” adından “politika” sözcüğünü çıkarsak MB’nin tavrı farklı olur mu? Ne bileyim, ana faiz, esas faiz, sadece faiz desek? Ya da faiz sözcüğünü hiç kullanmasak? “Ödünç verme bedeli”, “kira”, “kullanım hakkı bedeli” filan desek? Ne bileyim. Ben PPK üyelerine yardımcı olmaya çalışıyorum.

Tabi bir taraftan faizleri artırırken faizi artırmayan MB, diğer taraftan zorunlu karşılıklarda değişikliğe giderek bankalardan 17 milyar TL ve 8,5 milyar dolar para çekecek. Bunları da daha önce “reel kredi artışı” sağlamış olan bankalardan alacaklar. Diğer bir ifade ile daha önce “kredi versinler diye” diğer bankalara göre daha düşük oranda karşılık uyguladıkları bankalara şimdi “kredi vermeyi bırakın” diyorlar.

Siz bunları boş verin. Bugün verilen “müjde”ye bakın.

“Müjde” birine sevindirici bir haber verileceği zaman söylenir. Bu tanımla bakınca, bugün açıklanacak(ya da sizin bu yazıyı okuduğunuz saate bağlı olarak açıklanan) bu haberin kimleri sevindirdiğini tahmin edebiliriz. Siz sevindiniz mi?