Kamu sağlık hizmetlerindeki gericilik örgütlenmesi ve hizmetlerin dinselleştirilmesi güncelliğini koruyor. Bir önceki yazımda bu konuyu dile getirmiş ve devam edeceğimi belirtmiştim.

Son iki haftada iki önemli gelişme daha yaşandı. Fakat Türkiye’deki OHAL sürecinden dolayı, kamu sağlık hizmetlerindeki olağanüstü gericilik çalışmaları gözden kaşıyor.

Birincisi, AKP'li eski bir vekil olan Hüseyin Besli, bir köşe yazısında Menzil Tarikatı'nın Sağlık Bakanlığı'nda kadrolaştığını, “eğer, FETÖ’nün bugünkü güce erişmesinde ticaretle hemhal oluşunu, kontrolsüz para kazanmasını önemsiyorsak… Bugün aynı yöntemleri kullanan yapıların gelecekte aynı sonuca varmalarının kaçınılmaz. Adıyaman/Menzil’den alan bir yapının özellikle bir bakanlığımızda neredeyse bütün pozisyonları kendi mensuplarıyla doldurmasına dikkat çekmek istedim” diyerek itiraf etti.

İkinci önemli gelişme ise, Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki protokol gereği hastanelerdeki “manevi bakım” hizmetleri 6 ilden, 14 çıkarılacak. 3 yıl içerisinde ise tüm ülkede yaygınlaşacak ve kamusal sağlık hizmetlerinde dinselleşme ve gericilik her hastanede kurumsallaşacak.

Gericilik, sağlık hizmetlerinde nasıl kurumsallaştı?

14 yıllık AKP klasiği ile talep önce İslamcı sivil toplum ve cemaatler üzerinden kamuoyu gündemine taşındı. Bu talep hükümetin dinselleştirme stratejisiyle buluşup, kamusal sağlı alanı kuşatmaya başladı.

Refah Partisi Ve Sağlık

Sağlık hizmetlerinin dinselleştirilmesi stratejisi ilk olarak, 1995 yılında DYP ve Refah Partisi koalisyonu döneminde başladı.

1995 - 1998 yılları arasında hastanelerde imamlar, manevi bakım adı altında istihdam edildi. Ankara Tabipler Odası bu uygulamaya “laikliğe aykırı” olduğu için itiraz etti. Danıştay ise o dönem başvuruyu haklı bularak yürütmeyi durdurmuştu.

İmam Hatipler ve Sağlık

2007 yılında, İHL Mezunları Derneği (ÖNDER) “Dünya Hastanelerinde Din Hizmetleri” isimli bir rapor yayınlayarak, hastanelerde uzman din görevlisi bulundurulması talep etti. Bu talep AKP nezdinde karşılık buldu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, isteyen hastalara ve yakınlarına uzmanlarca manevi destek verileceğini açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık

27 Ağustos 2009 tarihinde ise Abdullah Gül dönemi Cumhurbaşkanlığı DDK “Özürlüler Raporu” ile tartışmaya dahil olup, “Manevi ihtiyaçların karşılanması için en fazla başvurulan araçlardan biri tarih boyunca din olmuştur” diyerek, sağlıkta gericiliğin yolunun açılmasına en üst düzeyde yol açtı! Ortam hazırlanınca, Diyanet İşleri Başkanlığı devreye girdi.

Diyanet ve Sağlık

16 Ekim 2009 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, gerçekleştirdiği 4. Din Şurası’nda aldığı kararla; “sosyal açılımlı din hizmetleri stratejisi” adı altında, Diyanet faaliyetlerini cami içinden cami dışına taşıma kararı aldı! Buna göre başta aile olmak üzere, sosyal hizmet üniteleri, hastaneler, sağlık ocakları, ceza ve tutukevleri gibi değişik hizmet alanlarında yeni dini yapılanma ve düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtti.

Sağlıkta dinselleştirmenin yol haritası istenilen şekilde yürüyordu. Artık top Sağlık Bakanlığı’ndaydı.

Sağlık Bakanlığı ve Dinselleştirme

2010-2011 Sağlıkta Dönüşüm Programı: Din ile sağlık hizmetlerinin bütünleştirilmesi “Uluslararası Evde Sağlık Hizmetleri Kongresi” spiritüel boyutunu öne çıkardı.

Mayıs 2012: DİB, SB ve ASPB ile ortak imzalanan bir protokol ile resmî olarak sisteme dahil oldu.

24 Mayıs 2012: SB Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından Ankara’da (ilk kez) düzenlenen “Din Psikolojisi ve Manevî Bakım Çalıştayı” gerçekleştirdi.

2013 yılında ise din görevlilerinin evde bakım çalışmaları, hastanelere taşındı.

Aynı yıl içerisinde İlahiyat Fakültelerinin “Din Psikolojisi” bölümlerine, “Manevî Bakım Uzmanı” yetiştirme görevi verildi. Gerekçe ise “Seküler sosyal politikalar, zenginliği adeta tapınılacak kutsal bir varlık olarak gördüğü için, insanları manevi sapkınlıklara sürükler” denildi. Ve laiklik sapıklığın gerekçesi sayıldı!

Böylece sağlık hizmetlerinin dinselleştirilmesinin “manevî destek” ayağının örgütlenmesi için Diyanet, memur imamlarını evlere göndermeye başladı. Memur imamlara ve İlahiyatçı din psikologlarına yeni bir istihdam alanı yaratılmış oldu.

5 Haftada “Din Psikoloğu” Uzmanı Oluyor!

Hastanelerde “manevi destek hizmeti” verecek imamlar Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezinde 5 haftalık eğitim alıyor

Bu 5 haftalık eğitim sürecinde, ilahi bir güçle hem din psikolojisi, hem dini ve manevi bakım, hem hasta ve hasta yakınlarıyla iletişim hem de pastoral psikoloji ve dua vaizliği gibi konularda uzman olacak eğitiliyorlarmış! 5 Haftada böyle bir mucizeyi başarıyorlarmış!

Yani Psikiyatrların ve psikologların 5 ile yıl süren bilimsel eğitimlerinin yerine imamların 5 haftalık dinsel eğitimleri ile ruhumuza ve psikolojimize teolojik müdahalede bulunacaklar.

Aklımızın ve ruhumuzun devlet eliyle gericileştirilmesi için bir de vergi ve “manevi bakım” ücreti ödeyeceğiz.

Bu teolojik ve gerici müdahale karşı bilimsellik ve laiklik tek sağlıklı çaredir. Gericiliğe karşı tedavinin adıdır! Zira laiklik ve bilimsellik sağlık hakkının vazgeçilmez ilkesidir.