Geçtiğimiz hafta MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) ve MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği)’nin ortaklaşa yaptığı tespitler tepkiye yol açtı. Gelin, dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım “Kenan Doğulu ve Sertab Erener’in konserlerini polis bastı” diyerek kamuoyunda tepkiye yol açan olayın içyüzünü. Müzik meslek birlikleri 5846 Sayılı Yasa’yla kurulmuş, TC. Kültür Bakanlığı’nın idari ve mali denetimine bağlı yarı özerk kuruluşlar. Asli amaçları televizyon, radyo, oteller, umumi mahaller, kafe, bar, restoranları lisanslamak ve buradan elde edilen geliri genel kurullarındaki dağıtım yönergelerine göre üyelerine dağıtmak.

Meslek birlikleri hak ediş örgütleri. Ticari faaliyet yapmaları yasak. Elde ettikleri de ticari bir kazanç değil eser sahiplerinin, yorumcuların ve fonogram yapımcılarının kanunla belirtilmiş haklarının toplanmasından oluşan bir gelir. Bir telif geliri.

Size hemen hepimizin çok iyi tanıdığı iki isimden söz edeyim. Bill Gates ve Elon Musk dünyanın en zengin insanları. Her ikisinin de bu kadar büyümesinin ana nedeni geliştirdikleri yazılımlar ve programlar. Bunların telif getirisi. Türkiye’de telif denilince kullanıcıların tüyleri diken diken oluyor nedense. Ama müzik meslek birliklerinden izin ve lisans almadan çalınan her şarkının -meslek birliklerine kayıtlı- hapis dâhil kanunla belirtilmiş cezai şartları olduğunu artık anlamanın zamanı gelmedi mi? Bilmek demiyorum zira her müzik kullanıcısı bunu biliyor ama birçoğu kabul etmek istemiyor ne yazık ki… Kanunda bile yeri varken bu vurdumduymazlığı anlamak mümkün değil. İzinsiz müzik kullanımı eşittir hırsızlık. Bu kadar net.

MESLEK BİRLİĞİ İZNİ

Gelin ilgili kanun maddesine bakalım.

“Eser sahibinin eseri üzerindeki mali haklarından Temsil Hakkını düzenleyen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu(FSEK) 24. Maddesi; “Bir eserden, (...) doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.’

‘Temsilin umuma arz edilmek üzere vuku bulduğu mahalden başka bir yere her hangi bir teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir. (Ek fıkra: 01/11/1983 - 2936/4 md.) Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzel kişilerce kullanılamaz.’’ hükmünü haizdir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)’nun Umuma Açık Mahallerde Eser, İcra, Fonogram, Yapım ve Yayınların Kullanılması ve/veya İletilmesine İlişkin Esaslar başlıklı 4’inci Maddesi ise “Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin 52. maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar.’’ hükmünü içermektedir. Dolayısıyla bir eserin özel kullanım alanı dışındaki (umumi) bir yerde doğrudan doğruya veya işaret, ses veya resim yapmaya yarayan aletlerle, okunması, çalınması, oynanması, gösterilmesi yani FSEK m.24 uyarınca temsil edilmesi için eser sahibinin izni, eser sahibinin meslek birliğine üye olması halinde ise meslek birliğine vermiş olduğu yetki belgesi kapsamında meslek birliğinin izni şarttır.”

TELİFLERİMİZ ÖDENSİN!

Yasa bu konuda gayet net. Ayrıca hiçbir meslek birliği yöneticisi ülkemizin çok değerli sanatçılarının konserlerine hak takibi ve izinsiz kullanımı tespit için polisle gitmek istemez ama bu tespitleri bir polis memuru ve avukat olmaksızın yapmak mümkün değil.

Yaparsanız da bir geçerliliği yok. Ayrıca eser sahibi meslek birliklerinin üyeleri için istedikleri oranlar, vergiler düştükten sonra bilet başına yüzde 3 ile yüzde 6 arasında değişiyor. Yani ödenemeyecek bir meblağ değil. Ve bu da sahne alan yorumculara değil, yorumcuların şarkılarını seslendirdikleri besteci ve söz yazarlarına ya da varislerine gidiyor. Yani zaman zaman Aşık Mahzuni’ye, zaman zaman Kayahan’a zaman zaman Çiğdem Talu’ya, Fikret Kızılok’a gidiyor.

Bu konserleri düzenleyenler –ki hepsi de kardeşimiz, arkadaşımız, dostumuz- bundan sonra konser ön değerlendirmesini yaparken mutlaka eser sahibi meslek birlikleri üyelerinin de bu ufak paylarını göz önüne almalılar. Bir de eser sahiplerinin sözleri ve besteleri 70 sene sonra kamuya mâl oluyor. Yani bir ev, araba, arsa gibi çocuklarımıza oradan da torunlarımıza, mirasımıza hak kazananlara kalmıyor. Bu da hak sahiplerinin mağduriyetini gözler önüne seren en büyük gerçek. Bu bakımdan tüm müzik meslek birlikleri üyelerimizin haklarını sonuna kadar takip etmekte kararlıyız… Bu böyle bilinsin. Lütfen teliflerimiz ödensin…