Geçtiğimiz hafta Çanakkale’deydim. Kısa bir yürüyüşün ardından soluklanmak için oturduğum çay bahçesinde çalışan garsonla Çanakkale üzerine başladığımız sohbet biraz koyulaştı ve ben oralara yerleşmenin hayalinden söz ederken o ise İstanbul’da yaşamayı her şeyden çok istediğini anlattı bana. Aslında ikimiz de haklıydık. Ben büyük şehirden yorulmuştum o ise gençliğinin verdiği enerjiyle daha fazla hareket istiyordu.


Benim müzikle profesyonel olarak ilgilenmeye başladığım yıllarda müzik sektörünün kalbi şimdiki gibi İstanbul’da atıyordu. Ve bu işle ilgilenmek isteyenlerin neredeyse tamamı İstanbul’da yaşamak zorundaydı. Artık böyle bir şey yok. Gelişen teknolojik şartlar dijital kayıt olanakları ve ulaşımın eskisine göre daha konforlu ve kısa olması nedeniyle birçok arkadaşım artık İstanbul’u terk etti. Zira ne yazık ki artık bu şehirle olan bağlarımız kopmaya başladı. İstanbul dediğimiz şehir eski Yeşilçam filmlerinde, şiirlerde, tablolarda, sararmış fotoğraflarda kaldı. Düşündüm de bugünün İstanbul’unu tek kelimeyle anlatmak istesem sanırım en uygun düşeni “hoyrat” olurdu.

70’li yıllardan itibaren “taşı toprağı altın” diyerek arsasını, ineğini, öküzünü satarak büyük şehre göç edenler aslında büyük şehre uyum sağlamak yerine kendi alışkanlıklarını, yaşam tarzlarını da taşıyarak bir yerde arabeskin de ilk adımlarını attılar. O yıllarda çekilen köyden kente göçü sevimli gösteren filmleri bir düşünsenize. Haydarpaşa Garı’nda elinde tahta bavuluyla geldiği yörenin aksanıyla adres soran delikanlıları. Şarkıcı olabilmek için görgü kurallarını öğrenmeye çalışan başörtülü köylü kızlarını. Modern yaşamın, bilimin, eğitimin karşısında hep haklı olmaya çalışan köylülüğü… Çok sevimli gelmedi mi hepimize ilk zamanlar?

Eteğin karşısında şalvar, şapkanın karşısında kasket, apartman dairesinin karşısında gecekondu… Ne zaman ki İstanbul kendi içinde küçük Anadolu şehirlerine dönüştü o zaman iş işten geçti ne yazık ki.

ŞARKI YARIŞMASI

Belki de bu yüzden eski güzelim İstanbul’u en azından şarkılarda yaşatabilmek için POPSAV (Popüler Müzik Sanatı Vakfı)’ın öncülüğünde bir “İstanbul Şarkı Yarışması” düzenleniyor. Yarışma 23 Temmuz- 14 Ağustos tarihleri arasında Yenikapı’da yapılacak İstanbul Festivali kapsamında yer alacak ve büyük final 13 Ağustos 2022 tarihinde senfonik bir orkestra eşliğinde gerçekleştirilecek. Yarışma eser sahibi meslek birliklerine üye tüm bestecilere açık. Amaç -her zaman olduğu gibi- popüler müziğe nitelikli ve çağdaş eserler kazandırmak.

Yarışma takvimine gelince,

Eserlerin teslim tarihi 6-10 Haziran 2022,

Ön jüri toplantısı 20-21 Haziran 2022,

Finaliste eserlerin duyurulması 23 Haziran 2022.

Büyük final ise biraz önce de bahsettiğim gibi 13 Ağustos 2022 Cumartesi günü gerçekleştirilecek.

Genel Koordinatörlüğünü Ali Rıza Türker’in üstendiği “İstanbul Şarkı Yarışması”nın düzenleme kurulunda ise Ahmet Güvenç, Cihat Aşkın, Güliz Ayla, Hakan Adıgüzel,

Hakan Eren, İzzet Öz, Metin Özülkü, Nükhet Duru, Oktay Ülkü Güner ve Ömür Gedik var. İstanbul Şarkı Yarışması’nın birincisi jüri ve halk oylaması sonucu belirlenecek yarışmada dereceye girenlere simgesel ödüllerin yanı sıra

1’inci besteye: 200 bin, 2’nci besteye: 100 bin, 3’üncü besteye ise 50 bin TL olmak üzere çeşitli para ödülleri de verilecek. 35 maddeden oluşan şartnameye MESAM-MSG-POPSAV’dan ve www.muyorbir.org.tr (MÜYORBİR) internet adresinden ulaşabilirsiniz.

Şimdiden kolay gelsin.