Utku Kalı beraat etti. Reyhanlı saldırısının failinin El Nusra olduğuna, daha da önemlisi saldırı öncesinde Jandarma’nın elinde istihbarat bilgisi olduğuna dair belgeleri sızdırmakla suçlanıyordu.

Kalı’nın belgelerin yayınlanmasıyla ilgisinin olmadığı mahkemece kanıtlandı.

Ancak o sızdırmamış olsa da belgeler ortadan kaybolmadı. 52 kişinin öldüğü Reyhanlı’daki saldırıyla ilgili kamuoyuna yansıyan tek elle tutulur belge de onlardı.

“Belgelerde patlamanın beklendiği, göz yumulduğu, patlama ardından olayların Alevi dedelere, sol örgütlere ve Suriye devletine yıkılmaya çalıştığı açık bir şekilde görülüyor…”

Redhack, 22 Mayıs 2013’te Jandarma İstihbarat belgelerini bu notla paylaştı. İki bombalı aracın patlatıldığı Reyhanlı saldırısı da 11 Mayıs’ta yapılmıştı.

Neredeyse üç yıl geçti, saldırıyla ilgili belgelerin içeriği hâlâ yargı konusu değil. Savcı Özcan Şişman, saldırıyla ilgili (dolaylı yollardan) Suriye devletini sorumlu tuttu.

Oysa belgelere göre, bomba yüklü araçlar El Nusra’ya ulaştırılmak üzere hazırlanmış, araçlara Türkiye’deki bir eylemde kullanmak üzere bomba yerleştirilmişti.

Daha önce de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Suriye’nin Rakka kentinde 23 Nisan’da üç otomobile bomba yüklendiği, şüphelilerin Türkiye’ye saldırı planladığı, bombacıların Antep, Hatay ve Urfa’da üç ayrı sınır kapısını kullanabileceği yönünde bir raporu kamuoyuna yansımıştı.

Jandarma belgeleri kullanılmadığı gibi, MİT raporu da Reyhanlı davasının görüldüğü mahkemeye bir türlü ulaştırılamadı.

Zaten Reyhanlı davasının görüldüğü Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi de MİT’e ait belgelerin varlığını, olaydan iki yıl sonra sorgulamaya başladı.

Üçüncü duruşmada, “MİT Müsteşarlığına, EGM İstihbarat Daire Başkanlığına, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Komutanlığına müzekkere yazılarak patlama ile ilgili, olay öncesi tarihlerde bu olaya ilişkin ihbar yapılıp yapılmadığı, ihbar yapıldı ise bununla ilgili ne tür bir işlem yapıldığı hususunun ayrıntılı olarak bildirilmesine” karar verildi.

Sonraki duruşmada ise MİT’ten belge yerine, HSYK’dan Savcı Özcan Şişman’la ilgili şikâyet geldi.

HSYK, Reyhanlı iddianamesini hazırlayan ve şu anda MİT TIR’larının durdurulması davasında tutuklu yargılanan Savcı Şişman hakkında mahkemeye yazı gönderdi. Şişman’ı, patlamadan önce MİT’in kendisine bildirmesine rağmen, saldırıyı önlememekle suçladı:

“Oldukça somut olduğu kanaatine ulaşılan anılan ihbar varken, tüm riskler de alınmak suretiyle ihbarda adı geçen şahısların derdest edilerek toparlanması yerine, ısrarla şahısların silah ve/veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanmasını teminen delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirerek, yapılmak istenen operasyonun yapılmamasına, dolayısıyla söz konusu bombalama eylemi ile ilgili olarak isimleri geçenlerin gözaltına alınmaması sonucunda, anılan patlamanın ve neticelerinin engellenememesine sebep oldukları iddia edilmiştir.”

Şişman ise, daha önce “MİT’in Reyhanlı saldırısını bildiğini ancak Emniyet’ten sakladığını” açıklamıştı.

Utku Kalı’nın tutuklanmasına sebep olan belgeler şimdi de Savcı Şişman’ı hapiste tutmak için kullanılıyor. Sadece gerçek suçluların bulunması için kullanılmıyor.

Dışişleri temsilcisi AGİT toplantısında Reyhanlı Katliamı’nı El Kaide’nin yaptığını açıkladı. Davanın avukatlarından Hatice Can da Reyhanlı’daki patlamadan önce Cilvegözü’nde birkaç kez patlama olduğunu hatırlatarak, Reyhanlı’daki patlamanın göz göre göre geldiğini söyledi. Redhack, El Nusra’yla ilgili ihbarları sızdırdı. Ama mahkemede belgelerin içeriği dışında her şey tartışıldı.

Reyhanlı saldırısının ardındaki gerçeğin ortaya çıkarılmasına en yakın olan, şu anda El Nusra ile savaşan Suriye ordusu.